DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Yeni Kahramanlar Üretelim Adına İNSAN Diyelim / Sevda Okur Akyüz

Susma anlat hadi insan nasıl olur. İnsan kendi içinde bulunan kodları okumalı. İnsan insanı emanet almalı. Bir hafızası olması bundandır. Attığı her adım neden kaydedilir, hayatında olan herkes ile bir bağı vardır. Bu bağların bir kuralı var, insani kurallar. İnsan olmayı öğrenmezsen kuralları olmayan insanlar senin hayatına da el koyar… Yorar… Vazgeçirir nefes almaktan boğar…

İnsan, insanla büyür, gelişir yetişir yetiştirir… Kendinde neye yatırım yaparsa bulaşıcı olur iyilik ve kötülük… Varlık değerini keşfedemeyen biri insanlığını kaybeder ve artık ondan her şeyi bekleyin. Hedefine benliğini koymuştur ve saklamaz nefretini… Üstün olan kötülük olursa, iyilik siner yüreklerde, bir çığlık bekler…

Duyu organları deyip geçiyoruz, öğrenince hepsine gereken değeri verip kullanacakmış gibi, her duyu organının ilk durağı kalptir. Kalp olmalıdır…

Bütün duyu organları hisseder, merhamet, şefkat, gözyaşı, nefis iyilikle birleşirse duyu organlarının doğru kullanılmasını sağlar. Kullanım kılavuzunda, yer etmezsen bu saydıklarıma, sadece bakar, sadece koklar, sadece dokunur, sadece doyar, sadece dinlersin, kendine faydası olan duyu organların olur ve evet hayatta kalmanı sağlarlar. İnsan yapmazlar seni.

Beş duyu organını kullanmayı öğreneceksin, her şeyi önce kalbine, sonra beynine danışacaksın. İlk durağın içinde merhamet (anne), şefkat (baba) yüklü yüreğin olacak. Yüreğinin adını çocuk koyacaksın ve hep öğreneceksin… Her atacağın adımda ben kendim için ne istiyorum, başıma ne gelirse çok üzülürüm diyecek, kendi kalbini kırabilecek hiçbir şeyi bir başkasına yapamayacaksın…

Göz görür, göz hisseder mi, evet hisseder; fakirliği görür, fakir olmadığı için şükreder, elinden bir şey gelmese bile belki birlikte ağlar… Anlar… Çaresizliği görür, kimsesizliği görür.  Gözlerin kapatılınca bile görmeye devam ettiğini fark eder.

Kulak duyar, kulak hisseder mi, evet hisseder; acının sesi olduğunu duyar, acıları hafifse şükreder. Anne ile bebeğini ayıran çığlıkları duymuyor olduğuna sevinemez. Elinden bir şey gelmese bile, insanlığına yapılan haksızlık ile yaşayamaya çalışanların, duyulsa dediği sesini duyar.

Burun koklar, burun hisseder mi, evet hisseder; karnı tokken bilmediği, fark edemediği, kokuya hasret burunların, varlığını hisseder. Sadece kokusuyla doyabilecek, anıları ile heyecanlanabilecek, canları hisseder, seçme şansı olsa en başa her gün çöpe atılan ekmeği koyacak olanların varlığını hisseder, yüzlerce farklı yemeği kokusundan tanıyabildiği ile övünemez…

Dil tat almayı bildiği kadar gönül almayı da bilir eğer hissetmeyi öğrenirse… Akılda verir, fikir de.

İnsan derisi hisseder, her şey dokunmakla başlar, yaraya dokun, gönüllere dokun, hissederek dokun, acısına dokun, yokluğuna dokun, yalnızlığına dokun, gözyaşlarına dokun senin ki kadar sıcak ve samimi hissederek dokun. Varlığına şükret, varsan var olacaklara eşlik et… Ellerini üzerlerinden çekme…

Nice gönül perişan yıkık dökük ve hepsi sadece bekliyor kimse kendinde ki görevi bilmiyor…

Yaşamaya birçok anlam yükleyerek ayakta kalmaya çalışırsın. Özenle seçiyoruz yalın sözleri, isterken, yaşadığımızı zannederken, kimleri olması gerektiği gibi yaşatıyoruz bencillikle ördüğümüz hayatımızda…

Biri olmayınca yanında, “bir insan olsun” istersin işte istemeye başladıkça hayal kırıklığı yaşamaya mahkûmsun, herkes insan gibi görünüyor, konuşuyor, dinliyor, yiyor, içiyor ama hissetmiyor hissettirmiyor. Kendine hak etmediği değerleri verirken senin arzuladığın değeri vermiyor.

Kendine güvendikleri kadar, kimsenin kendilerine güvenmesini istemiyor, çünkü eksikleri var, insanı değerleri oturmamış, kimseye kendilerine baktıkları gibi bakamamışlar duyguları tam gelişmemiş oluyor.

Bunun yerine yüreksiz kararmış gönülleriyle seni, kıymetsiz görmeyi marifet sayıyor. Herkes şahsi çıkarının peşinde, o güveni bulamazsa ne kendine ne bir başkasına fayda sağlayamayacağını düşünüyor.

Bu yapay kurgulanmış hayatlar hep mahzun hep yalnız hissetmeye mahkûm… o nedenle diyorum ya biz olamadık Yeni Kahramanlar Üretelim Adına İNSAN Diyelim…

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 4 eseri bulunmaktadır.