DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Erkeler Ağlar mı / Eşref Bolukçu

Hayat ızdıraba döndüğü zaman

Esen sevda yeli dindiği zaman

Yalnız ve çaresiz kaldığı zaman

Erkekler de ağlar inanmasan da

Yazıma, “Erkeler ağlar mı ya da erkeler ağlamalı mı?” şeklinde sorduğumuz sorumuza gelen cevaplar ile başlamak istiyorum.

“Ağlamak, insani bir duygudur.”

“Romantik olan erkek ağlar.”

“Erkeler de ağlamalı; merhametli olan erkek ağlar.”

“Ağlamanın erkek-kadın ayrımı olmaz.”

“Duygular zirveye ulaşınca erkek de olsa kadın da olsa ağlar.”

“Evet erkekler ağlar, ağlamalı da her merhametli insan.”

“Evet ağlamalı ama gizli gizli.”

“Ben erkelere ağlamayı yakıştırmıyorum.”

“Aşk acısı erkekler var sesiyle ağlayabilirler.”

“İmkânsızı çok severse evet ağlar.”

“Merhamet dolu kalbi olan her erkek ağlar.”

“Göz yaşının cinsiyeti olmaz ki; bu dünyada yaratılan her şey ağlar.”

“Erkeler çok sevdiğini kaybedince ağlar.”

“Ağlar ama sessiz, ıssız yerde ağlar, karanlıkta ağlar.”

“Ağlar, ağlamalı da; içini boşaltmalı bir şekilde.”

“Gülmek kadar ağlamak da gayet doğal bir ruh hali. Üzülünce ağlamayıp da ne yapsınlar. Herşeyden öte göz sağlığı için de önemli.”

“Ağlar ama onların ağlamaları çok incitici babamın ağladığını gördüm ciğerim söküldü sandım”

“Örneğimiz sevgili Rasûlullah dini için, davası için, din kardeşleri için, eşleri yavruları için ağladığına göre…”

İnsanın doğar doğmaz gösterdiği ilk tepkinin ifadesi. Bebeklikte ve ilk çocuklukta, kız-erkek ayırımı yapmadan sırf yaşımızdan dolayı gösterdiğimiz ifade… Ve büyüyünce kadınların tekelindeymiş gibi görünen bir özellik: Ağlamak*.

Hep işitmişizdir, ağlayan erkek çocuklara; “Erkekler ağlamaz… Ne kız gibi ağlıyorsun…” denildiğini.

Hem ağlamak zayıflıkmış, erkeklere yakışmazmış.

Ağlayabilecek kadar güzel bir kalbimiz varken neden ağlamayız ki?

Ağlamak insani bir duygu değil mi?

Ağlamak kötü bir şey mi? Bu bize öğretildi mi?

Ağlamanın ayıp bir şey olduğu öğretildi mi…

Ruhsuz, duygusuz mu olmalıydık…

Aslında çocuğa; “Sakın duygularını ifade etme, katı ol” denilmektedir. Ve bu bakışla yetiştirilen bazı erkeklerin ömürleri boyunca bazı duygularını gizlediklerini biliyoruz.

Küçükken hiç aklım almıyordu: “Neden sadece kızlara ve kadınlara yakıştırılıyordu, ağlamak?”. “Ağlamak zayıflık mıdır?” ya da “Ağlayan, ağlayabilen zayıf mıdır?”

Ağlamak, duyguların ifadesidir. Sevinçlerin, hüzünlerin dile getirilmesidir ağlamak. Öyle duygular vardır ki çok yoğun olur, gözyaşlarına dönüşür sevinçler, hüzünler, heyecanlar…

İnsan ağlamalı, ağlayabilmeli. Boşaltmalı içindeki gerilimi gözyaşlarıyla…

Sakın duygularınıza engel olmayın. Bırakın aksın gözyaşlarınız… Göreceksiniz rahatladığınızı…

“Ağlama”ya bakışınızı, “ağlama”ya kattığınız anlamı değiştirin. Değiştirin ki, ağlamanız gerektiğinde, ağladığınızda rahatlayasınız. Silin aklınızdan “Erkekler ağlamaz”ı…

Kalp taşıyorsak, kesinlikle duyarsız kalmamız mümkün değil yaşananlara. Ama erkek olmak daha güçlü olmak demektir noktası da yadsınamaz bir gerçek.

________

* Bilgi Dağarcığı

Ünlü filozof Aristoteles’e göre, kadınlar erkeklerden daha heyecanlı yapıya sahip; yıkılmaya ve ümitsizliğe daha yatkın ve “utanma, özsaygı” gibi duygulara sahip olmayan canlılardı. Daha çok ağlamalarının nedeni de buydu. Bugün araştırmalar, ağlayan kadınların hayata, erkeklerden daha olumlu baktıklarını gösterdi.

Öyleyse farklılık biyolojik yapı farklılığından mı kaynaklanıyordu? Uzmanlar, kısa süre önce gözyaşı bezlerinin cinsiyete göre değişiklik gösterdiğini ortaya çıkardılar. Ama bu bulgu, bazı şeyleri aydınlatmak yerine daha da karmaşık hale getirdi, çünkü erkeklerin gözyaşı üretim sistemi kadınlara göre çok daha belirgin bir yapıya sahipti.

Geleneklerin etkisini de unutmamak gerek. Birçok kültürde aileler erkekleri sert, kadınları zayıf ve narin yetiştiriyor. Yine istatistiklere göre, Çinli erkekler ancak üç ayda bir kez, Amerikalı erkekler aynı dönemde 5-6 kez, Alman erkekler 4-5 kez, İspanyol erkekler 1-2 kez ağlayabiliyorlar.

Yaşanan zamanın koşulları ve din kültürü de dikkate alınmalı. 16. yüzyılda hem kadınlar hem erkekler çekinmeden ağlıyorlardı. Bu, güçlü dini duyguları ve güçlü bir kişiliği simgeliyordu. Müslümanlarda da söylenen ilahiler, vurgulu okunan Kur’an ve dini öyküler cinsiyet farkını hemen ortadan kaldırıyor. Dini inancı güçlü kişiler ibadetlerini gözyaşıyla daha da pekiştiriyorlar.

 

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 12 eseri bulunmaktadır.