DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Sessizliğin Sesi / Ayşe Ünüvar

 

 Söylesene içimdeki kim! Uzak, karanlık, zamansız mağaralardan içime düşen ışık neyin nesi? Beni çağıran, durup dururken gülümseyen, içime eliyle değiveren kim? Issızlığın ortasında kaybolmuşken beni buluveren, seven, okşayan ama dokunmayan tanıyıp da dokunamadığım kim! 0

Engin denizlerde maviliğe karışan, mor dağlarda yel olup içime sirayet eden kim? Sözsüz şarkılar söyleyen, sırrıma şahit duama el veren kim? İçimden gelen bu ses kimin? Yüreğime değiveren sessiz toprak kim?

Ne vakit suya susasam, yağmur yağar içime ve ne vakit korksam bir el sarılır yüreğime. Kaçsam, uzaklaşsam bulur beni. Arasam sorsam ses etmez. Buldurmaz kendini. Arayanlar bulanlar değil midir der sonra içten, yalın lakin kırgın bir ses tonuna dönüşür duası ve var eder beni. Diyar diyar uzaklaşır ses ben onu en yakınımda ararken olur hep bunlar…

Ne vakit yorulsam sus der sabret. Düşün! İkiletme. Dünya kahır yeri değil siz öyle düşünmek istediğinizden tüm bunlar. Dünya sabır yeri… İçinde ki şarkıyı dinle ne zaman yorgun düşersen ve gör, anla insanın derinlerinde ne kadar derin bir deniz var. Suları ıssıza saklanmış, güneşi dallar arasından bir yalnızlığa gebe. Ama duru, nazik, nazenin ve sessiz. Sonra bir ay doğar gününe varınca hilale dönmektir tüm niyeti. Işığıyla yıkar ömrümün kararmış, yalnız, çağrılmamış her kuytu köşesini. Bir yanı yalnızlıktır her kalbin bilirim bundan sebep ayın ışığına iyice tutarım tüm vazgeçilmişliğimi. Özüme yürürüm sonra çiçekli ama patika yollardan geçerim ara sıra sarp yokuşa saran rüzgârın eteğine takılır ayağıma batan dikenlere aldırmadan sesin sessizliğine yaklaşırım. Çağırmaz olur beni yok olur birden kendi kuyusuna gömülür… Tam umudum yitmiş yeni karanlıklara göğüs germeyi düşlerken kıyamaz sesleniverir içimin ta içinden. Böyle nereye kadar derim ağır aksak bir niyetle! Ne zaman bulacağım seni? Kimsin sen? Kime ait bu kendini bana vakfeden ses? Suskunluk anlamamı sağlar…

Anlarım ki yola düş, beni ara, zaman geçsin, yalnızlıklarını kendinle paylaş, hayatı bir yerinden tut ve öylece yoların ağırlığını umuda çevir demektedir içimin derininde ki o ses. Anlarım ki istemez kendisini bulmamı, sımsıkı sarılıp yalnızlıktan haz etmediğimi söylememi. Ve susarım. İnsan susar. Kurt, kuş, kör karga, topal köpek, iri gelincik, çamur çaylak, sarıpapatya susar. Ömür susar. Niyet susar. Zaman susar. Susmayansa kaderdir. Çizgisini hiç değiştirmez sürekli hatırlatır kalbe “Hakikat yaranı sakın unutma” İnsan sürgündür bilmeyip de bildiğini zannettiği uçsuz ummanda…

Ben bilirim zannetme! Kulak ver! Kulak ver içindeki sessizliğin hakikatine. Kulak vermeyenler bilmeyenler değil bilmek istemeyenlerdir. Bilmek istemeyenlerden olma! Kulak ver içindeki ses seni senden alsın da bitsin dünyalık sürgünün, bitsin yalnızlığın, bitsin arayışların, bitsin bitmeyecek sandığın kara çile ve sus. Sus ki içini daha iyi duyabilesin. Bul diye değil yolda ol, sesi dinle, hürmet et diye yaratıldın. Ufkunu açmaksa niyetin, niyetinin sesine değil içinde ki hakikate kulak ver… Sorma! Ara! Ara ki bulasın. Bulamasan da yola düşenler kafilesinden sayılasın…

Sormam bir daha…!!!

Söylesene içimde ki kim Allah’ım demem! Demem; bin kere bozulmaz bir tövbe. Bin kere bozulmaz bu âlem, yeter ki insan içinde ki sessiz sesin hakikatine kulak kesilsin. Yeter ki dünyanın yaratılmışına hürmet etmeyi; yolda olmak, yola düşmek, arayıp bulamamayı kıymetli saysın… Aslolanın her yalnız kaldığında hakikat yasası gereği kalbine el uzatılacağını bilsin. Bilsin! Bilir insan ta ki ne zaman yanıldığında, düştüğünde, yalnız kaldığında, dünya ona yetmediğinde, en sevdiklerini kaybettiğinde, Umudu bitip yapacak bir şey kalmadığında, zamanın ağırlığı aklına küt küt vurduğunda… İşte o vakit hazan olmadan dur insan. Dur ve içinin içinde ki sese kulak ver. Bırak onu bulmayı. Bulmak dünyalık meseledir asıl hakikat aramak, yolda olmak, kendi içinde kaybolmaktır. Bil ki kendinde kaybolan dünyada hükümsüzdür ve onu Hak bulur…

Bırakma kendini! İçinde ki sessizliğinin sesine kulak ver ve yürü, o hakikatin sesidir bil bunu…

 

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 2 eseri bulunmaktadır.

Yazarın diğer yazıları