İstiklal’e / Arif Onbaşıoğlu
Korkma, diye seslenen bir adam
Başında Habil’den kalma bir eda
Dünya’nın dört köşesinde yankılanıyor gibi
Yurtlarında kaybolmuş tüm ademoğullarına
Haykırmalı o mavi gök kubbeye insan
Susmalı ve son bulmalı zalimin sesi o an
Bir adam, göreceğiniz türden belki bir dükkanda yahut pazarda
Başında kopmayı bekleyen bir fırtına
Taşmayı bekleyen bir ırmak
Bir derdi diğerine sarmış, makara gibi
Bastırıyor tüm acıyan yanlarına
Haykırmalı o mavi gök kubbeye insan
Susmalı ve son bulmalı zalimin sesi o an
Aşık bir adam, belli her halinden
Özünde, toprağı kucaklayacak bir sevda
Başında, esir edilmiş özgürlük nidaları
Vakit çerağ-ı aşk, güneş doğuyor vatana
Haykırmalı o mavi gök kubbeye insan
Susmalı ve son bulmalı zalimin sesi o an
Adam işte, toprağı insanla yoğurulmuş bir ülkeden
Kökleri bir medeniyet kadar derin
Aklı, ufukları alacak kadar geniş
Eskiyi yeniye iliştiriyor, güneşin battığı yerden
Haykırmalı o mavi gök kubbeye insan
Susmalı ve son bulmalı zalimin sesi o an
Saati elleriyle yeniden kuran bir adam
Bir kelam ile veriyor son halini, milletin alınyazısına
Gönlünde aşk, gözlerinde vatan
Nakşediyor hürriyeti, Hak’tan gelen levh-i mahfuza
Haykırmalı o mavi gök kubbeye insan
Susmalı ve son bulmalı zalimin sesi o an
“Hakkıdır Hakka tapan, milletimin istiklal”