DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Haydi Gülümse! / Yelda Kuşçu Kılıçarslan

Ne güzel demiş biri kim bilmiyorum not etmişim ; “Dışarının havası ne olursa olsun, içinde hep bir bahar olsun.”

Gerçekten de öyle… Dışarısı hep bir telaş, hep bir kaos. Hava ya kapalı, ya fazla sıcak; insanlar ya sinirli ya aceleci. Yani anlayacağınız, hayat “sakin” modunu bir türlü bulamıyor! Ama fark ettim ki, dışarısı hep böyleymiş zaten. Çarşıda biri omzuma çarpar, dönüp özür bile dilemez. Market sırası mı? Sonsuzluk gibi uzar…

Yağmur yağar, şemsiyemin tam da ihtiyaç duyduğum anda teli kırılır. Hiçbir zararımın dokunmadığı biri gelir, gönlümün ortasına taş gibi bir söz bırakır. Eskiden tüm bunlara sinirlenir, içime atar, geceleri düşünür dururdum. Meğer içime attıklarım, sadece kalbimi kırmamış; bedenimde de birikmiş…

Bir gün bir hastalık geldi, “Yeter artık!” dedi. İşte o an anladım ki, bazı şeyleri bırakmazsak, onlar gelip bizi bırakıyor. Şükür ki hem onlardan hem yüklerinden kurtuldum.

Artık biri omzuma çarpınca, “Bugün de denge çalışmamı yaptı hayat” diyorum. Kasada sıra mı bitmiyor? “Sabır XP’si kazanıyorum” diye gülümsüyorum. Şemsiyem mi kırıldı? “Yeni bir şemsiye için bahane çıktı” deyip geçiyorum. Çünkü öğrendim: Hayat düz bir yol değil, biraz salıncak, biraz hız treni… Ama ben artık her sarsıntıda değil, her “level”de geliştiğimi fark ediyorum.

İçimden diyorum ki; bugün de hayat beni güncelledi, yeni sürümüm hayırlı olsun🤭 Çünkü dış dünya bir Netflix dizisi gibi; her bölümde başka bir olay, başka bir karakter! Ama iç dünya öyle mi … işte orası bizim yönetmen koltuğumuz. Direksiyon sende..

İster kar yağsın, ister fırtına kopsun, içimdeki yazlık sandalye hep balkonda. Hatta bazen içsel bir kahve koyup, hayata karşı “bugün beni yorman yasak” tabelası asıyorum. Deneyin çok keyifli ..

Evet, dış dünyayı kontrol edemiyoruz. Ama içimizde ne açar, ne solar, işte onun kararını ancak biz veririz. İç bahçene iyi bak! Orada papatyalar mı açacak, yoksa dikenler mi büyüyecek…Senin seçimlerin, senin iç sesin belirler bunu.

Unutma, dışarıda kar da yağar, kavga da çıkar…

Ama sen istersen, için hep “ilkbahar” kalır.

Çünkü iç huzur dediğimiz şey, bir çiçek gibi;

Güneşini sen seçersin, suyunu da sen verirsin!

Haydi şimdi aynaya bir gülümse…

Belki dışarısı gri, ama içindeki bahar cıvıl cıvıl seni bekliyor…

Bu yazıyı paylaş:

8 thoughts on “Haydi Gülümse! / Yelda Kuşçu Kılıçarslan

  1. Sevgili Yelda öğretmenim,

    Bu yazınızı okurken içime bir huzur yayıldı… Ne güzel anlatmışsınız hayatın karmaşasında içsel baharın kıymetini. Her kelimeniz yüreğime dokundu, özellikle “Bugün de hayat beni güncelledi, yeni sürümüm hayırlı olsun” cümlesi içsel dönüşümün en sade özeti gibi. Dışarısı ne olursa olsun, içimizdeki baharı korumayı hatırlattığınız için teşekkür ederim. Kaleminize, yüreğinize sağlık…

    1. Güzel sözlerin için çok teşekkür ederim Şerifeciğim .Yazımın senin yüreğine dokunmuş olması beni gerçekten mutlu etti. İçsel baharın kıymetini hatırlatmak, hepimizin ihtiyaç duyduğu bir şey. Dış dünyadaki karmaşaya rağmen içsel huzuru korumak, en önemli yolculuklarımızdan biri.
      Senin de içsel baharın her daim taze kalsın .Sevgiyle özlemle..🥰🌸

  2. Değerli hocam kaleminize yüreğinize sağlık👏👏👏👏🌸
    her kelimesi derya içre derya. ufkumuzu bu güzel yazınızla aydınlattığınız için teşekkürler 🌸

    1. Çok teşekkür ederim değerli kardeşim .Senin gibi değerli bir öğretmenle arkadaş olmak benim için büyük şans. Her daim güzel düşüncelerin ve desteğin için minnettarım. Birlikte daha nice güzel anılarda buluşmak dileğiyle ☺️🌸

  3. Hani bazı yazılar olur ya, okuyunca insan kendini yalnız hissetmez… Bu tam da öyle bir yazı.

    Evet, dışarısı hep hareketli, hep bir şeylerin peşinde… Bazen insan kendini sanki koca bir filmin içinde, sadece figüran gibi hissediyor. Ama senin de dediğin gibi, esas yönetmenlik içimizde başlıyor. O koltuğa kim oturursa, senaryoyu da o yazıyor.

    “Şemsiyem kırıldı, demek ki yenisini almak için bir işaret” demek mesela… Ne kadar güçlü, ne kadar kabulde bir bakış! Eskiden bizi yoran şeyler artık gelişimimizin parçalarıysa, demek ki içimizde bir şeyler gerçekten değişmiş. Büyümüşüz, derinleşmişiz.

    “Bugün beni yorman yasak” tabelası fikrine ise bayıldım! Ne güzel bir içsel sınır, ne nazik bir hatırlatma kendine… İnsan bazen bunu diyebilmeyi öğrenince, hayatla savaşmayı bırakıyor. Sadece akıyor. Ve o akışta, iç bahçemizin rengini de kokusunu da kendimiz seçiyoruz.

    İşte bu yüzden, yazını okurken kalbimde bir bahar esti. Belki dışarıda rüzgar var, ama içimdeki papatyalar senin cümlelerinle yeniden can buldu.

    Teşekkür ederim… Bu kadar içten, bu kadar gerçek bir hatırlatma için.
    Sen yaz, biz hep okuyalım.
    Çünkü bazen bir kelime bile insanın içini aydınlatıyor.

    1. Sevgili dostum,Ferdam,
      Güzel yazın ,içten sözlerin için çok teşekkür ederim. Her kelimen, içtenliğin ve derinliğinle dolu. Hayatın karmaşasında bazen kaybolmuş gibi hissediyoruz. Ama senin gibi düşünen güzel insanlar sayesinde, içsel yolculuğumuzda yalnız olmadığımızı hatırlıyoruz. Uzak mesafeler olsa da kalp yakınlığı farklı bir konum sıcaklığını her daim hissettiriyorsun kocaman sevgilerimle 🫶🏻☺️🌸

  4. Sevgili Yelda Öğretmenim, yüreğinizin incileri ile sözcüklerin güzel bir buluşması olmuş yazınız. Kendimden çok şey buldum bu sıcacık satırlarda. Emeğinize yüreğinize sağlık 💐🌺

    1. Canım Gülcihan Hocam , içten, güzel yorumun her zamanki gibi çok kıymetli . Çok teşekkür ederim. Senin yazıların da tıpkı yüreğin gibi duru, akıp gidiyor. Uzakta da olsak güzel dostluğunla hep varol.Kalemin hep yazsın canım arkadaşım 🥰🥰💖🌸🌸

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 1 eseri bulunmaktadır.