Doğal Bir İzdivaç / Prof. Dr. Hamdi Temel
Geçen hafta Kütahya’da bir proje eğitimde iken, Denizli’den bir arkadaşıma “Pamukkale’yi hiç hayatımda görmedim” demiştim. “Muhakkak bekliyorum” dedi. Pamukkale ile ilgili bildiği tüm bilgileri en ince ayrıntılarına kadar anlatacağını ve benim de bu konu ile ilgili bir köşe yazısı yazmam gerektiğini söyledi.
Bende Kütahya’dan Denizli yollarına düştüm tabi ki.
Aslında çok ihmal etmiştim bu tılsımlı yeri görmeyi…
Denizli’ye varır varmaz, oraya özgü nefis bir yemekten sonra, Pamukkale Travertenlerini ziyaret etmek için dinlenmeden yola koyulduk.
Denizli’ye 17 km olduğunu duyunca aslında çok şaşırmıştım. “Ne kadar da yakınmış?” diye içimden düşündüm.
İlk önemli bilgim: Pamukkale travertenleri, Dünya’da hem doğal hem kültürel özellikleriyle UNESCO Dünya Mirası Listesine girmiş 29 yerden biri imiş. Bu heyecanımı daha da artırmıştı. Görmek için sabırsızlanıyordum.
Daha içeri girmeden travertenlerin büyüsüne kapılıyorsunuz. Renginin açık ve parlaklığı gözlerinizi kamaştırıyor. Uzaktan bolca resim çekmeye başlıyorsunuz.
Pamukkale Travertenleri, jeolojik olaylar sonucu oluşmuş fay hatlarından gelen termal sıcak su kaynaklarının buradaki kayaçlar üzerine dökülmesiyle ortaya çıkan mucizevi bir yapı.
400 bin yıl öncesine dayanan bir mazisi varmış. Bir dizi depremle Büyük Menderes havzasında termal sular ile kayaların oluşturduğu bembeyaz travertenler ile karşı karşıya idim.
Çoraplarımızı çıkarıp paçaları sıvayıp yürümeye başlıyoruz. Havada ekim ayının son haftası olmasına rağmen çok şükür çok iyi üşümüyoruz. Su gerçekten de çok ılık, yaş kış aynı sıcaklığını koruyormuş, harika bir duygu idi ılık suda travertenlerin üzerinde yürümek.
Tamamen doğal yollarla oluşmuş olan Pamukkale travertenleri şifa kaynağı olan 17 adet sıcak su alanı içermekte imiş. Bu suyun neden sıcak olduğunu açıklıyordu.
En dikkat çeken nokta ise etrafta bizim ülkemizden daha fazla turistlerin olması. Ünü dünyanın en ücra köşelerine kadar yayılmış. Çok farklı ülkelerden gelen insanları görebiliyorsunuz. Biz daha çok uzak doğudan gelen insanları görebildik o gün.
Travertenlerden çıkan sular sağlığımıza da çok iyi geliyor imiş.
Özellikle romatizmaya iyi geldiği belirtiliyor. Suya insanların tüm bedenlerini sokmaya çalışması, saatlerce kalmaları, şifa bulma isteklerinden dolayı idi. Ben de dakikalarca ayaklarımı bu ılık suya girdirdim.
Dikkat ile bakılırsa travertenler bir çeşit kaya türü. Bu kayaların küçük bir kimya bilginiz ile kimyasal reaksiyonlara uğradığını tahmin edebilirsiniz. Kayalar üzerinde çökelmeler meydana gelmiş. İşte bu kayalara traverten adı verilmektedir. Kalsiyum karbonatın, zaman içerisinde sertleşmesiyle meydana geldiğini bir kimyacı olarak yanımdaki arkadaşıma söylüyorum.
Benim için gerçekten çok güzel bir seyahatti.
Bu kayaçları incelerken kimya bilgilerimin de tazelendiğini görmüş oldum.
Pamukkale Travertenleri; Kaplıca suları ile çökelmiş karbonat minerallerinin izdivacı idi! Demekten kendimi alamadım…