DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Mahalle Davulcusunu Şikayet Etme Denemesi / Ramazan Seydaoğlu

davulcuSizlere bizim mahallenin davulcusunu şikayet etmeden önce biraz bizim mahalleyi anlatacağım anlatmasına da gelmediğiniz görmediğiniz için buraları bilemezsiniz efendim. O yüzden bizim mahallemiz sizin mahalleniz olmuyor.. Gelmezseniz görmezseniz bir yeri, o yer sizin değil başkasının yeri oluyor. Biz Mahalleli olarak sizi bir gün davet de etmedik ki gelip göresiniz tanıyıp dost olasınız diye. Gerçi davet etsek de siz gelmezseniz ya da gelemezsiniz ya. Malum çağımızın hastalığı oldu bu ‘Vaktiniz yok!’ edendim… Yahu altınızda saatte ikiyüz kilometreyi aşan hızlarla giden arabalarınız ve evlerinizde, iş yerlerinizde işlerinizi yapan robotlarınızla bilgisayarlı yardımcılarınız da var ama vaktiniz yok pek.

Pes doğrusu.

Haydi biz unuttuk ya da bigâne davranıp sizi davet etmedik peki ya siz? Siz de davet etmediniz ki mahallenize…

Yaa ben de ne diyorum.. Size bizim davulcu uyanığını anlatacak şikayet edecektim de laf nerelere dayandı. Kusura kalmayın. Laflamaya başlamadan önce sizi bulmuşken serzenişte bulundum azcık.

Efendim bizim evimiz parça parça dağınık duran mahallemizin batısındaki son kümedeki ilk ev. Bin sekiz yüz on bir sokağın da ilk evi. Numara bir. Bizim küme evler ile ortadaki kümeevlerin arasında geniş bir alan var. O alandan önce gelen orta kümeevlerin ana mahalle ile irtibatı varken bizi ana mahalleden ayıran bu geniş boşluk bir zeytinlikti. Eskiden şehirli halk sonbaharda sahipsiz duran bu ağaçlara gelir ellerinde poşetlerle zeytin toplar götürüp evlerinde tuza ve sirkeye basar, acısını aldıktan sonra yağlayıp limonlayip afiyetle yerlerdi. Ama şimdi mahallemiz bir değişti ki efendim… O eski güzelim zeytin ağaçları kesildi de yirmi beş metrelik bir asfalt yol yapıldı. Şimdi bırakın şehirliyi de biz bile bulamıyoruz artık.

Ramazan ayının ilk günlerinden bu yana muzdarip olduğumuz bir hal var efendim konuya dönersek. Davulcumuzla ciddi bir sorunumuz var. Hani eskiden davulcular sokak sokak dolaşır maniler ….. söylerlerdi ya. Davulcunun davula vuran o tokmağın çıkardığı tok ses ile arkasından ince bir sesle tokmağın aksine davulu okşayan çubuğu arasına sıkışan gür bir ses tonuyla söylenen maniler:

Sofrada fakir olsun,
Tabağı çukur olsun.
Karnı doyduktan sonra,
Duâyı okur olsun

*
Karşıma fener geldi,
Aklıma neler geldi,
Börek bekledim ama,
Sofraya döner geldi

*
Bu aya hürmet gerek,
Nîmete şükür gerek,
Mübârek Ramazan’da,
Hakka ibâdet gerek.

*
Ahmet ağa uyursun
Uykularda ne bulursun
Kalk al abdest, kıl namaz
Mutluluğu bulursun

*
Hakk’ın bize ihsanısın
Hem ayların sultanısın
Sen bir saadet kânısın
Ey mâhı sultan merhaba

*
Bak kışın ayazına
Kalk hakkın niyazına
Haydi hemen gidelim
Teravih namazına

*
Akşamdan pilavı pişirdim
Gene karnımı şişirdim
Çok mani diyecektim ama
Defteri yolda düşürdüm

*
Akşam ezanı dinlemek
Sahur vakti yemek yemek
Ramazana mahsus şeydir
Gece davulcu söylemek.

*
Sahur vakti emindir
Hoşaf suyu serindir
Aman elini çabuk tut
Yetimi sen sevindir.

*
Hanım kızlar kalktınız mı?
Baklavayı yaptınız mı?
İşte sahur vakti geldi?
Şerbetini kattınız mı?

……………………..”

Nerdeeee efendim ! O eski davulcular nerde!?

Bizimki sokak sokak dolaşma yerine altında modelli bir araba. Kamyonet cinsinden. Arabanın arka bagaj kapısını açıp içerde gayet rahat bir koltuk almış içine oturmuş paşalar gibi. Önde ya yakın akrabası ya da iş ortağı biri direksiyonda. Geçenin ilk tokmağını bizim kümeevlerden girer girmez tam da bizim evin köşesinde, sokağın başında patlatıp davulunu gümbürdetiyor… Bizim bahçe duvarımızın yola bakan tarafi yaklaşık otuz metre ancak davulcunun iki tokmak sesini duyabiliyor. İlk tokmak sesiyle cama fırlıyorum. Benim yatak odam bahçenin sonuna doğru bakan köşede. Zor bela ikinci tokmağı duyuyorum. Üçüncü tokmağı diğer sokağın ortalarında duyabiliyorum ancak. Bizim kümeevlerin de ara sokaklarına tam girmeden ana caddeden geçerek toplam on on bes tokmakla sahura kalkıyoruz ki daha imsak vaktine neredeyse iki saatlik zaman var…

Ha bir de bahşiş toplama yöntemleri de çok ilginç. Arabayla koşa koşa geçtikleri sokakları bahşiş toplamaya gelirken kapı kapı gezerek geçiyorlar ve kapı zillerine kapılar açılıncaya dek onlarca defa ısrarla basıyorlar…

Neyse..

Davulcumuzla aramız yine iyi.. Mani okumasalar da, pencere diplerimizde ışığımız yanıncaya kadar durmasalar da…

Bu yazıyı paylaş:

One thought on “Mahalle Davulcusunu Şikayet Etme Denemesi / Ramazan Seydaoğlu

Canan Yurt için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 91 eseri bulunmaktadır.

Yazarın diğer yazıları