Yaşamak Değil Yaşamak / Mehmet Faruk Habiboğlu
Gece, saat 00:27.
Dört duvar ve duvarın her birinde tablolar. Birinde Kaplumbağa Terbiyecisi birinde çocuklar. Benim çocuklarım; Fulya, Dilara, Tolga, Batuhan.
Odanın bir yanında masa ve ben oturmuş karalama defterine yazmakla meşgul. Beynimde binbir türlü düşünce.
Kızlarımdan ve oğullarımdan uzak olmak zor. Yalnız yaşamak zor. Ve ben her gece böyle tütünle hemhal. Arada bir, bir fincan sert neskafe de olmasa zihnim dağılmayacak bir nebze. Alkola hevesim yok çünkü. Zaten uzun zamandır ahvalim sarhoştan beter.
İnsan doğduğu ve bir ömür geçirdiği kenti niye terkeder? Her şeye paydos edip bir başka kentte sıfırdan niye başlar? Tek sözcük: Çaresizlik!
Şu ihtiyarlığın gençlik çağında, yeni bir iklime alışmak kolay değil. Yeni arkadaşlar edinmek kolay değil. Etrafı tanımak kolay değil. Neylersin, olduğu, olabildiği kadar!
Belki de bir direnç mi? Yahut bir isyan mı? Körkütük bir delilik belki de!
Gece ilerlerken dışarıda buz gibi bir sessizlik, yaz kış her mevsim öyle. Halbuki içimde lavlar kaynar…
Gece, saat 00:44.
Anlatılmaz duygular yüreğimde ve dilimde kilitlenmiş kelimeler.
Ara sıra gelen baş ağrısı ve ağrı kesici haplar. Yeniden ve hışımla yakılan bir dal kaçak sigara.
Gece, saat 02:32.
Bir oda ve dört duvar! Sonra geceye bakan bir pencere ve asılı eski perdeler! Perdelerde siluetler!
Telefonda Müslüm Baba: Yaşamak değil yaşamak…
Biraz hüzünlü olmuş,yalnızlık sarmış,sabırla geçer kardeşim,selamlarımla.
Çok teşekkür ederim üstadım. Varolun.