DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

3.Sokak’ta Bir İstanbul Sevdalısı / Ebrar Naz Sayan


Sanki her mevsim farklı bir yerdi 3.Sokak. Sonbaharda sarı yapraklarla, kışın karlarla dolardı. ilk baharda kuşların şarkısı ile şenlenir, yazın koşuşturan çocuklarla sallanırdı sokak. Bütün mahalle bu sokaktaydı sanki. Ses sese karışırdı. Dünya küçücük bir sokağa birikmişti sanki. Zaman en güzel haliyle yaşanıyordu.

Öykü de burada yaşayan çocuklardandı. Kısa boylu dalgalı saçları olan bir kız çocuğuydu. Annesi karşı sokaktaki kuaförde çalışıyordu, babasının da oturdukları sokakta bir antika dükkanı vardı. Öykü`nün kocaman bir koleksiyonu vardı. Koleksiyonun içinde her birinin kendince farklı bir hikayesi vardı. Madeni para, gazoz kapağı ve daha neler neler.

Öykü, yerde kırmızı bir kurdele bulmuştu. Kurdeleyi uzun uzun inceledikten sonra onu koleksiyonuna ekledi huzurla. Gözlerini kapatınca kurdelenin hikayesi burada başladı.

Yıllar önce Melek adında bir kız çocuğu saten kumaştan kurdeleler yapardı ve sonra kurdeleleri satardı. Sokaktan geçen kız çocukları da bu kurdeleleri satın alırdı. Yine bir gün kazandığı paranın yarısı ile kırmızı kumaş almaya gitmişti. Her zaman gittiği kumaşçıya gitmişti. Kumaşçı Ekrem Abi’yi aradı ama bulamadı. İsmi Tahir olan biri, kumaşçıyı devralmıştı. Melek kırmızı saten kumaşları aldı. Ertesi gün portatif tezgahını ve kumaşını yanına alıp 3. Sokak’a gitti. Aldığı kumaştan bir parça kesip kurdele yapmaya başladı, yapmaya çalıştı ama başaramadı kurdelesi sürekli bozuluyordu. Tam tamına iki hafta boyunca satış yapamadı. Parası da kumaş almaya yetmiyordu.

Melek’ten sürekli kurdele alan Beyza, Melek’ten kurdele almaya gitmişti ama tezgahta hiç kurdele göremeyince Melek’e durumu sordu. Melek de olanları anlattı. Melek’in durumuna üzülen Beyza ertesi gün Melek’e yeni kumaşlar almak için farklı bir dükkan bulduğunu söyledi. Melek’in o güne kadar hiç gitmediği bir kumaşçıydı, izbe bir yerdeydi. Melek içeri adımını atar atmaz kumaşların eski kokusu içine doldu. Kumaşların yanına gitti ve dokularına baktı. İhtiyar nine gül yüzüyle karşıladı  Melek’i.

Bir kumaş beğendi dokusu sanki kar gibiydi, kumaşı eline aldı ve tezgâha gitti. Tezgâhta saçlarına ak düşmüş ihtiyar nine gülümseyerek çok güzel bir kumaş seçtiğini söyledi. Melek, ninenin yanına gitti elindeki kırmızı saten kumaşı tezgaha koydu ve ardından kumaşı satın aldı. Çok mutlu olmuştu. Her zamankinden ucuz almıştı. Bundan sonra kumaş almaya gittiğinde hep kumaşların eski kokusu içine doldu. Melek’in tezgâhı tekrar rengarenk kurdeleler ile dolmuştu. 3.Sokak’ta başlayan hikâye 3.Sokakta bitmişti. Kırmızı kurdele de Öykü’nün koleksiyonunda yerini buldu.

 Öykü, babasının dükkanına gitmeyi çok severdi. Sabah erkenden uyandı, üstünü giydi, dalgalı saçlarını taradı ve mutfağa gitti annesi kahvaltı için pişi yapmıştı. Öykü de annesine yardım etti. Tahin pekmez koydu kahvaltısını etti ve babası ile dükkana gitmek üzere yola koyuldu. Babasının antika dükkanında çeşit çeşit şiir kitapları vardı babası şiirleri çok severdi, Öykü’de. Öykü eline bir şiir kitabı aldı ve rastgele bir sayfa açtı;

OYUN SOKAĞIM

Bizim sokak oyun kokar.
Oyunla büyür çocuklar.
Gerçek olur bütün düşler.
Oyun ile büyür çocuklar.

İstanbul kokar her yer.

Çok hoşuna gitmişti şiir, babasına gösterdi. Şiirin olduğu sayfaya bir ayraç vardı, üzerinde kız kulesi resmi vardı.

Öykü babasına sordu ‘’Bu ayraç kimin babacığım?’’ babası ayracın kendisine ait olduğunu söyledi ve ek olarak elindeki kitabı ve ayracı İstanbul’dan aldığını söyledi.

Öykü Karabük’te yaşıyordu İstanbul’a hiç gitmemişti, babasından biraz anlatmasını istedi. Babası söze başladı. Bir masal gibi anlatmaya başladı İstanbul’u anlattıkça Öykü’nün gözünün önünden martılar geçti. Simit koktu burnuna. Tarih oldu İstanbul her sözünde babasının. Boğazdan geçen gemilerin sesini duydu kulakları. İstanbul masal oldu hayalinde. Gözlerine uyku doldu. Babasının kucağında uyuya kaldı. İstanbul rüyalarını doldurmuştu çoktan

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 2 eseri bulunmaktadır.

Yazarın diğer yazıları