DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Bosna’da Çarşı-Pazar / Amine Ateş Kabaktepe

Bosna Hersek; Boşnaklar, Sırplar ve Hırvatlardan oluşan çok dinli ve çok milletli bir ülkedir. Havalimanına inildiği an buruk havayı hissetmemek mümkün değil… Akşam vakti Sarajevo’da ki otelimize rehberimizin eşliğinde yol alırken, şehrin sessiz çığlıklarını hissettim adeta… Rehberimiz bizi Başçarşı’nın tarihi huzur verici bir kafesine götürdü. Çalışanlarının samimiyeti, burukluğu, yaşanmışlıkları nasıl da yansıyor. Havanın dinginliği içtiğimiz lezzetli Boşnak kahvesine daha da anlam katıyor. Daha sonra Başçarşı’ya yakın çok şirin bir otele geldik. Sabah kahvaltımız için restorana indiğimizde kahvaltının sağlıklı ve lezzetli olması harikaydı. Evet sevgili rehberimiz Furkan Akçakıl, kalacağımız her gün için programlar yapmıştı. Ve artık acının, gözyaşının, dramın, adaletsizliğin, yalnızlığın, insanlık dışı muamelenin her birini yaşamış olan Bosna’yı gezmek, ibret almak vaktiydi…

Başçarşı, minik minik sıralanmış kafe, dükkan, restoran, pastane vb.’lerden oluşan muhteşem bir yer. Su sebili Osmanlı İmparatorluğu döneminde yapılmış, savaşta ciddi hasara uğradığı için orijinalliğini kaybetmiş ama aslına uygun şekilde yeniden inşa edilmiştir. Saraybosnalıların buluşma noktasıdır…

Başçarşı’da dikkatimizi çeken ve sürekli akan sağlı sollu iki çeşme… Su sebilinden kana kana su içtiğimiz için, bu çeşmelerden içmeye gerek yokI diye düşündüm. Ama rehberimizin açıklamasıyla,   sağından içenler tekrar buraya gelirmiş inancı ve tabi ki ben de sağdan içtim…

Başçarşı’nın içinde ilerlediğimizde doğu ve batının ayrıldığı kesimi görüyoruz. Doğu tarafta tamamen Osmanlı kültürünü yansıtan yapıları, batı da Avusturya – Macaristan’a ait batı kültürünü yansıtan binalar mevcuttur. Bu tamamen farklı iki kültürün keskin çizgilerle ayrılması oldukça dikkat çekici ve büyüleyicidir… Bu iki zaman farkını yansıtan görüntüye Boşnak halkının desteği

de göz ardı edilemez. Doğu tarafta ki iş merkezleri, satış yapılan ürünlerde ve satıcılarında kusursuz yansırken, batıda da aynı durum söz konusudur…

 

Özgürlüğün simgesi Sönmeyen Ateş, 6 Nisan 1945’te Yugoslavya’nın bağımsızlığını kazanması sonucu bu ateş yakılmıştır. Boşnak, Sırp ve Hırvatların özgürlüğünü simgeleyen bir anıtta ateşin arkasına yapılmıştır. Bu ateş hiç sönmeden halen bugün de yanmaya devam ediyor…

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Başçarşı ve Su Sebili’ni arkaya alıp bir müddet yokuş tırmanınca Kovaçi Şehitliği’ne ulaşıyoruz. Yüzlerce bembeyaz inci gibi dizilmiş şehitlerimizin mezarlıklarını hüzünlü adımlarla geçiyoruz. Ve Muhteşem komutan, koca yürekli insan Aliya İzzetbegoviç’in kabri… Bu mütevazi kabir, yukardan bakılınca ay ve yıldız görünümünü alıyor. Gözlerimizi kapatıp, en samimi duygularla dualarımızı ediyoruz… Şehitlikte yine muhteşem bir insanın kabri gözümüze ilişiyor. Miljan Markoviç isimli 24 yaşındaki bu Sırp genci, Boşnak Müslümanları safında yer alarak Sırplar tarafından öldürülmüştür. Ne güzel ölüm… Ne güzel seçim… Kabri nur mekanı Cennet olsun İnşaallah…

Bosna – Hersek’te o kadar çok mezarlık var ki… Hani ölümü hatırlamak istediğimizde, mezarları ziyaret ederiz ya, işte burada buna gerek yok, çünkü sık

sık karşimıza çıkan mezarlardan, “yalan dünya” diye sessiz çığlıkları duymamak mümkün değil…

Saraybosna Kütüphanesi de kanlı katliamda saldırıya uğramış, içinde Osmanlı el yazması binlerce eser yanmakla birlikte, kurtarılan çok önemli yüzlerce tarihi eserler de mevcuttur.  Bu yangın 3 gün sürmüştür.

Osmanlı’dan sonra Avusturya – Macaristan İmparatorluğuna geçen Bosna – Hersek’te Saraybosna Kütüphanesi yapılma kararı alınıyor. Oradaki yapılar yıkılıyor ama sadece bir evin sahibi buna izin vermiyor. Aynı evin birebir kütüphanenin karşısına yapılması şartıyla izin alınabiliyor. Ve bu yapılan eve İnat Kuca (İnat Evi) deniliyor.

 

 

 

Sarajevo’da Osmanlı Döneminden kalma ay saati dikkat çekiyor. Bu saat halen kullanımda ve dünyada tektir. Güneş batınca saat 12.00’yi gösteriyor ve diğer güne geçiliyor. Eskilerin – Cuma günü demeleri ay saatinin etkisiyledir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bosna’da her yapıt adeta konuşuyor. Üzerindeki yüzlerce mermi izleri kanlı savaşı her an yaşatıyor. Boşnaklar savaşta kırılan, hasara uğrayan, yapıtlarını, gelecek nesil bu zulmü unutmasın, ders alsın diye özellikle onarmıyorlar. Bu duruma en çarpıcı örnek Kırık Minare… Sırpların saldırısı sonucu camiinin minaresi kırılıyor. Arkasında sapasağlam duran kiliseyle ibretlik görüntü veriyor. Özellikle minare Boşnaklar tarafından onarılmıyor. Nasıl ki, Boşnak Müslümanları kiliseye zarar vermemiş ve halen sağlam bir şekilde duruyorsa, minarenin de saldırıya uğramaması gerekiyordu. İbadethanelere, inançlara karşılıklı saygı olması gerekirdi. Ama maalesef bu saygıyı tek taraflı

görüyoruz. Böylece kırık minare,  Müslümanların karşı dinlere karşı  saygı ve hoşgörüsüni vurguluyor.

 

Saraybosna’yı kuşatan Sırplar,  pazar yerine attıkları top saldırısıyla, 43 kişiyi öldürmüşlerdir. Kendi ürettikleri organik, sağlıklı ürünleri pazara getirip satan masum insanlardı bu sefer eli kanlı sırpların hedefi… Pazar halen

kullanımda ve öldürülen insanların isim listesi duvarında mevcuttur.

 

Kocaman biraz da yere eğimli dev kayalıkların altında yapılmış olan Bosna’nın Blagaj kasabasında olan Blagaj Tekkesi, bulunduğu büyüleyici doğal ortamıyla tam da şükür, ibadet, zikir için tasarlanmış. Tekkenin ön cephesi içilebilir özelliğe sahip zümrüt yeşili nehre bakıyor. Su, kayalıkların altındaki mağaradan çıkıyor. Blagaj Tekkesi, Boşnakların hızlı Müslüman olmasında büyük etkisi olmuştur. Önceden Bektaşi Tekkesi olan bu mekan şimdi Nakşibendi

Tekkesi’dir. Dervişler bu Tekke’de ibadet ve zikir için geç saatleri tercih ediyorlar. Bu Tekke yemek, uyumak, duş almak vb. gibi imkanları sağlıyor.

 

Bosna Havalimanına yakın mesafede, Boşnakların Sırpların saldırısından korunmak için 800 metre uzunluğunda kazdıkları tünelin adı Umut Tüneli’dir. Her türlü imkansızlık içinde gönüllü Boşnaklar tarafından oluşturulmuştur. İçinde yaptıkları raylı sistemlerle malzemeleri, yaralıları taşımışlardır. Bu tünelin çıkışı yaşlı Boşnak bir çiftin evinin önüdür. Kendilerinden izin alınarak yapılmıştır. Tünel çıkışı evin sahibi teyzenin, Boşnak askerlere su vermesi meşhurdur…

 

 

 

 

 

Ve Mostar Köprüsü… Osmanlının  mimarisiyle oluşturulmuş bu muhteşem tek kemerli köprü, Sırp katliamına, saldırısına karşı uzun süre direnmiştir. Boşnaklar, Sırpların kendilerini görüp saldırmaması için, köprünün üstünü kapatıp gizlice geçişlerini yapmışlardır. Sırplar inatla bu köprüyü yıkmaya çalışmışlar, uzmanlar getirerek köprünün zayıf noktasını tespit etmişlerdir. Bu nokta köprünün bacaklarından birindedir. Bu kısma defalarca top atışları yapmışlar ve sonunda köprüyü yıkabilmişlerdir. Daha sonra ki yıllarda, Mostar

kentinin yaya bağlantısını sağlayan ve alçakça bir saldırı sonucu yıkılan köprü, aslına uygun olarak yeniden inşa edilmiştir.

 

 

 

Bosna’ da dikkatimi çeken, Bosnalıların oldukça sağlıklı beslenmesidir. Hayvansal ürünler ve sebzeler bolca tüketilmektedir. Vücuda çok faydası olduğu bilinen beyaz lahana, salata şeklinde her restoranda sunulmaktadır. Ayran ve yoğurt bardakla ikram edilip her ikisi de içilerek tüketilmektedir. Patatesli, kıymalı, peynirli meşhur Boşnak böreğinin lezzeti anlatılmaz. Et suyuyla harmanlanmış kocaman ekmekleri ve içi yoğun ızgara köfte dolu sunumları oldukça lezzetli ve doyurucudur. Meşhur elma tatlıları lezzet yolculuğunun son durağı diyelim.

Rehberimizin deyimiyle ve bizlerin de bizzat şahit olduğu bir konuda, Bosna’nın köpekleri saldırmaz, kuşları kaçmaz… Ve Boşnaklara dikkat ettiğimizde savaşta kaybedilenlerin çoğu gençler olduğu için, şu anda orta yaş olması gereken bu insanları görmek imkansız. Genel görüntü çok genç ve çok yaşlı insanlardan oluşuyor.

Velhasılıkelam diyorum ki her duyarlı insan Bosna’ya gitmeli…

Amine

Ateş Kabaktepe

Bu yazıyı paylaş:

One thought on “Bosna’da Çarşı-Pazar / Amine Ateş Kabaktepe

  1. Yazarımıza kalbi teşekkür ederiz.. bir nebzede olsa bizlere Bosna’yı hissettirdiği için.. anınca hep yüreğimizi yakmaya devam edecek Bosna..

Semiramis için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 100 eseri bulunmaktadır.