DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Öykü Avına Çıkarken / Melih Bayram Dede

Öykü yazma kararlılığımdan sonra, yaratıcı yazarlıkla ilgili çok sayıda kitap okudum. Hâlâ okumaya devam ediyorum. Hepsinde karşılaştığım ortak tavsiye, bir not defteri edinmekti.

Şu an okumakta olduğunuz bu notlar, defterime yazdığım satırlardan oluşuyor. Ancak not defterimi usta yazarların önerdiği şekilde kullanmayı hâlâ başarabilmiş değilim.

Çoğu yazarın not defterine yazı fikirleri, öykü taslakları, karakter, mekân ve zaman tasavvurlarını yazdığını okuyorum. Benim için not defterim şu ana kadar, bir günlük kıvamında küçük notlar almaktan öteye geçemedi.

Oysa çok isterdim, aklıma öykü konuları gelsin ve bu konuları zamanla iyi öykülere çevirebileyim. Dediğim gibi, henüz bunu başarabilmiş değilim. Ancak okumaya ve notlar almaya hâlâ azimle devam ediyorum.

Okumaların sırasında önemli bulduğum düşünceler de not defterimde büyük yer tutuyor. Örneğin yazar John Howard Griffin, yazar adaylarına şu öğüdü veriyor:

“Deneyimleriyle kendilerini geliştirmek isteyen yazarlara, tam bir dürüstlükle, günlük tutmalarını öneririm. Bu günlüğe duygularını, sorunlarını, tepkilerini, düşüncelerini, tutkularını, düşlerini yazmaları, deneyimlerini dile getirmeden yardımcı olacaktır.”

Ustaların tavsiyelerine kulak veriyorum. Örneğin sinemaya da uyarlanan Fahrenheit 451 kitabının yazarı Ray Bradbury, “Yazmak hayatta kalmaktır. Yazma sarhoşluğundan çıkmamalısınız ki, gerçeklik sizi yok etmesin” diyor.

Yazmak, biraz da hayatı sorgulamaktır. Belki de hayata dışarıdan gözlemci gözüyle eleştirel bakmak. Çünkü farkındayım, Socrates‘in dediği gibi “Sorgulanmamış bir hayat, asla yaşanmış bir hayat değildir.”

Psikolog Hasan Arslan‘ın yazmakla ilgili not defterimde yer bulan önerileri ise şöyleydi: “Yapmanız gereken her gün belli bir süre disiplinli bir şekilde yazmak. Tıpkı bir boruyu temizlemek gibi, yazdıkça gelen ifadeler, kelimeler güçlenmeye başlıyor. Bunu da okuyarak güçlendireceksiniz. Kaliteli insanları, kaliteli yazarları okuyarak.”

Fred Shaw, kendisine yazmakla ilgili yöneltilen sorulara atfen, kayda geçirdiğim şu sözleri söylüyor: “Onlara çoğu zaman bir günlük tutmalarını söylüyorum. Böylece yazmak sıradan bir eylem haline gelecektir.” diyor ve ekliyor: “Somerset Maugham’in sözünü hatırlatıyorum: Yazmak bir alışkanlıktır. Alışması kolay bırakması zordur.”

Yazarken anlaşılır olmakla ilgili de ünlü Fransız yazar Michel de Montaigne‘in şu sözleri kulağımıza küpe olmalı: “Keşke Paris’in zerzevat pazarında konuşulan Fransızcayla yazabilsem.”

Son olarak, yazarının kim olduğunu şimdi hatırlamadığım defterimdeki notlardan biri de şöyle diyor ‘devam et’ dercesine: “Çalışmak için ideal koşulların oluşmasını bekleyen bir yazar, sayfaya tek kelime yazamadan ölüp gider. Tamamlanmış bir şey, mükemmel olandan daha iyidir.”

 

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 2 eseri bulunmaktadır.

Yazarın diğer yazıları