DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Su ile Gelen Şifa / Dr Hatice Kösecik

Bir ilacı yutmak için içilen bir bardak su,  genellikle ilaçtan daha faydalıdır.

Bedende hastalıkların oluşumuna farkında olmadan içmeyi ihmal ettiğimiz suyun eksikliği yol açar.

Su hayattır,  su muhteşemdir,  su olmazsa olmazdır.

“İnsan vücudunun yüzde 60- 70’i sudur. ” diyebiliriz.  Fakat içmeyi de ihmal eder hep suyu.  Oysa bilse ki sadece su içmeye devam etse bile bir sürü hastalığı tedavi olacaktır.

Nasıl mı?

Bedenimizin yaklaşık olarak yüzde 80’i tuzlu sudan oluşuyor. Terimiz,  idrarımız,  gözyaşlarımız tuzlu; Parmağınızı kesip kanınızın tadına baksanız tuzlu olduğunu fark edebilirsiniz. Çoğu insan bu basit gerçekleri bilmez. Ayrıca insanlar su alımında eğer doğal tuzun önemini göz ardı eder de su tüketimini yüksek seviyelere çıkarırlarsa ve vücutta yeteri kadar tuz yoksa ne olur? Bedende yeteri kadar tuz yok fakat su alımı fazla ise vücut dolayısıyla tuz kaybına uğrar ve de daha fazla sağlık sorunlarına maruz kalır.  Burada önemli olanın doğru miktarda su ve doğal tuz kullanımıdır.

Bu yazımda özellikle su konusuna değinmek istiyorum.

Ayrıca iki karşıt görüşü de açıklığa kavuşturmak gerekir.  Bunlardan birisi; Beden sadece sudan oluşmuştur ve her gün fazla miktarda su içmek gerekir. Bu ifade daha çok sağlık konusunda yazan dergilerde yer alıyor. Diğer bir ifade de; her gün 8 bardak su içmek tamamıyla temelsiz bir sağlık efsanesidir.

Bedenimiz su ve tuz üretemez.  Kesin olan bedenin suya ve de doğal tuza ihtiyacı olduğudur.  Fakat şekere ihtiyaç duymadığını belirtmek istiyorum.  Şeker kanser hücrelerinin baş besinidir,  öyle ki ne kadar şekerli gıda tüketilirse kanser hücreleri o kadar hızla büyüyeceklerdir.  Maalesef bu basit gerçek de toplumda fazla bilinmiyor.  Ortalıkta çok fazla bilgi dolaşıyor,  bize düşen doğru bilgiyi bulmaktır.  Beden ve ruh sağlığımızı korumak için bu elzemdir.  Bize emanet olan bedenimiz yarın yüce divanda bizden davacı olmasın.

Yıllardır yapılan çalışmalarda gösterilmiştir ki,  güçlü bir bağışıklık sistemi hastalıkları tedavi eder ama doğru sıvı alımı olmazsa tedavi mümkün olmaz.

 

Doğru sıvı alımı vücutta neler yapar?

 

 – Bağışıklık sistemi güçlenir,  hastalıkları daha kolay yener vücut

– cilt parlak bir görünüm kazanır,  yaşlanma sürecini yavaşlatır,

– kilo vermede etkilidir hem de kalıcı olarak,

– daha enerjik olur,

– beyin daha iyi çalışır,  algı düzeyi yükselir,

Stres seviyeleri azalır,

Genel bir uyum ve denge hissi oluşur,

Su inanılmaz bir maddedir. Taze kana kana içilen su kadar lezzetli bir şey yoktur. Bedenin doğru ve hastalıksız biçimde işlemesi için ihtiyaç duyduğu şey budur.

İnsanlar suyu çok tüketmedikleri için susama hissi kaybolmaya başlamıştır.  Çoğu hastam,  çevremde konuştuğum kişiler su yerine çok miktarda çay,  meyve suyu,  ayran ve bunun gibi sıvılar tükettiği için ihtiyaç duymadığını söyler.  Oysa yanılıyorlar,  diğer sıvılar saf suyun yerine geçmediği gibi bir de diüretik etki yapar vücutta.  Bu da sıvı kaybı demektir. Susuzluk algılama becerisi yerinde değildir bu kişilerin.  Eğer biraz üzerine düşüp,  önerilen miktarda özellikle taze su tüketmeye başlarsa kişi,  bir zaman sonra susamaya başladığını farkedecektir.  Bu da vücut için önemli bir gelişmedir.  Zaten yaşla birlikte susama hissi azalır,  o nedenle bazı susamayan büyüklerimize özellikle 60 yaş sonrası bunu hatırlatmaktayız.

Bir de su içince midesi bulanan insanlar vardır ki bu da aslında istediğimiz bir bulgu değil.  Çünkü bu hal kişinin vücudunda toksik maddelerin olduğunu gösterir bize. Özellikle kilosu fazla,  su içmekte zorlanan insanlar sıcak suyu çay bardağına koyup içtiklerinde midelerinin bulandığını ifade edebilir,  bu da bize o kişilerin bedenlerinde atılması gereken toksik maddelerin çokluğunu ifade eder. Yapılması gereken suyu içemiyorum demek yerine yudum yudum da olsa içmeye çalışmaktır.  Bir müddet sonra görecekler ki susama hisleri geri gelir ve de artık su içmek için çaba gösterirler.

İnsan bedeninde iki göl vardır.  İlki hücrelerin içinde yüzdüğü diğeriyse her hücrenin içinde bulunduğu göldür. Bu hücrelerin sulu ve üzüm gibi kalabilmesi için kanda tuz olması gerekir. Çünkü

hücre içinde birçok hayati faaliyet için tuza ihtiyaç vardır. Bunun için diyoruz ki tuz da doğal olmalı,

eskilerin turşu yaparken kullandığı kalın tuzlar,  yöresel tuzlarımız,  kaya ve de deniz tuzu gibi. Tuzu alabilmek için çok uzaklara gitmek gerekmez bizce,  himalaya tuzu yerine Çankırı tuzu da pek ala işimizi görebilir,  hem de Türk insanının yapısına yaşadığı coğrafyaya uygun kendi tuzudur.

Hücresel sıvı eksikliği hem üzümlerde hem de insanlarda gözle görülür.  Kuru ve yaş üzüm misali.

İçmemiz gereken su miktarı kişisel ihtiyaçlarımıza ve durumlara göre değişir. Ancak yetişkin bir insan için günde 2 litreden az su içmek önerilmez. Özellikle sabah kalkınca bir iki bardak oda sıcaklığında su içmek iyi gelir vücuda. İçine  birkaç damla limon da sıkıp içilebilir. Zayıflamada destek olur. İdrarınız koyu sarı ise susuz kalma ihtimali yüksektir.  İdrarın rengi ne kadar dışkı rengine yakınsa zehirlenmişsiniz demektir. İdrar rengi açık sarı olmalıdır yani.

Su içmek için susuzluk belitilerinin oluşmasını beklememek gerekir.

Suyun gün boyunca düzenli bir şekilde içilmesi gerekir; böylece su ve tuz seviyeleri her zaman dengeli olur.

Bedenin aşırı susuz kalma belirtileri göstermesini beklemek yerine (kuru bir ağız,  baş dönmesi,  mide bulantısı gibi) sıvısız kalmayı kendinizden uzak tutmayı hedefleyin. Düzenli su tüketmeye başlayınca bedeniniz en ufak bir susuz kalma durumunda hemen beyne sinyal gönderir ki bu da artık iyileşmeye başladığınızı gösterir. Susama hissi oluşmuş demektir.

Yemekten yarım saat önce bir bardak su içmek bedene yiyeceklerin etkin şekilde parçalanabilmesi için sıvı temin eder.

Yemekten sonra 2 saat boyunca fazla su içmekten kaçınmak en iyisidir,  çünkü su sindirim asitlerini sulandırır.  Yine aynı şekilde yemek yerken de su içilmemelidir. Aynı sebepten dolayı,  sindirim zorlanır.

Beden her gün doğru miktarda suyunu alırsa kilo vermek te kolaylaşır.  Kişi acıktığında kulaklarındaki bazı akupunktur noktalarını eliyle uyarıp bir bardak su içerse açlık hissi yatışır.

Musluktan temiz su içebilmek en iyisidir,  keşke bu her zaman ve her yerde mümkün olsa.

Bu konuda dikkatli davranıp temiz kaynak suları bulunursa doldurarak tüketebilinir.

Damacanaların cam olması ayrıca önem taşıyor. Aslında hayatımızdaki plastik denen maddeleri çıkarmaya gayret etmeli ve de titiz davranmalıyız.  Eğer musluktan su içiyorsak cam sürahiye suyu en azından 1 saat önce doldurup dinlendirmek akıllıca bir davranıştır.

Su içmekte gerçekten zorlanılıyorsa önceleri suyun içine bir tane nane yaprağı,  gül yaprağı gibi sevebileceğiniz aromada bir bitki koyup alışma dönemi geçirebilirsiniz.

Su konusunda İran asıllı doktor Fereydoon Batmanghelidj’in çalışmaları ve kitapları oldukça faydalı bilgiler içermektedir. Öyle ki doktor F.  Batmanghelidj hapishanede bir sürü peptik ülseri olan mahkumu sadece su ile tedavi etmiş ve bunu da kitaplarına yazmıştır.  Bize söylemek istediği eğer mideniz ağrıyorsa ya da başınız önce bir iki bardak su için,  muhtemelen susuz kalan vücudun sesi olabilir ağrılar.

Şifayı yudum yudum tadabilmek,

İçerken farkına varabilmek temennisiyle.

Su hayattır,  hayat en güzel hediyedir.

Esen kalın.

 

Bu yazıyı paylaş:

2 thoughts on “Su ile Gelen Şifa / Dr Hatice Kösecik

  1. su gibi aziz olunuz inşaAllah
    Rabbim sevdiklerinizle beraber sizlerden razı gelsin inşaAllah..

Faruk için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 28 eseri bulunmaktadır.

Yazarın diğer yazıları