DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Visal / Merve Sühan


“Aşk bir terk etmişliktir, kavuşamamanın ötesinde.”

İçimizde ne varsa sığdırmaya çalıştığımız o geçmek bilmeyen cümleleri bir mektuba sığdırma telaşındayım bugün. Kimseye sezdirmeden oturup tek kalemde yazdığım, yazıp yazıp sildiğim nihayetinde bir amaca tekabül edecek cümlelerin sonsuzluk eşiğinde…

Söylenecek o kadar çok şey var ki fakat burnumun direği sızlıyor. Sonra boğazım ağrıyor. Düğüm düğüm ediyor içimin ağrıyan gizli sözünü. Sanırım ilk defa bir mağlubiyeti bu kadar kolay kabul etmişim gibi. İlk ateşlenmeli hastalık gibi. İlk terkediliş gibi. Maruz gör bu halimi. Cümleleri nerede, nasıl kullanacağımı unutuyorum bazen. İnsan belleği unutmayı severmiş, en çok anımsamak istemediği şeyleri. Bilakis hiçbir vakit unutmaman için yazıyorum bunları sana. Bana bu dünya içinde var olduğunun ispatı olarak cümleleri huzuruna bağışlıyorum, okuyup da hatırladığın birkaç güzel anımsamadan birine dönüşmek isteği belki. Siz bay nihayet! Kalbinizin odalarında ılık rüzgârların yüzünüzde bıraktığı o şefkat benim. Cesaretim beyaz at üstünde koşmayı emrediyor bana, varacağı noktanın sen olma umuduna; dörtnala! Bu ağrılar kavuşturmalıydı hâlbuki bizi. Aşktı bu, en imkânsız, en zor olan. O aşk ki, en çok imkânsızı bilen kalbe aitti.

Kırmızı bir kiraz ağacının gövdesine yaslansaydık yeterdi. Geçerdi sanki tüm bildiğimiz ağrılı saatler. Gecenin bir yarısı insanın kendi kendine konuşması ne aptalca değil mi? Bir kapı aralanıyor sanki bilmediğim sesler ardında. Bir ses ki bölük bölük ama yankısı içime yayılıyor : “Sakın vazgeçme!”  Gölgesi muma düşen dudaklarının yansıması ne çok şeyi fısıldıyor aynı anda. Aynı fikirde misin sende? Bırak şu ıssızlığımı bana artık. Aşk sarhoşuna bulanmış bir Mecnun’un deliliği demesinler sonra bana!

               Ah! Matmazel… Günün bu saatlerinde, neredesin ki? Seninle konuşmayı özlüyorum. Eksik eksik parçalanan şu yüreğimi toplamayı bir tek sen biliyorsun. Bu yokluğa mıhlanmış hatıraların kendini unuttuğu o vakitleri istiyorum. Bir dilek hakkı sunsaymışsın bana ilelebet bunu dilerdim. Uykusuz gözlerimin son direnişleriydi bunlar. Sağ elimde umuda dair bir lirik hatıra. Son yokuşta düzlüğe varacakmışız gibi o çaresizlik hissi. Karşında olmadan konuşmak ne zor! Üstüme sinmiş bir geniş sessizlik. Hadi bana bir şey söyle! Tesadüfen başka başka aşklar tanır mıyız dersin, tekrar hayal kurabilir miyiz aynı salıncağın üstünde. Güneşin doğuşunu izlerken aynı anda saçmalar mıyız yine? Aynı bahçe de çiçekler yine eskisinden daha iyi yetişmez mi? Sen öğretmedin mi bunu bana? Göğsümde karıncalanan eski bir hatırayı tekrar yaşayamaz mıyım yeniden?

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 10 eseri bulunmaktadır.