DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Berfin / Radiye Diri

Kısa zaman önce okullar tatil olmuş. Derslere bir süre ara verip keyifli bir tatilin ardından yine çok sevdiği okuluna, arkadaşlarına, öğretmenine ve bazı derslerde zorlansa da üstesinden geldiği ve tabi severek yaptığı derslerine geri dönme hayalleri kuruyordu.

Tatil bitmiş okullar açılmış. Büyük bir heyecan ve hazırlıklar başlamıştı ne yazık ki Berfin için her şey başkaydı hayalini kurduğu okul zamanlarına dönmek hiç de kolay değildi. Ne kadar çok istekli olsa da ailesi okuma hakkını elinden almıştı. Maddi durumları oldukça iyi olmasına rağmen annesine göre kız çocukları okumamalı. Ev kızı olmalı çocuk yaşta evlenip, evinin kadını iyi bir eş. Eşine ve eşinin ailesine boyun eğmeli. Kendini hiçe sayarak çoluk çocuğa karışmalı ha bir de asla! şikayet istemiyor sakın ola baba evine gelipte eşini, kayınvalidesini, aile sorunlarını ve dahi maddi sıkıntı yaşasa da şikayet etmemeli. Aslında annesi de yok sayılmış. Tüm insani hakları elinden alınmış rızası alınmadan çocuk yaşta evlendirilip kaderine terkedilmiş, her fırsatta kaderine lanet etse de, şikâyet etse de büyüklerini affetmese de farkında olmadan kendi kaderini kızına yaşatıyordu. Adı cahillik mi? Kimsesizlik mi? Bilemedim.

Gelecek için henüz hayal kurmaya öğrenmiş bulutların üzerinde dolaşırken, yaz tatilinde yarenlik yapması için ablasının yanına gönderilir Berfin. Eniştesi öğretmen ablası ev hanımı olan Berfin iki tane minicik yeğeniyle vakit geçiriyor. Eğleniyor ablasına da ev işlerinde yardımcı oluyordu. Bir de kız arkadaş edinmişti keyifli vakitler geçiriyordu. Ablası çokta anlayışlı davranmıyor Berfin’ i üzüyor. Arkadaşıyla zaman geçirmesine engel oluyor sürekli küçücük bedenine iş buyuruyor sorumluluk yüklüyor, kontrol altında tutmaya çalışıyor bunaltıyordu. Berfin evine dönmek istiyor ablası ona da izin vermiyordu çünkü evde çocuklara bakmasında yardımcı oluyor işini kolaylaştırıyordu. Canı çok sıkılmış ablasına karşı hoş şeyler düşünmüyordu artık. Tek düşüncesi bir an evvel evine gitmek.

Öğretmen olan eniştesinin liseli öğrencisi aynı zaman da uzaktan akrabası olan Harun eve gelip gitmeye başlar. Harun ile Berfin ara sıra sohpet ediyorlardı. Berfin okula gitmeyi çok istemesine rağmen ailesinin eğitimine son vermiş olması kendini eksik hissediyor zaman zaman dersler konusunda Harun ile muhabbet etmek onu mutlu ediyordu. Arkadaşlıkları kısa sürmüştü çünkü Berfin eve geri dönmek için bir şekilde annesini ikna etmişti. Yeğenlerinden ayrılmak zor olsa da ayrılma vakti gelmişti. Özel eşyalarını toplayıp valizine yerleştirmiş iş görüşmesi için gelen babasıyla eve dönmek Berfin’ i çok mutlu etmişti.

Kısa bir yolculuktan sonra artık evindeydi. Aslında evinde de kendini eksik hissediyordu tatil bitmiş okullar açılmıştı ah! Keşke arkadaşlarıyla okula başlasaydı. Derslere girebilseydi arkadaşlarıyla oyunlar oynasaydı deli gibi kompozisyon hazırlasaydı, dönem ödevlerini kim daha güzel yapacak diye iddaya tutuşsalardı. Hepsi hayaldi artık biliyordu hep uzaktan izleyecekti arkadaşlarını, okulunu. En büyük hayali polis de olamayacaktı. Oysa çok çalışkan, temiz düzgün giyimi ve diksiyonuyla güzelliğiyle dikkatleri üzerine çeken, öğretmenleri ve arkadaşları tarafından çok sevilen Berfin sınıfın gözbebeği. Ne zaman İstiklâl marşı okunacak olsa ya da andımız Berfin işaret edilirdi. Okul korosundaydı çünkü sesi de güzeldi üstelik müziği çok seviyordu. Evet hepsini geride bırakmak zorunda bırakılmıştı, hiç unutmadı ne çok ağladığını ne çok yalvardığını. Ama nafile nuh deyip peygamber demeyen bir annesi vardı ve tabi annesinin ilah gibi sevdiği biricik oğlu Berfin’ nin okul hayallerini el birliğiyle bitirmişlerdi.

Oyuncak bebeklerle oynaması gereken yaşta, özgürce kanat çırpıp Allah’ın yarattığı kainatın miss rayihalarını içine çekme vaktinde, babasının annesinin var olan ailesinin kollarında, kucağında güvenle, masum gülüşlerini gökyüzüne savurmak, okul bahçesinde bir sonraki dersin veya sınavın kritiğini yapmak varken zamanı mıydı? zamansız gelen misafirlerin.

Bugün evlerine bir amca ve bir teyze misafir oldu, bu misafirler hiç ama hiç Berfin’ in hoşuna gitmemişti. Bir tuhaflık vardı günlerdir evlerinde fısır fısır konuşuluyor. Berfin gözlemleniyor ne olduğunu anlamaya çalışsa da aklı ermiyordu bir türlü, üstelik ablası da gelmişti neler oluyordu. Ablasının gelişi mutlu etmemişti çünkü kısa bir zaman önce ablası tarafından hoş tutulmamış üzülmüştü ve kırgındı zaten. Ablası da Berfin’ den haz almıyordu sebebini anlayamıyordu bir türlü onunla ne alıp veremediği vardı ki evli bir ablanın henüz on üç yaşındaki bir çocukla. Ablası Berfin’ e misafirlerin geliş sebebini nihayet söyler. Günlerdir evlerinde kalan misafirlerin Berfin’ e talip 0lduklarını.

Ablasının evinde arkadaş oldukları, eniştesinin öğrencisi aynı zamanda akrabası olan Harun’ un anne ve babasıymış. Harun gördüğü ilk günden Berfin’ e aşık olmuş ve unutamadığı için ailesini göndermiş, kız istemeye ve dahi gitmişken bir taşla iki kuş vurmalarını yani söz kesmelerini istemiş.
Berfin olanları konuşulanları anlamıyor sadece iyi bir şeyler olmadığını biliyor! Yine fikri alınmıyor yine yok sayılıyor tek bildiği şey ağlamak avazı çıktığı kadar ağlıyor! Ağlıyor! istemiyorum diye çığlıklar atıyor kimbilir? belki bir duyan olur onu çünkü yanı başında ki canı, kanı, ailesi onu duymuyordu bir kabusun içinde gibiydi. Birİ çıkıp gelse de kabustan çekip çıkarsa diye dua ediyordu. Olanlardan anladığı onu evlatlık vereceklerini sanması. Ailesini kaybetme korkusu duygularını alabora etmişti. Ablasına göre on üç yaşında regyl olan bir kız çocuğu artık evlenebilirdi! Bütün gizlemelerine rağmen nasıl öğrenmişti ablası regyl olduğunu Berfin utanıyordÇokta korkmuştu hiç kimse ona regyl konusunda da bilgilendirmemişti, kulaktan dolma bilgilerle ve arkadaşlarından aldığı yöntemlerle bu süreci yalnız başına atlatmaya ve alışmaya çalışıyor. Neden? annesi ya da ablası onu bu kadar hassas konuları atlamış onu bilgilendirmemişlerdi, onu yalnız bırakmışlardı. Ablası kız isteme merasimi durumunu izah eder. Berfin için bu daha korkunçtur! ablasına öfkesi daha çok büyür çünkü nedenini bilemediği bir şekilde ablası bu evliliğin gerçekleşmesini istemesi, Berfin’ in evlenmesinde ısrarcı olması Berfin’ i çileden çıkarmıştı. Kim bilir? Belki ablası da yok sayılmış, fikri alınmamış belki de büyüklere olan hırsını o da gücü yeten küçük kız kardeşini yok sayarak öc alıyordu.

Günlerdir bir lokma yemek yemiyor, ağlamaktan gözleri kan çanağına dönen canhıraşlar içinde feryat figan Sesi komşularına kadar yankılanan Berfin’ i birileri duymuştu. sesine kulak verenler olmuştu nihayet onun içinde kopan fırtınalara kasırgalara kayıtsız kalan annesi, babası ablasına karşı Berfin’ e değer veren birileri vardı. Komşuları kulak vermiş toplanıp Berfin’ lere misafir olmuşlardı.

Komşu teyzelerden büyük olan söze başlar. Günlerdir Berfin’ in sesi vicdanımızı rahatsız ediyor. Ne yapmaya çalışıyorsunuz! Berfin henüz çocuk on üç yaşında ne anlar evlilikten bunu yapamazsınız! Bu çocuğun hayallerini geleceğini yıkamazsınız! Rızamız yok çok eskiye dayanan hukukumuz var eğer bu çocuğu evlendirirseniz size komşuluk hakkımızı helâl etmeyiz. Deyip gitmek için ayağı kalktıklarında Berfin yalvaran gözlerle sanki gitmeyin lütfen kalın, yanımdan ayrılmayın giderseniz beni verirler, ben ölürüm! Gitmeyin der gibi arkalarından bakakalmıştı.
Babası komşuların gelipte bu işe müdahil olmalarından rahatsız olmuştu va dahi komşularına hiç olmadığı kadar sert ve acımasızca gitmelerini aile işlerine karışmamaları gerektiğini söylemiş ve fakat akabinde vicdana gelmiş olmalı ki Berfin’ i evlendirmekten vazgeçmişti. Babası kızını evlendirmemiş olabailir lâkin o günden sonra Berfin’ e hiç eskisi gibi sevecen ve şefkatli davranmıyordu, olsundu Berfin buna razıydı evlendirilmemişti ya varsın babası ondan sevgisini şefkâtini esirgesindi.

Berfin’ in öğretmeni hadiseden haberdâr olur çok etkilenir bir şeyler yapmalıyım diye düşünür Berfin’ in babasıyla konuşur. Kızını evlendirmekten vazgeçmiş olmasına sevindiğini bu kararı vererek büyük bir yanlıştan döndüğünü, cahiliye döneminde kız çocukları diri diri gömülüyordu! Ne farkı var günümüzde kız çocuklarının okuma hakları ellerinden alınmasının, fikirleri yok sayılmasının, köle gibi henüz çocuk yaşta kendinden büyük erkeklerle evlilik yaptırmalarının, hayallerinin ellerinden alınmasının ne farkı var diri diri gömülmekten! Gömmek daha mı insaflı? Hiç değilse bir kere ölüyorlar! O bür türlü defalarca ölmüyor mu? Yazık değil mi? Henüz hayata gözünü açmış, henüz güneşe tebessüm etmiş minicik fidanlara diyerek Berfin’ in babasına doğru karar verdiğini söyler adeta Berfin’ in sesi olur.

Kız çocuklarını yok saymayın! Onları sadece bir cins olarak ayırmayın onlar birey, onlar insan, onlar canlı ve dahi Allah’ın emaneti.

“Sizin kız diye horladığınız bu seçkin varlığı ben omzumda taşıyorum. Rabbimin hediyesi olarak baş tacı ediyorum.
” Hz. Muhammed

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 100 eseri bulunmaktadır.