Seyyah / Süheyla Coşkun Taş
Her insanın içinde bir seyyah vardır, özgürlüklere ve gitmelere meyyal şu alemde.
Yitmek ister bazen, uçsuz bucaksız ütopik şehir dehlizlerinden bilmediği kentlerin hüzünlü mazisine.
Bazı hakikatleri anlatmanın ve yaşamanın çaresidir muhayyel yolculuklar…
Göğünde bir uçurtma, maviliğinde göçmen kuş, derinliğinde cesur bir kahraman olmak istediğimiz o bilindik kitaplarımız kafi gelmez bazen, içimizdeki poyraz rüzgarları dingillemeye, çırpınan kanatlarımızı sakinleştirmeye, kanayan yaralarımızı iyileştirmeye…
Varlığını ispatlama çabasında olan, yüreğiyle yüzleşmeyi göze alandır her zamanın hududunda.
İnsan sıradanlığı yaşamayı sevmez ancak faklılığını somutlaştıracağı obje ve elementleri yanlış seçme eğiliminden dolayı, süslü bir kafese hapsolmaktan kaçamaz.
Zamanın zorlu çarkına ve asi kurallarına uyduramadığı düşlerinde yok olmaya yüz tutar, henüz toprak altını tanımadan.
Mademki, her insanın içi bir yolculuk mesafesi, yolcu önce kendi labirentlerini keşfetmeli, sınırlarını, kıyılarını, duraklarını ve atlasını kavramalı. Kendini tanımayan insan, yenilgisidir okuduklarının ve kafasında kurduklarının.
Bilinmez bir diyardır insan, ıssız bir adadır sonsuzluk okyanusunda, Tıpkı yedi kat toprağı inleten yorgun tren vagonlarının birbirine hiç dokunamadığı boyutta uzaktan ihtimalidir başkalarına…
İnsan bildiği tüm cümlelerin seyyahı olabiliyorsa, hakikatini izini bulabilirdi er ya da geç
Esas olan yolculuğun mahiyetidir. Kaybolan insanın ruhu ve kalbidir. Beden ve eylem bahanesidir sadece yola çıkamayanların hayali seferlerinde. Yürek acıyı ve hüznü yaşamıyorsa o an geçicidir.
Öyle olmasaydı bunca yolculuk teşebbüsü devasa boşluklara sebep olur muydu? Bunca bilet, bunca mektup, bunca hayal telgrafın tellerine takılır mıydı?
…
Yolunda gitmeyen sebepleri gördüğünde günün birinde, önce kalbini gözden geçirmeli her yolcu…
17 nisan 2017
Harika bir yazı.Tebrikler.