DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Münzevi / Merve Akyel


               Bir tufan yeri şimdi bu şehir. İçinin bedevi çölünde bir tutam umut bulsam razıydım orada kaybolmaya. Kendimden ziyade can bulmaya, ulaşmaya yola. Nasıl gelsin dile şimdi içimin bu eksik, bu bahtsız, bu yalnız çorak köhne yanları… Oysa yokluktan, yoksulluktan, bir kaçıştandı belki bu gelmeyiş. Hâlbuki kavuşmak yoktu aşkın sonsuz vaktinde, bilirim bundandı gecelerin siyahını katran karaya çeviren bu uzun bekleyiş…

               Ben sana gelemem dedim, gelmezsen eğer giderim demek geçmedi içimden. Kursağıma takılan her şey hala burada, az ötede. Senin keskin sözlerinin benimse hala noktasını koyamadığım yarım cümlelerde… Sevdanın hükmüne bedel miydi bu yokluğun ağrısı? Neydi sevmenin hikmeti senin dilinde? Hükmünü göster artık zamana. Bağrım kanıyor, çürüyor sessizce dilimin sanrılı kelamı. Bir ardıç, bir çınar boyu olsan kimsesiz bir kuş olup konsam bir dalına dedim. Tam kenarından tutsam tutunsam da hiç düşmesem omzunun sen kokan gövdesinden. İç geçirdi kalbim ve tekrarladı ey kalpsiz Tekfur, kimdin ve hangi adressiz yolun yolcusuydun da beni buldun? İki büklüm oturup da ağlayan gözlerimin niyesini soramadım hala kendime. Sonucunda sen çıkacak bir cevaba yenilmekti korkum. Sustu dilim yine de kavuşmayı bir kuşluk vaktinde bulmaya adayan kalbine inatla sarıldı, sarıldı… İçimde bir yerlerde sürekli bağırıp duran o seslerdi içimin kalabalık yanı. En çok duymak istemezken en çok duyduğum sessizdi çığlıklarım. Duymamak için çok defa kimsenin görmediği benim görmekten âmâ olduğum aklımın odalarında bir köşe bulup da sığındığım dediğim yerdi varlığın. En huzurlu dediğim yerdi gölgesinde sığındığım adın. Görünmez bir iple bağlıydık birbirimize. Sessizlik de bir nevi kimsesizlikti demiştin. Benim “sessizlikte bulduğum kimsesizliğim” din gözlerinin sürmeli satırlarından düşendi bu cümleler. Senin adına Tevafuk dediğin, benim ise “bunca zamandır oradaydın da neden ses etmedin” dediğim şeydin.


               Ben sana gelemem Münzevi,  bir yolunu bulursan sen çık gel. Bahara bırakma gayri bu sevinci. Solan gözlerime ışık ol diye gözlerim amansız bir yolu beklemekte. Ardından çiçekler ektim geleceğin güne yetişsin diye, soldurma ardından sardunyaları. Kalbime mühürledim seni. Gözlerini aradım suskunluğuma. Mektuplar birikti masamda okuyacaksın diye. Hoyrat atlar duruldu senin için. Uzaklar yakın olsun diye bulutlar dağıldı gökyüzü mavi açtı, senin için… Takılıp kaldı aklım gözlerinin nemine, bu beklemek nasıl korkunç ağrılı bilemezsin. Kalbinin ağırlığından çok yüklerim var. Bir haber olduğun bir kalbim ve içimde hala öldüremediğim bir sen… Öfkemi, nefretimi karanlık bir gece de karanlık bir kuyunun yalnızlığında terk ettim. Çok defa mektup yazdım henüz bilmediğim adına. Gece kuşlarından haber geldi mi sahi? Kendini bulmak isterken yitip giden kalbim, bilmez ki hala neredesin?

Bu yazıyı paylaş:

4 thoughts on “Münzevi / Merve Akyel

      1. İki cümlede üç imla hatası. :
        1- Özel isim büyük harfle başlar
        2- Noktadan sonra cümle yine büyük harfle başlar
        3- “olucak” değil “olacak” …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 10 eseri bulunmaktadır.