Korkuyorum / Ramazan Seydaoğlu
Nehirler tersine akmaz diyorsun da aşkların yürekleri terk edişine nasıl oluyor da inanıyorsun. Nasıl oluyor da içimden seni atmamı istiyorsun. Ben bir bulut muyum ki alevler saçarak kusayım seni. Bulutlar yangınını kustukça içime, hep rahmet beklerim göğün şefkatli dudaklarından. Ama karabulutlar şimşekler çakarak yakmaya çalışıyor her seferinde beni. Yok oluyorum korkudan. Siniyorum içime. Sığınıyorum içime. İçimden sana dua ediyorum. Kendime dua ediyorum. Korkuyorum ve dua ediyorum. Seni seviyorum da dua ediyorum. Sana acıyorum da dua ediyorum. Seni bir gece karanlığı gibi gördüğümden dua ediyorum. Anlaşılmaz ve karşı durulmaz buluyorum da dua ediyorum. Sen mi kızdırdın göğü bilmiyorum, şimşeklerini salar üstümüze. Ben korkuyorum ve titreyerek: “Rabbim diyorum, günahkârız biliyorum. Bizi her an helak edebilirsin. Ama sen acınacak halde olan bizlere rahmet et. Bilirim çok merhametlisin. Bir kadından esirgediğin merhamet sende fazlasıyla var. Sen yakma bizi. Aşkından bir dirhem salmışsın bir çift çakır gözden yüreğime. Bir çift insafsız gözden. Bir çift gök gözden. Bir çift acımasız gözden. Sen neler vermedin ki bu nankör kuluna. El, ayak, düşünce, konuşma ve türlü türlü nimetler… her seferinde sana isyan eden bu kuluna. Seni tanıdığı halde bir çift gözün esrarıyla sarhoş olmuş nadana acımak senin şiârındır. Rabbim, diyorum, çok korkuyorum. Ayaklarıma dolanan, beni engelleyen sevdalardan. Sevdasını bir silaha çevirenlerden. Yalı uşakları gibi bir kapıya kul köle eyleyenlerden. Rabbim fırtınaya kapılan yüreğimin kurtuluş için tutunduğu dikenli dallardan üstüme çok kan bulaştı. Çamurlara düştüm. Kirli sular yuttum. Üstüm, başım pes perişan çıktım gecenin zifirisinden. Güneşten kaçtım. Saklandım hep kızarmış yüzümü göstermemek için güne. En son sana sığındım ki bu zifiri cehennemden kurtuluş bir tek sendedir bilirim. Sen doğru yola götürmeyi bilirsin. Beni bitimsiz rüyalara sokma Rabbim. Uygunsuz yapraklarla savurup durma. Ateşlere, çukurlar dolusu alevlere savurma bir kurumuş hazan yaprağı misali.. İsyanlarımı duaya çevir. Yanlışlarımı bir yere yorma. Hepsi zavallılığımdan olmuştur bilirsin.” diyorum durmadan.
Ben dua ediyorum, sen ise zülüm. Git nehirleri ters akıt sonra gel benden seni unutmamı iste. Git, bir dene ve gel. Göreceksin ki o zaman her şey çok kolay olacaktır.
ŞAİRLERİ KORKAN BİR MİLLETİN HALİ İÇLER ACISI OLUR.
BIRAK BENİ HAYKIRAYIM
Ben en hakîr bir insanı kardeş sayan bir rûhum;
Bende esîr yaratmayan bir Tanrı’ya îman var;
Paçavralar altındaki yoksul beni yaralar;
Mazlumların intikamı olmak için doğmuşum.
Volkan söner, lâkin benim alevlerim eksilmez;
Bora geçer, lâkin benim köpüklerim kesilmez.
Bırak beni haykırayım, susarsam sen mâtem et;
Unutma ki şâirleri haykırmayan bir millet,
Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir;
Zaman ona kan damlayan dişlerini gösterir,
Bu zavallı sürü için ne merhamet, ne hukuk;
Yalnız bir sert bakışlı göz, yalnız ağır bir yumruk!..
Mehmet Emin YURDAKUL
SAYGILARIMLA…