DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Diril Ey Kalbim! / Dr. Hatice Kösecik

Ey kutlu ay! Özlemle bekledik, ne güzel kutlu geldin, sessizce gidiyor musun?

Gönülleri mamur ederek, ruhumuzu yükselterek, kalbimizi dirilterek mi gidiyorsun?

Bu ümmetin ihtiyacı var, temizlenmeye, samimiyete, bir ve beraber olmaya.

Her gün misafir ettik seni, belki layıkıyla edemedik. Ama biz seviyoruz seninle olmayı.

Açıkta olmayan bir ibadettir oruç, tutup tutmadığını Allah bilir, mükafatını kat ve kat fazlasıyla verecek olan Yaratıcımız ne büyük lütuflarda bulunmuştur bilebilsek. İdrak edebilsek, gönlümüzü tertemiz yaparak O’na  yönelebilsek, sonuçlarını da şöyle sakince bir kenara geçip izlesek…

Açlık Allah’ın bir hazinesidir. Peygamberler ve evliyalar yoludur. Kutlu ve ulu bir yol.

Oruç ile gönül bahçesi çiçek açar, nurlanır, feyzle dolup taşar. Tokluk ile gönül harap olur, de paslanır, hantallaşır, idraki zayıflar. Nefsin zindanı olan oruç kalbin de gülistanıdır adeta.

Tam bu düzene alışacakken vücut, tadı damağımızda tarifsiz bir his bırakarak mı gidersin ey oruç!

Geceleri sahurun o özel saatlerinde Rabbisiyle hemhal olmanın zevkini tadan bu kulların bırakmayacaktır ümit ediyoruz ki alıştıkları ibadetleri. Ramazan ayı sonrası elbette üzerimizde bir nur, bir sadelik, samimiyet, ince gönül hali olacaktır. Olmalıdır da. Çünkü asıl bu kutlu ay sonrası eğer devam ederse üzerindeki güzel haller, işte o bağışlanmanın habercisidir unutma.

Nasıl ki “Oruçlunun  uykusu ibadettir, susması tesbihtir, duası makbuldür. Amelinin sevabı da kat kattır.”diyen, müjdeleyen kainatın Efendisi örnektir her hareketiyle bizlere. Hep ümmetim ümmetim söyleyen,

Farz olur da kaldıramaz bu ümmet diye teravih namalarını her zaman cemaatle kılmayan, bizi bizden çok düşünen ve de bilen bir Peygamberin ‘kardeşlerim’ dediği insanlığız biz. Elhamdulillah.

O’na layık olabilsek ne mutlu bizlere.

Duamızdır bu… ümmet olarak isteğimizdir bu. Şu maskeli kişilerin çoğaldığı, dine saldırıların olduğu, kalbi temiz insanların peydahlandığı, fakat hava sıcak oruç beni tutuyor, midem bulanıyor, başım ağrıyor bahanesiyle, yan çizen, sapasağlam insanlarımızın olduğu devre rağmen. Yine de mübarek günlerde olduğumuzu idrak edebilmenin tadına vardık, tam Yirmi bir kutlu gün. Şeytanların bağlandığı bu ayda kim bilir özellikle geceleri ne lütuflar indi üzerimize… O çok özel vakit, sabah namazının girdiği vakit, havadaki muhteşem iyi edici partiküllerin yoğun olduğu vakit, açıp pencereyi derin derin nefes almayı adet edinen bir kişi, zaman geçse de bırakamaz bu adetini. Çünkü ruhuyla hissetti enerjiyi, da başından ayak ucuna kadar akan hayat enerjisini. Rabbi lütfetti kulu kabul etti, iyileşme yoluna adım attı. Kim duyar seni düşünsene gecenin o vaktinde? Kimin kapısını tıklatırsın defaatle gecenin o vakti?

Kime söylersin isteğini, kim dinler ki seni?

Elbette ki ne kadar günahlarımız olsa da,

Yüzüne bakacak durumumuz olmasa da geri döndürmez Yaradan bizi. Biliyoruz, söylüyor çünkü.

Kulum bana “Ya Rabbi” der, birinci de bakmazsam ikinci de yine derse eğer. Ve de üçüncü kez söylerse; “Ya Rabbi” diye, yönelirim ona. Yani ne denli günah yüküyle  de olsak, biz gidelim bir adım Mevlamız gelir on adım. Subhanallah…

Denilmiştir ki;

Aylar içinde Ramazan ayı, vücut içinde kalp gibidir.

Ramazan ayı oruç tutanlara şefaatçidir.

Kalp iman ve marifet nuruyla bezenir,

Ramazan ayı da Kur’an okumakla bezenir.

Soralım kendimize, bir kimse bu ayda bağışlanmaz da acaba hangi ayda bağışlanır?

Yapacağımız, kul olarak tövbe kapıları kapanmadan canı gönülden Allah’a  tövbe etmelidir. Dönüş zamanı geçip gitmeden, ona dönmelidir, yalvarmalıdır.

Ayların efendisi ramazan ayında yalvaralım Allah’a.

Son on günlere girdik bile, her şeyi kafamızdan bir kenara bırakarak, fiili ve de ruhani olarak her halimizle dua halinde olalım.

“Biz onu kadir gecesinde indirdik.” dediği Rabbimizin, büyük bir gece, hüküm gecesidir bu gece.

KADİR gecesi.

Kadri ve kıymeti çok üstün bir gece.

Zira Allah-ü Teala o seneden ta gelecek seneye kadar olan tüm işleri o gece tekdir eder.

Denilmiştir ki;

“Bin aydan hayırlıdır.”

Yani, bu gece yapılacak olan bir amel, içinde kadir gecesinin bulunmadığı bin aylık amelden hayırlıdır. Ne muhteşem, ne büyük bir müjde bilene.

Eğer mealinden açıklamasına bakılırsa surenin, der ki orada; Bu  gece ruh ve melekler saf olarak ayakta duracaklardır. Her türlü iyilik ve hayrı getirmek için. Ne zamana kadar?

Ne büyük müjde! tan yeri ağarıncaya dek.

Ve melekler selam verecekler yeryüzündekilere.

Dileriz ki, selam verilenlerin içinde olalım, o geceye rağbet edebilmeyi Rabbim nasip etsin ümmete inşallah.

Nerede buluruz o geceyi Rabbim?

Yine denilmiştir ki; ramazan ayının son on gününde arayın.

Ümit ederiz ki henüz geçirmemiş olalım, daha dikkatli ve de edeple davranarak bekleyelim, kollayalım kadir gecesini.

Meleklerin müsafahada bulundukları kullardan olalım, duamızdır.

En kuvvetli ihtimalin, yirmi yedinci gece olarak söylense de, ne kaybederiz efendim, şu son günlerin her gününü kadir bellesek?

Öyle bir müjde var ki;

Kadir gecesi, Cebrail(as) semadan  indiği vakit; insanlardan hiç kimseyi ayırt etmeden hepsine selam verir ve el sıkışır.

Bunun alameti, insanın cildinin ürpermesi, kalbinin yumuşaması, gözlerinin yaşarmasıdır. Allahu Ekber!

Bizleri de Cebrail(as)’ın selamına mazhar eyle Rabbim.

Bizler bilemiyoruz, farkına varamadan günah denizinde boğulmadan tut elimizden ey Rabbim.

Kurtulabilmemiz, affına mazhar olmamız için  verdiğin fırsatları değerlendirebilme basireti ver kullarına.

Aciz, zavallı, ama kendini kaf dağında gören kullardan olduk.

Sevdik dedik seni ama layıkıyla gösteremedik sevgimizi.

Açım dedin, bir kulunu gönderdin kapımıza bilemedik.

Hastayım dedin, işten güçten fırsat bulup ziyaret edemedik,

Susuzum dedin bir yudum suyu çok gördük!!!

Bilemedik Allah’ım, şu dünya denilen, çirkin ama cazip, çok yaşlı bir koca karı diye tabir edilen yaratılana taptık.

Lüks evler yaptık ama içinde huzur kalmayan, içinde misafir olmayan, içi bomboş evler…

Gözümüzü aç Allah’ım.

Şu gelen kadir gecen hürmetine ülkeme, müslüman aleme rahmet et.

Ahlakımızı güzelleştir ki buna ancak ve de ancak sen kadirsin.

Efendimiz bizim için üzüntü duydu. Durumumuzu düşünerek.

 

Bunun üzerine Allah-ü Teala, şöyle vahyetti;

Ya Muhammed! Üzülme; ben ümmetine peygamberlerin derecelerini vermeden, onları dünyadan çıkarmam. Şöyle ki;

Peygamberlere melekler, ruh, risalet, vahiy ve ikram gelir.

Ümmetine de kadir gecesi melekler gelir, benden selam ve rahmet götürürler. Muhteşem…

Rabbimizin selamına ve rahmetine muhtacız, gayret ediyoruz, yardım et Allah’ım.

Senden sana sığınıyoruz, dua ediyoruz, bağışlanmak diliyoruz….

Nefsi hastalıklarımızdan kurtulmak, maddeye tapmaktan tedavi olmak istiyoruz.

Ramazan ayı safa ve de vefa ayıdır.

Zikredenlerin, sabredenlerin ayıdır.

Özü sözü dosdoğru kulların ayıdır. İstikamet üzere kıl bizi ey Yaradan!

Ey kalbim uyan, sana gelen bu ayda uyan, ibret al!

Hiç olmazsa geri kalan özel günleri tövbe ile yüce Allah’a dönüşle tamamla.

Ramazan ayını akan göz yaşlarıyla uğurlamaya  hazırlan usulca.

Kirinden pasından arınmış bir gönülle uğurla ey insan.

Dua etmeyi ve her an dua halinde olmayı kendine adet edin.  Müminin silahıdır dua. Rabbiyle konuşma fırsatı bulduğu anlardan biridir, sevin ve de kullan bu silahı.

Her dua ettiğinde  hem huzur dolar insan hem de bir çeşit tedavi metodudur dua. Kendini yeniler insan, göz yaşları sel olursa  eğer bir de tadından yanına varılmaz. Vücudunda her bir zerreye varıncaya dek baştan aşağıya, dıştan içe enerji dolar dua eden kişi. Hele bir de af yoluna girdiyse eğer. Yani kendini üzeni, sıkıntı vereni, aklından atamadığı kişileri, olayları affeder atarsa sinir sisteminden huzur dolar insan. Hem bedenen hem de ruhen rahatlar ki hücresel iyileşme başlamıştır işte o anda. Unutmadan söylemeliyiz ki, eğer kafamızda takılı olaylar var ve de sinirden patlamak üzere hissediyorsak, ağrılardan kurtulamayız. Sağlam ve de esenlik dolu olmak istiyorum diyen kişi beyninde kin ve nefrete yer açmamalı kısaca. Seven gönül, kırmayan ve de kırılmayan gönül, okyanus gönüllü olabilmek dileğiyle…

Allah’ım,

Bizleri, namazını ve orucunu kabul buyurduğun yüce gönüllü  kimselerden eyle,

Bizleri, kötülüklerini iyiliğe çevirdiğin; rahmetinle cennetlerine koyduğun kimselerden eyle.

Bizleri derecelerini yükselttiğin  zümrelerden  eyle.

Ey merhametlilerin en merhametlisi.

Sevdiğin ve razı olduğun kullarından eyle bizleri…

 

Bu yazıyı paylaş:

One thought on “Diril Ey Kalbim! / Dr. Hatice Kösecik

  1. Amin amin amiinn..Allah razı olsun..Bu kadar içten, samimi duygular ile Ramazan ayı ve Kadir gecesini bizlere hissettirdiği için çok teşekkür ederiz..Yüreğine sağlık Hatice Kisecik.. Sevgi ile kalın..

Semiramis için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 28 eseri bulunmaktadır.

Yazarın diğer yazıları