DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

En Güzel Ödev / Kübra Aydın

Sare adında güzel bir kız çocuğu vardı. Sare güler yüzlü, merhametli; ailesi, arkadaşları ve öğretmenleri tarafından çok sevilen bir çocuktu. Aynı zamanda okulunu çok seven, çalışkan ve ödevlerini düzenli bir şekilde yapan bir öğrenciydi.

Bir gün Esra Öğretmen, Sare ve arkadaşlarına bazı güzel davranışları özümsetebilmek için bir ödev verdi. Onlara sevgi, sabır ve vefa kavramlarının ne anlama geldiğini öğrenmelerini ve bu ödevi en güzel yapana bir sürprizi olacağını söyledi. Sare ve arkadaşları oldukça heyecanlandı. Sare okuldan eve dönünceye kadar bu kavramları en güzel nasıl açıklayabileceğini düşündü.

Akşam yemeğinde annesi, babası ve ablalarına Esra Öğretmeninin verdiği ödevden bahsetti. Ancak onların tavsiyeleri Sare’yi tatmin etmeye yetmedi. Sare en güzel ödevin kendi ödevi olmasını istiyordu. Bu konuyu bir de dedesiyle paylaşmak istedi. Ertesi gün okul çıkışı soluğu dedesinin yanında aldı. Dedesine:

“Dedeciğim, öğretmenim bana bir ödev verdi ve ödevi en güzel şekilde yapana bir sürprizi olacağını söyledi. Ödevimi yapmam konusunda bana yardımcı olur musun?”

“Tabii ki yavrum ama önce ödevinden bahset bakalım. Belki de bu yaşlı dedenin aklı ermez, eh ne de olsa yaşlandım artık…”
“Dedeciğim, öğretmenimiz sevgi, sabır ve vefa kavramlarını açıklamamızı istedi.”

“Evet evlat, gerçekten çok güzel bir ödevmiş.”

“Dedeciğim, yardım edecek misin peki?”

“Edeceğim yavrum ama bana bir gün müsaade et olur mu? Yarın gel başlayalım ödevini yapmaya.”

“Peki dedeciğim, çok teşekkür ederim. İyi ki varsın.”

“Dur bakalım yavrum daha bir şey yapmadım. Haydi sen şimdi eve geç kalma. Yarın okul çıkışı gel, çalışmaya başlayalım seninle.”

“Tamam dedeciğim, kendine iyi bak.”

“Sen de yavrum, güle güle git.”

Sare çok mutluydu. Çünkü dedesiyle bir şeyler yapmayı, onunla vakit geçirmeyi çok seviyordu. Sare bir an önce ertesi günün gelmesini istiyordu. Arkadaşları da en az Sare kadar heyecanlıydı.

Nihayet Sare’nin beklediği vakit gelip çattı. Sare okul çıkışı büyük bir heyecanla dedesinin yanına gitti. Dedesini öpüp sarıldıktan sonra ona:

“Dedeciğim ne düşündün, nasıl yapacağız ödevimi?” diye sordu. Dedesi oldukça sakin bir şekilde:

“Yavrum senin ödevinden önce benim senden isteyeceğim birkaç şey var. Yapar mısın bilmiyorum.”

“Tabii yaparım dede ama benim ödevim ne olacak?”

“Sen önce dediklerimi yap, ödevine de sonra bakarız.”

Sare belli etmemeye çalışsa da büyük bir hayal kırıklığına uğramıştı. Buraya ödevini yapmaya gelmişti ama dedesi ondan başka şeyler istiyordu. Dedesinin seslenmesiyle bu düşüncelerden sıyrıldı.

“Ee Sareciğim dediklerimi yapacak mısın?”

Sare çaresizce başını salladı ve dedesini dinlemeye koyuldu.

“Bak yavrum, şimdi en yakın çiçekçiden bir saksı biraz toprak ve herhangi bir çiçeğin tohumunu alıp gel. Seninle çok işimiz var.”

“Tamam dedeciğim” diyerek dedesinin yanından ayrıldı.

Sare daha önce hiç çiçekçiye gitmemişti. Nerede çiçekçi vardı onu dahi bilmiyordu. Sokağın başındaki bakkal amcasından en yakın çiçekçinin yerini öğrendi ve yola koyuldu.

Sare çiçekçideki rengârenk çiçekleri görünce adeta büyülendi. Çiçekçiden bir saksı, biraz toprak ve bir çiçek tohumu alıp dedesinin evinin yolunu tuttu. Dedesi de Sare’yi bekliyordu.

“Bulabildin mi istediklerimi kızım? Seni de çok yordum.”

“Buldum dedeciğim. Hayır yorulmadım ama işimiz bittiyse artık benim ödevimi yapalım mı?”

“Ah yavrum daha çok işimiz var, yaparız birazdan meraklanma sen.”

Sare gittikçe sabırsızlanıyordu ama dedesini de kırmak istemiyordu. O sırada dedesi seslendi:
“Haydi kızım gel yanıma. Yardımına ihtiyacım var.”

“Tamam dedeciğim geliyorum.”

Dedesi evin bahçesinde oturmuş Sare’yi bekliyordu. Sare ise meraklı gözlerle dedesine bakıyordu. Dedesi Sare’ye :

“Canım torunum, şimdi elindeki saksıya biraz toprak koy.”

“Tamam dedeciğim.”

Sare elindeki saksıya çiçekçiden aldığı topraktan bir miktar koydu ve dedesine döndü:

“Oldu mu dedeciğim?”

“Aferin benim güzel torunuma. Şimdi de aldığın tohumu güzelce koy toprağın içine. Ardından da geriye kalan toprağı saksıya boşalt ve toprağı ellerinle güzelce yerleştir.”

Sare, dedesinin dediklerini dikkatlice yapmaya özen gösteriyordu. İşini bitirdikten sonra elindeki saksıyı dedesine gösterdi.
“Aferin güzel kızım. Şimdi bu saksıyı evinize götür. Güneş alan güzel bir yere koy. Her gün sula ve ona güzel şeyler söyle. Çiçek açtığı vakit onunla beraber bana gel olur mu?”

“Peki dedeciğim. Her gün sulayıp ona güzel şeyler söyleyeceğim. Çiçek açar açmaz da sana getireceğim.”

“Bekliyorum güzel kızım benim. Ödevini de sen elinde çiçekle geldiğin gün yapacağız olur mu?”

“Olur dedeciğim. Öğretmenimiz dönem sonuna kadar süre verdi. Ama en güzel ödevi biz yapacağız söz ver olur mu?”

Dedesi gülümsedi:

“Söz kızım, en güzel ödevi biz yapacağız.”

Sare elinde saksı, sırtında okul çantasıyla evin yolunu tuttu. Annesi kapıyı açtığında, Sare’yi elinde saksıyla görünce oldukça şaşırdı:

“Hayrola kızım, bu saksı da nedir böyle?”

“Anneciğim bugün dedemle tohum diktik. Ödevimi bu tohum çiçek açtığında yapacağız.”

“Tamam kızım. Deden sana çiçek açması için neler yapacağını anlattı değil mi?”

“Evet anneciğim, yapmam gerekenleri biliyorum.”

“Umarım en yakın zamanda çiçek açar canım kızım.”

Sare elindeki saksıyı, odasının güneş alan en güzel yerine koydu. Her gün sabah uyanır uyanmaz önce saksıdaki toprağı güzelce suluyor, onunla konuşuyor, ona güzel şeyler söylüyordu.

Birkaç hafta sonra Sare, uyandığında saksının içinde bir şeylerin filizlendiğini gördü. Çok mutluydu. Günlerdir suladığı, konuştuğu tohumun çiçek açması yakındı. Kısa bir süre sonra ise filizlenen tohum çiçek açmıştı. Sare mutluluktan adeta uçuyordu. Söz verdiği gibi, çiçeği açar açmaz dedesinin yolunu tuttu.

Dedesi bahçede oturuyordu. Sare’yi elinde çiçekle görünce gülümsedi:

“Canım kızım, ne kadar güzel bir çiçek var elinde.”

“Evet dedeciğim, beraber diktiğimiz tohum çiçek açtı. Dedeciğim, ödevimi çiçekle geldiğim gün yapacağımızı söylemiştin. Çiçek açtığına göre artık ödevimi yapmaya başlayalım mı, ne dersin?”

“Ah benim güzel yavrum, sen ödevini kendi başına çok güzel bir şekilde yaptın zaten.”

Sare dedesinin ne demek istediğini anlayamamıştı. Dedesi derin bir nefes alıp devam etti:

“Bak yavrum; senin beni kırmayıp elindeki çiçeğin tohumunu almaya gitmen VEFA idi. Evde her gün içi toprak dolu saksıya güzel sözler söylemen SEVGİ idi. Günlerce tohumun filizlenmesini beklemen ise SABIR idi. Bence sen ödevini en güzel şekilde yaptın.”
Sare ne diyeceğini bilememişti. Dedesinin boynuna atladı.

“Canım dedeciğim benim, çok teşekkür ederim. Eminim öğretmenim ödevimi çok beğenecek.”

“İnşaallah kızım, haydi eve geç kalma sen.”

Sare çok mutlu, bir o kadar da heyecanlıydı. Nihayet ödevlerini sunacakları gün gelip çatmıştı.

Esra Öğretmen bütün öğrencilerinin ödevlerini teker teker inceledi. Hepsi birbirinden güzel ödevler yapmıştı. Ama içlerinden en güzelini seçmesi gerekiyordu çünkü ödevini en güzel şekilde yapana küçük bir sürprizi olacaktı.

Esra öğretmen bütün ödevleri çok beğenmişti ancak Sare’nin ödevinin daha yaratıcı olduğunu düşünüyordu. Bu nedenle Sare’ye çok güzel bir hikaye kitabı hediye etti. Sare çok mutlu oldu, öğretmenine döndü ve:

“Öğretmenim, ben bu kitabı okulumuzun kütüphanesine koymak istiyorum. Bu sayede bütün arkadaşlarım bu güzel kitabı okuyabilirler.”
Esra Öğretmen Sare’yi öptü ve onun bu davranışını takdir etti. Öğrencilerinin sevgi, sabır ve vefa kavramlarını öğrenmeleri Esra Öğretmen’i çok mutlu etti.

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 21 eseri bulunmaktadır.