DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

İster İnan İster İnanma / Ramazan Seydaoğlu 


Bir covit-19 belasıdır sarılmış dünyanın başına. Dünyanın evet… Sanırsın ki “uzaylılar” dünyaya saldırmışlar da herkesi zehirleyen ve öldüren bir gaz salmış ortalığa.

Öyle bir şey ki bu, gözümüzün önünde dağ gibi gibi insanlar devrilip gidiyor bu hastalıktan. Bugün bile dev bir insanı yitirdik. Bir sağlık çalışanı, bir başhekimi, Lütfü Çetinkaya dostumuzu kaybettik. Dostumuz diyorum, çünkü onu tanıyan herkes ondaki pozitif enerjiye, o gülen, tebessüm eden yüze vurulur ve ona ısınırdı içi.

Uzun uzun anlatmaya gerek yok. Bu mücadelede ülkemizde ve dünyada binlerce sağlık personeli ile birlikte her kesimden insan katıldı bu şehitler kervanına gittiler ebedi yurtlarına..

Elbette biz de o yolun yolcusuyuz. “Her nefis ölümü tadacaktır.” diyor Yaratan. Yani “Onlar ki, kendilerine bir musibet isabet ettiği zaman, «Biz Allah içiniz ve biz nihâyet ona döneceğiz,» derler.” diyor.

Kurtuluş yok.

O’na gideceğiz.

O’na hesap vereceğiz.

Boynuzsuz bir hayvanın boynuzlu bir hayvandan çektiklerinden dolayı hesaba çekileceği bir günde hesap vereceğiz.

Şu Covit-19 belasını insanların başına müsallat eden şeytanî insanlar da ettiklerinin hesabını verecekler..

Muhakkak ki Yaratan bunu yapacak güçtedir.

“Adalet terazilerini Kıyamet Günü için kurarız. Hiç kimseye zulmedilmez. Hardal tanesi ağırlığında (basit bir şey dahi) olsa onu getiririz. Hesap sorucu olarak biz yeteriz.” (21/Enbiya 47)

Milyonlarca insanın ölümüne neden olan / olacak olan bu bela ve diğer yaptıklarımız ve ettiklerimiz için sorgulanacağız ve hesap vereceğiz.

Kaçamak yapmak, saklanmak ve saklamak yok… “Kim zerre-i miskal bir hayır işlemişse, onu görür. Kim de zerre-i miskal bir şer işlemişse, onu görür.” (Zilzâl 7-8)

Milyonlarca insan gün be gün ölüp giderken gözümüzün önünde, hâlâ daha da “Ben kovite, movite inanmıyorum…” diyen ahmaklar da yok değil maalesef toplumumuzda. Evet, inanmama da sizin hakkınız. Ben de sizin dediğiniz anlamda da değil de, ben de birçok şeyin yapay olduğuna ve bunun bir toplumsal mühendislik olduğuna inanıyorum. Ancak ister öyle ister böyle bir gidişat var kapılmış gidiyoruz. O yüzden uzmanların bize önerdikleri maske, mesafe kurallarına uyalım. Temizlik demeye de utanıyorum çünkü Müslümanlar her zaman temizdir değil mi? Günde beş vakit namaz kılan insan en az 2-3 kere abdest alır değil mi?

Rabbim özelde Lütfü Çetinkaya dostumuzu ve genelde tüm sağlık çalışanlarının ve de deprem, yangın, sel felaketleri ve böylesi salgın hastalıklar sonucu ölenleri şehitler safına katsın ve taksiratlarını affetsin.

Bu yazıyı paylaş:

2 thoughts on “İster İnan İster İnanma / Ramazan Seydaoğlu 

Radiye DİRİ için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 91 eseri bulunmaktadır.

Yazarın diğer yazıları