DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Bir Bayramın Ardından / Amine Ateş Kabaktepe

 Bayram salâsı bilir misin?

Bayram salası;

Bayram yeni elbise giyen için değildir.

Bayram vaidden korkan içindir.

Yeni elbise giyenin bayramı değildir.

Vaidden korkanın bayramdır.

Bayram bineğe, araca binen için değildir.

Bayram hatalarını terk eden içindir.”

Bineğe, araca binenin bayramı değildir.

Hatalarını terk edenin bayramdır.

Bayram halı kilim serenler için değildir.

Bayram sırat üzerinde seyahat edenler içindir.

Halı kilim serenlerin bayram değildir.

Sırat üzerinde seyahat edenlerin bayramıdır.

Bayram dünya ziynetiyle süslenenler için değildir.

Bayram takvasını arttırmayı temin edenler içindir.

Dünya ziynetiyle süslenenlerin bayramı değildir.

Takvasını arttıranların bayramdır.

Bayram renklerin çeşitliliğine nazar edenler için değildir.

Bayram Rahman’ın Cemaline nazar edenler içindir.

Renklerin çeşitliliğine nazar edenlerin bayramı değildir.

Rahman’ın Cemaline nazar edenlerin bayramdır.

Bayramla ilgili bir yazı yazmaya karar verdiğimde Osmanlı ‘da yazılıp bestelenen bayram salâsına rastladım. Zamanında camilerde icra edilmiş salâyı aynen aktararak ondan hareketle düşüncelerimi ifade edeceğim. Niyetim bayramın ne olduğu? Sosyal içeriği, nasıl idrak etmemiz gerektiği? Bayram kim içindir? Kime bayram? vb. sorular üzerinde durmaktı. Ancak salânın varlığını öğrenince hem daha geniş bir kitlece bilinir kılınmasına aracı olmak istedim, hem de söyleyeceklerime içkin olduğuna inandım.

Şevval’i bayram yapan nedir? Bayram yapmak için yüzümüzün, vücudumuzun durumu önemli değil. Bedenimizi ve ona giydirdiklerimizi neye adadığımız ve nereye yönlendirdiğimiz önemli. Sırf vücudumuz ve üzerindekilerden hareketle bayram bizim için, bize olmaz. Bize vericisiyle olan bağlantımız, O’nun vaad ve vaidine olan yaklaşımımız sıradan günü herhangi bir zaman dilimi olmaktan bayramlığa yükseltir. Kürkünün temiz olmasını temin herkese gerekli, ancak kürkün niceliği öznel imkânlarla sınırlı. Sorumluluğumuz temiz olanla gidilmesi gereken yere yolculuk etmek. Bayram suretlerimizde, bedenlerimizde ve üzerlerindeki güzellikte, şatafatta değil kalp ve amellerimizdeki nitelikte kendini gösterir. Bayram en iyi giyinenler için değil, vaad ve vaidin idrakine varanlar içindir. Kürke sarılana değil, O’nun emir ve nehiylerine tabi olanlaradır.

Birtakım imkânlara ulaşmamız, insanlar arasında ekonomik zenginliğimiz, eşyaya, araçlara sahip olmamız zamanı bayramlığa bizim için çıkarmaz. Bütün bu imkânlara sahip olmakla hatalarımızdan uzaklaşabiliyorsak gün bayram olur bize.

Varlık içinde iken yoklukta olanı duyabiliyor sıkıntısını hissedebiliyor muyuz?

Hissimizi ve duymamızı dilden, kalbe, amele yansıtabiliyor muyuz? Kardeşliğimiz yeryüzünde gerektiği şekilde mi? Birey, toplum, ümmet, insanlık bazında “yapmamız gerekirken yapmadıklarımız, yapmamamız gerekirken yaptıklarımızdan” gerekeni işlemeye, var olması lazım olanı var kılmaya, yok olasını yok etmeye yönelebilirsek bayram bizim için olur. Gerçek anlamda bayramla birleşen insan madden ve manen bu söylediklerimizi başarabilenlerdir.

Neyin üzerinde yürüdüğümüz, gittiğimiz önemli değil. Ayağımızın altındakiler (başımızın üstüne çıkmamalı, kalbimize yerleşmemeli, gözümüzü bürümemeli) eğer yönümüzü O‘na çeviriyor ve yaptıklarımızın sıratta seyahat ettirecek ameller olmasına katkı sağlıyorsa değerlidir. Dünyadaki seyahatimizi halılar (kırmızısından diğerine), ipekler üzerinde yapmamız bayramı bizim için kılmaz. Yolculuğumuzu rahat, güzel ve eğlenceli kılmak için döşediğimiz renkli halılara, asfaltlara, köprülere, viyadüklere sahip olmakla bayramı kendimize ait kılamayız. Bunların üzerinde yaptığımız seyahatin Sıratı geçilecek yol kılmasıyla bayram, bayramımız olur gerçek manasıyla…

Kendimizi, evimizi, şehrimizi dünyada var olan ya da bizim var olanla yaptığımız ziynetlerle tezyin ederek güzelleştirmemiz (neye göre güzel ise?) bayramın bize olmasını sağlamaz. Asıl olan kalbimizi ve ruhumuzu takva ile süslememizdir. Ve takvanın süslükten çıkarak sözümüzün, düşüncemizin, fikrimizin, fiilimizin belirleyicisi olmasını sağlamaktır. Bayram bunu sağlayanlaradır. Böyle olanlar gerçekten bayramın tadına varırlar.

Nazarımız neyedir? Sadece etrafımızda olup biten maddi âlemdeki çeşitliliğe mi nazar ediyoruz? Ve bu çeşitliliğe esir olarak mı davranıyoruz? Renklerin çeşitliliği, cümbüşü nazarımızı bağlıyor başka şeylere yönelemiyor muyuz? Bayramın bize olmasını sağlamak için nazarımızı Yaratıcımıza Rahman ve Rahim olana çevirmeliyiz. Bayram nazarı sadece O‘na, O‘nun için, O‘na göre olanlaradır.

Bayramın kendisi için olmasını sağlamak maksadıyla yapılması gerekeni işleyenlerden olmak dileğiyle…

Prof. Dr. Emin Işık Hocamdan Bayram Kıssası

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kur‘an-ı Kerim hocam Prof. Dr. Emin Işık‘a geçen günlerde TV‘de bir sahur programında rastladım. Anlattığı bayram kıssası beni çok etkiledi. Sizlerle paylaşmak istedim.

Varlıklı bir baba çocuğuna sürpriz bayramlık elbise almaya gidiyor. Terzide gördüğü son kıyafeti beğeniyor, fakat olup olmayacağı hakkında kararsızlık yaşıyor. O anda yoldan geçen iyi giyimli olmayan fakir bir çocuk dikkatini çekiyor. Kendi çocuğunun ölçülerine sahip olduğu için elbiseyi ona denettirmek istiyor ve çağırıyor. Çocuk büyük bir sevinçle geliyor, çünkü kıyafetin kendisine verileceğini sanıyor. Denedikten sonra adam çocuktan çıkarmasını istiyor. Büyük bir hayal kırıklığıyla kıyafeti çıkarıp veriyor. Bunu fark eden terzi adama dönüp: “Sen zengin bir adamsın. Çocuğuna başka yerden de kıyafet alabilirsin. Bende kalan son kıyafeti bu fakir çocuğa veriyorum. Anladım ki bu kıyafet onun nasibiymiş.” diyor ve çocuğu çağırıp, kıyafeti ona hediye ediyor. Çocuk sevinçle bayram hediyesini alıp gidiyor.

 

 

Bu yazıyı paylaş:

2 thoughts on “Bir Bayramın Ardından / Amine Ateş Kabaktepe

  1. Osmanlı’daki “Bayram Salâsı”nı yeni öğrendim. Yazının sonuç bölümdeki hikâye de gerçekten kayda değer olmuş.
    Kaleminize sağlık, çok güzel bir bayram yazısı okudum.
    Selâm ve dua ile.

Amine Ateş Kabaktepe için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 10 eseri bulunmaktadır.