DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Gerçekten Kim Yetiştiriyor? / Güler Demirhan


Gündemden düşmeyen, maalesef düşemeyen ve yaşanan şiddet olayları sebebiyle, özel günlere ihtiyaç duyulmadan, sürekli üzerine her türlü konuşulan bir konu şiddet!..

Şiddetin her türlüsü hoş değil, hiçbir canlıya; kadın, erkek, çocuk, hayvan ne olursa olsun sağlıklı bireylerin, kendisine güveni olan hiç kimsenin başvurmayacağı bir durum.

İster fiili şiddet yani fiziksel uygulanan şiddet olsun, isterse psikolojik şiddet her ikisi de vahşice ve uygulanan kişide kötü izler, travmalar oluşturan bir vahşilik.

Katliam, yani ölümle sonuçlanan ve sürekli gündemimize düşen kadına yönelik şiddetin ileri boyutu, kadın cinayetleri…

Diğer adıyla “erkek terörü”

Konuyla ilgili doğru düzgün kimse sorumluluk üstlenmek istemiyor. Konuyu irdeleyerek, gerçekten düşünerek konuşmak yerine, hemen bilinç altı ezberler ve klişe cümleler devreye giriyor…

Hele bir kaçış cümlesi var ki, küçüğünden büyüğüne, mürekkep yalamışından, mektep medrese görmeyenine kadar herkesin, kolayca düşünmeden sarf ettiği, her duyduğumda da “sende mi!?” “sen de mi bunu söylüyorsun!?” dedirten bir hüküm cümlesi…

“Şiddet uygulayan veya kadını katleden erkekleri de anneler, yine kadınlar yetiştiriyor.”

Yani denmek isteniyor ki; erkeklerin hiçbir suçu yok, kadınlar kendi kendine kötülük yapıyor. Kadına şiddet uygulayan erkeği yine kadın yetiştiriyor. Erkekler ne yapsın ki gene kadın yapıyor(!) Kadın düzelirse dünya düzelir ile devam ediyor yargı!..-mı acaba!? Demek gerekiyor burada…

Gerçekten öyle mi!?

Anne, bebeklikte etkindir evet…

Besleyen, büyüten, altını bezleyen, en zahmetli döneminde çoğu uykularından feragat ederek yükü anne çeker. Fakat çocuk belli bir yaşa geldiğinde annenin yetiştirme yöntemleri baba ve toplum tarafından dışlanır bertaraf edilir.

Pek çok aklı başında anne tanıyorum, erkek çocuğunu merhametli, sağduyulu, empati yönü yüksek, sorumluluğunu bilen, evde kendi işini kendisi yapan hatta ev işinin ucundan tutan sağlam karakterli erkek evlat yetiştirmek istese, baba, amca vs. devreye giriyor.

“O erkek, benim oğlumu kız gibi mi yetiştireceksin? Kızlar ona hizmet edecek, onun kadın işi yaptığını bir daha görmeyeyim!”

“Oğlum tabi çapkınlık yapacak! Yaa erkek adam o bir şey olmazzz.”

“Oğlum, kadını fazla konuşturmayacaksın gerektiğinde ağzının ortasına….”

Bu konuda çoğu anneye söz hakkı bile tanınmıyor. Hatta aklı başında annenin gayreti çevrece küçümsenebiliyor. Zaten hiçbir söz söylemeye gerek kalmadan erkek çocukları belli yaştan sonra, bu genelde ergenliğe tekabül ediyor ki, ailenin erkek bireylerini model alıyorlar.

Çocuk; baba, amca, dayı vs. onlara bakıyor ve bu erkek büyükleri karşı cinse nasıl davranırlarsa modelleyip uyguluyor. Bunu da çoğu farkında olmadan yapıyor.

Babasının annesine yıllarca şiddet uygulamasından şikâyet eden pek çok erkek çocuğu, büyüyüp evleniyor, belli bir zamandan sonra o da babası gibi eşine şiddet uygulamaya başlıyor.

Asla yapmam dediği davranışı kendisi de yapıyor. Farkında olmadan model alıyor…

Hele bazı yanlış sözler var ki atasözü veya deyim diye sokuşturulmuş!.. Bu sözler zehir saçan, şiddet ve nefret içerikli, kadını aşağılayan türden.

Dilimiz bu saçmalıklardan ayıklanmalı…

Ayıklansın ki toplumun bilinçaltı da cehalet taarruzundan kurtarılsın.

İşte birkaç örnek:

“Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin.”

“Kızını dövmeyen dizini döver”

“Saçı uzun aklı kısa.”

“Dişi köpek kuyruk sallamazsa…” ve burada telaffuz etmek istemediğim sayılamayacak nice saçma sapan sözler…

Bunlar atasözü değil, olsa olsa cahiller sözüdür.

Yanlışı bırakıp, yola doğrularla devam etmekte fayda var.

Buna benzer saçma şarkı veya türkü sözleri de ayıklanmalı.

Yıllarca askerlere söyletilen “Yaylalar” da bunlardan biri değil mi!?

“Komşu, kızını zapteyle bizim oğlan aşıktır!”

Biri de çıkıp dememiş ki, “Senin oğlun aşıksa ben kızımı neden zapteyliyorum, sen oğlunu zapteyle!” diye…

Diyor ki benim oğlum aşık sen kızını dışarı salma, kilitle üstünden(!) Bak ben söylüyorum, benden günah gitti…

Farkında mısınız!? Burada da erkeğe zerre sorumluluk verilmiyor. “O her şeyi yapabilir, özgürdür yani(!) Sen kızını zapteyle.” diyor.

Ve maalesef bazı din adamları…

“Kadına gerekirse şiddet uygulanabilir. Erkeğin nefsi ve her isteği önemlidir, kadın bunu yerine getirmekle mükelleftir. Erkek öznedir, kadın nesne” mealinde vaaz veren din adamları…

Ne olur biraz daha dikkat!

Çok iyi biliyoruz ki o söylemlerin inancın kökünde yeri yok. Çoğu geleneksel kalıplarla kayıtlara geçmiş ve zamanla yerleşmiş, kadına şiddeti körükleyen can yakan, erkeği ise bu konuda cesaretlendiren tehlikeli ifadeler.

Şimdi tekrar soruyorum!

Kadına şiddet uygulayan erkeği, anne yani yine kadın mı yetiştiriyor!? Yoksa bu sadece yine bütün sorumluluğu kadına atıp, kaçma gayreti mi!? Ya da yukarıda saydığımız ve pek çok sayamadığımız toplumsal unsurlar mı!?

Şiddeti toplumun ona verdiği özgürlükle(!) Ekmek su gibi sıradan ve doğal hakkı sayan ailenin erkek bireyleri mi!?

Çocuğu hiçbir etki altında kalmadan, sadece anne yetiştirebilseydi, durum çok daha farklı olmaz mıydı!?

(Aklı başında, hiçbir şekilde şiddete başvurmamış, her şiddet ve ölüm haberi karşısında içi yanan erkekleri istisna tutuyorum.)

Bu yazıyı paylaş:

2 thoughts on “Gerçekten Kim Yetiştiriyor? / Güler Demirhan

  1. Yazar, şiddeti tek taraflı işlemiş ve “toxic masculanity” dediğiöiz zehirli erkeklik kavramının tuzağına düşüyor. Bebeğine, çocuğuna, yaşlı anne babasına, kaynanasına, gelinine, engelli çocuğuna, hayvanlara şiddet uygulayan kadınlardan hiç bahsedilmemiş. Tek taraflı şiddet aktarımlarının cinsiyetçilikten bir farkı yoktur. Şiddet, bir cinsiyet sorunu değil, bir şahsiyet, bir iletişim, bir eğitim, bir kültür, bir inanç sorunudur. Şiddetin yüzlerce sebebi vardır. Bu sebeplerin hepsini göz ardı edip sadece erkekliğe indirgeyip, erkeklerin işlediği şiddeti öne çıkarıp kadınlardan kaynaklı şiddetten hiç bahsetmemek indirgemeci bir yaklaşımdır ve asla bilimsel bir yaklaşım değildir.
    Hürmetler
    Vedat Kat

  2. Başka bir yazıda da onlardan bahsederiz.
    Yıllardır yoğun bir şekilde kadınlar, çocuklarının gözü önünde şiddete uğrayıp hayatlarını kaybediyorlarsa elbette önce bu konudan bahsedilecek! Bir ayda ortalama 30 kadın eşi veya boşandığı eşi, nişanlısı veya erkek arkadaşı tarafından katlediliyor sa elbette bu konudan bahsedilecek.
    Karısı tarafindan öldüren erkeklerin listesini bana gönderebilir misiniz. Bir ay içinde 30 kişi olmasın hadi, 3 kişi var mı bakalım!?
    Onu da yazalım.
    Veya siz yazın!..

Vedat Kat için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 24 eseri bulunmaktadır.