Unuttum / Yasemin Dayıoğlu
Unuttum sevdaya dair tüm kelimeleri
Aşkı unuttum şehrinden sürgün yediğimden beri
Ve bildiğim tüm doğruları unuttum yalanı, riyayı sahte gülüşleri sende gördüğümden beri..
Unuttum “gel”dediğin sahte beldeleri,
“Sen”dediğin sahte şiirleri
Gözümden, gönlümden ıradığın
Ve özüme aykırı düştüğünden beri.. Kanadı kırık bir kuştum kendi gökyüzümde
Boynu bükük, rayihası tükenmiş, solgun bir yâsemendim sahibini erken yitirmiş bir bahçede
Bir yaralı ceylandım vahada beni bulduğunda
Yetimliğim miydi sana cesaret veren.
Ve sen
Tutunduğum tüm dalları kırdın sonunda birer birer… Her yenilgimde esrik, müstehzi bir gülüşle yürüdün önüm sıra, ezildim;
Hiçbir karıncanın taşıyamayacağı bir veballe yenildim..
Bir mahkumun dar ağacına adımladığı yolda geri geri giden adımlarımı göre göre astın yine de düşlerimi yağlı urganlara,
tökezlettin.. Şimdi nasıl inanırım umuda?
Nasıl sarılırım rüyalara?
Dünya gurbetimin en garibiyken ben
Yeryüzünün en zelili ilan ettin, müstecaben..
Bildiğim tüm doğruları unuttum, aşkı, sevdayı unuttum inkar gelircesine hafsalamın zembereğinde…
Unuttum göçmen kuşalara hoşça kal demeyi kelebeklere hoş geldin demeyi..
Ve unuttum çocuk ruhuma öğrettiğim tüm değerleri.. Oysa ki bir umuttun, unuttum şehrinden sürgün yediğimden beri ben beni..
Unuttum ben, hiç olmamış gözlerini, sesini ve sevdaya dair halisane niyetimi…
Unuttum elan!
Oysaki en yorgun yerinde garip gönlümün, cılız bir umuttun..
Unuttum, oysaki cılız da olsa bir umuttun, unuttum!