DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Sapan Taşı / Zekeriya Çakabey

Günlerce, aylarca gezsem
hayal etsem geçmişten görüntülerini.
Nurlarla yükselir ruhlar gökyüzüne.
Hikâyelerini dinlesem senin.
Ne işe yarar ki bu bedenim,
üzülürüm, kahrolurum.
Çocuklarıma ne derim yarın!

Yıkıldın, yerle bir edildin her defasında,
Dünya kaç defa yüz üstü çöktü,
yok edilmek istendi cevherin.
Peygamberlerin ayak izleri sokakların,
Hz. Ömer’in elinde anahtar,
bir uçtan bir uca Selahattin Eyyubi,
yeniden artar değerlerin.

Yalnız değilsin Mescid-i Aksâ
Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevi,
üçe bölmüşüm yüreğimi,
etraflarında baykuşlar tünemiş,
korkusu olmuşlar korkakların.
Ah! Bir anlatabilsem seni,
anlasalar Kudüs senin dertlerini.

Üç kutsaldan birisin
her zerren kutsal toprak,
Nebilerin baş koyduğu,
çölde açılan yaprak.
Hacer-i Muallak nasıl havada durur,
hiç olmazsa ayak izlerine ulaşsam,
ölmeden,
dudaklarım sürsem ağlayarak.

Musa denizi yarar, asasıyla
inananlar geçerler inancıyla,
deniz dibi kılıç kalkan pazarı
kâfirlerin kanıyla.
kızıla boyanır deniz.

Hz. İsa’yı gördün,
Musa’yla asayı gördün,
Hz. Süleyman mabedi ile yaşarken,
Miraç da Efendimiz,
Ondaki yasayı gördün.,

İlk kıble sendin Kudüs, kalplerde senin yerin
Allah’a giden yoldun, bundan, gerçek değerin!
Ağlarken Kutsal Şehir, ağlarken gündüz gece,
gırtlakta düğümlenen, sadece iki hece:
O gece de değil midir; farz oluşu namazın?
O gece de değil midir; kabulü her duanın?

Ağlama Kudüs! Bilirim:
Pazara mı düştü vatan,
“Kanla alındı, kanla verilir” diyeni
duymamış mı bu şarlatan!
Yeni Eyyubiler doğacaktır mutlak,
her şeyin sahibiyken yüce Yaradan!

Daha küçücük olsa da yaşları,
iş onlara kaldı belli.
Yürekleri kendilerinden büyük,
mermilerini ceplerinde taşırlar,
Hazreti Davut gibi,
mermileri, minnacık sapan taşları,
korkuyu kızgın kumlar eritmiş,
cesarete dönmüş bakışları!

Sevda rüzgârı havalandırmış;
koşarken sallamak için sapan taşını,
kaçarken kaybetmiş arkadaşını,
işte o zaman,
savuruyormuş rüzgâr;
sarı, kumral, siyah saçını.
Bileniyormuş marşlarla,
böyle sürdürüyormuş savaşını,
görmüyormuş, dünya!

Müslümanlar uyusun,
Dünya dua üstüne
yalnız dua yeter mi,
bürünmüşsün postuna
Zorla alınır toprak,
Feryat ölüm demektir.

O kadar ulvisin ki,
kelimeler yetersiz,
nasıl olur ki sensiz,
inancın ortak kalbi.
Zulüm ayyuka çıkar;
gözler kör, kulak sağır
Bu nasıl bir insanlık
hem ruhsuz hem bedensiz!

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 1 eseri bulunmaktadır.