DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Fil Vakası / Zeynep Sümer

Kabe’yi Kabe yapan ne örtü, ne taşıdır
Yâre uzanan yolun mihengidir, başıdır.

Meleküt âleminde “Beytü’l Mamur” bilinir
Orada ibadetle çok günahlar silinir.

Allah’ın emri ile yücelip vücut bulmuş
‘Hiç”liğin makamına açılan kapı olmuş.

Çiçeklerle bezeli gönül güzergâhıdır
Ölmeden ölenlerin nihai dergâhıdır.

Ezel ebet Hak yolda var oldu, var olacak
Bu belde biteviye kutsal diyar olacak.

Yemen’e hakim olan “Eşrem” lakaplı vali
Kendi vali olsa da, sanki divane hali.

Sahsi fikirlerini yaymaya çok hevesli
Cesareti, gayreti yüreğinden nefesli.

Bu çılgını bilenler “Ebrehe” diye tanır
Yaptığı mezalimden yedi iklim utanır.

Hırsla sormuş buranın nasıl yapıldığını
Önünde huşu ile kime tapıldığını.

Demişler ki “Örtüsü, taşı türlü yerlerden
Bizler O’nun yoluna can veren neferlerden.”

Hasedin hendesesi yanlış işler yaptırır
Gönlünü vesveseyle katedrale kaptırır.

Bizans İmparatoru ustaları yollarken
Olanca kudretiyle destek verip kollarken

Dinini yaymak için yetki vermiş papaza
“Katedralde dursunlar Yaradana niyaza”

İhtişamlı bu yapı bitirilmiş şevk ile
Ama kimse gelmemiş ayinlere zevk ile.

Tüm halkını mabede çağırsa da Ebrehe
Hüsranını doldurmuş ağlayarak kadehe.

Kabe’nin kutsiyeti İbrahim’den beridir
Sana’daki o mabed valinin eseridir.

Kiliseye pisleyen Kinane’den bir Arap
Ebrehe’yi kızdırmış, gönlünü etmiş harap.

Civara haber salmış hemen yok edin diye
Yakalayıp günlerce zulmetmişler elçiye.

Anlamış ki bu Kâbe dinine büyük engel
Yıkmak kolay, kapıda tenekeden bir çengel.

Olacaktan habersiz savaş açmış kefere
Fil ordusu toplanmış destek için sefere.

Bu duruma şiddetle karşı çıkmış Zünefer
Esir düşmüş biçare alamamış tek haber.

Taif’liler korkudan Ebrehe’ye kol vermiş
Kılavuzlar en önde istilaya yol vermiş.

Mekke’deki develer toplanmış birer birer
“İtaat edin bize” diye yollanmış haber.

“Maksadımız Kabe’yi devirmektir sadece
İzin verin bizlere, günler olmasın gece.”

Abdülmuttalib de var Muhammed’in dedesi
İki yüz devesidir varı, yoğu, didesi.

Ebrehe’nin yanına ordugâhına gitmiş
Develeri isterken herkes buna şahitmiş.

Demiş “Kabe yıkılır, üzülmez misin ona
Sen neleri istersin, dayanır mısın buna.”

“Benim sorumluluğum sadece deveyledir
Kâbe’nin sahibi var, mahşere dek böyledir.”

Almış develerini yurda dönmüş nihayet
Dua etmiş Allah’a “Ya Rab beyte yardım et.”

Ve halkına seslenmiş “Haydi, çıkın dağlara
Kimse burada kalmasın, ün olacak çağlara.”

“Hücum” demiş Ebrehe orduya ertesi gün
En öndeki fil durmuş, yatmış yere büsbütün.

Sormuşlar “ne hikmettir neden kıpırdamaz fil”
Rabbinden haşyet eder bilmez misin be gafil.

Allah-u Teâlâdır Kâbe’yi kutsal kılan
Azabıyla kuşanır buyruğuna takılan.

Ebabil kuşlarından ordu gelir menzile
Taşlaşmış çamurlarla, düşerler berbat hale.

“Biçilmiş ekin gibi” dümdüz olmuş bir ordu
Giremeden Mekke’ye perişan olmuş yurdu.

Yorgun, bitap bir halde Yemen’e dönse bile
Kaçamaz ki ölümden kurtuluş yok nafile.

Resûlun doğumundan kısa süre önceden
Olan bu hadiseyi Sûre verir inceden.

Boynu kıldan incedir iman etmiş zahidin
Akidesi tevhiddir “Bir” diyen mücahidin.

Kadir-i Mutlak olan her şeylere muktedir
La ilahe illallah! Şahidim, Allah tektir.

30 /9/2024/AHLAT

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 9 eseri bulunmaktadır.