DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Yeniden İlli Millet Olmayı Düşlüyorum / Ayşe Rahşan Gürel

Yeniden “illi millet” nasıl oluruz, diye düşünüyorum. Faizden, tahrimen haram kılınmışlara alışıklığımızdan nasıl soyunuruz diye düşlüyorum.

Bir Müslüman genç, kafasını, gönlünü faize sokmadan nasıl yuva kurabilir’i hesap ediyorum…

Dev Osmanlı, saltanatı Allah’ına Peygamber’ine aşk ile sadakatten gelen ulvi değerlere nefes üfleyen şah Osmanlı, bu meseleyi nasıl çözmüştü, diye tefekkür ediyorum.
Aile Sistemini nasıl korumuştu?

Ve o kutsalımız olan Aile Sistemi’ne ne zaman kıran girdi bu ülkede?
Kutsal dişil ve eril yazarlarımız bizi bu konuda yönlendirirken büyük veballere girdiler mi?

Türk’ün Töresi, geniş ailesiyle, boylarıyla Allah’a hicret üzerine kuruluyken, Türkiye Cumhuriyeti’nde Müslüman Türk Ailesi nereye doğru koşuyor?

En çok da gençleri düşünüyorum. Yaşlısız büyümeye özendirilen gençleri.
Kendi başına devlet kesilmiş, geniş aileyi sınırlarına müdahale olarak gören yalnızlaşmış, dolayısıyla “soysuz”laşmış gençliği düşünüyorum; işim bu. Ezeli derdim bu!

Hayat’ın hakkını vermeyi denemek üzerine konuşuyorum. Canlı olmakla, diri olmanın farkını… Hayy ve Kayyum olan Hakk’ın hakkını ifa etmeyi… İçi boş kentsel, küresel modernlik balonlarını hangi cesur gençler önce patlatacak diye hayaller kuruyorum.

Anadan, Atadan Hakk’a dair, hukuka dair görmüş-geçirmişliklerimizin yerine koyacak hiçbir dünyalık değer olmadığını, karanlık gecede bir şimşek çakmışcasına bir anda fehm etmeyi düşlüyorum.

Bu düşü, en çok, “ev kuramayan” gençler için kuruyorum. Otuz yaşına gelip hâlâ “eş” olmanın şerefine eremeyen avare gençler için…

Bu bahislerde yeniden demlenmeli düşlerimiz.
Kaç “otağ”/oda’lı evler düşlediğimizi yeniden tartmalıyız.

Düşünmeliyiz; Kayın Ana, Kayın Ata, Kayın-ça olmanın ağırlıkları üzerinde… Yeniden töreli millet nasıl oluruz’u dert ediniyorum. “Kut”lu millet olur muyuz bir gün yine’yi soruyorum kendime, kendime yakın gördüklerime… Karlı Kayın Ormanları’nda yitirdiğimiz gençliği düşünüyorum… De ki: “Bulunur elbet iyi hâl üzre kaybolan kişi” diyor uzmanlar…

“Buraya kalbinizi kuşatmaya geldiydik
konuşmayı unuttuyduk hâl diliyle söylediydik
dua okuduyduk, yağmur dilediydik
kalbinizi kuşatmaya geldiydik.” diyorlar…

Ne kadar da çok haklılar…

Düşlerimi Sana doğru kuruyorum; Biliyorsun; Habibin de şahit ki;
“İyi hâl üzre” kayboldukdu Rabbim.
Hâlimizi yine en güzel hâle tahvil edeceğini Senden umuyoruz; Ya Muhavvile’l-ahval!
Yalnız Senden diliyoruz.
Bunun için; sırf Sana yönelme azmi taşıdığımız için;
Devletli düşler görme umudumuzu çağın inadına muhafaza ediyoruz.

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 23 eseri bulunmaktadır.

Yazarın diğer yazıları