DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Okumak ve Yazmak Üzerine Bir Deneme / Yüksel Akçayır

Yazmak için okumak gerek. Ya da her yazar ayni zamanda sağlam bir okuyucudur. İyi bir okuyucu olamayan yazar kalıcı ve iyi bir yazar da olamaz. Ancak insan sadece yazar olmak için okumaz. Okumayı gerektiren birçok ihtiyaç ve cazibe vardır.

İnsanı okumaya yönelten en güçlü mıknatıs, bedii zevkin tatmini olsa gerek. Bu sebeple okuyan insan için yaş ve ortam da önemli değildir. Her yaş ve her şartta okuyabilir.

Önem derecesine göre ikinci sırayı öğrenme iştiyakı alır. Tecessüs öğrenmeyi, öğrenme okumayı tetikler. Öğrenme aşkının bir sonrası da araştırma merakıdır muhtemelen. Bir konuda araştırma yapmak için çok sayıda bilgi kaynağına göz atmak gerektiği aşikardır.

İyi bir yazar ayni zamanda kelimelerle arası iyi olan insandır. Sözcük dağarcığı en geniş olan kişilerse en çok okuyanlardır.

Yazmak iyi bir fikir üretmeyi, tasavvur etmeyi ve düşünce geliştirmeyi gerektirir. Bunun en iyi hatta tek çaresi de okumaktır. Birçok insan zamanı değerlendirmek ve hoşça vakit geçirmek için okur. Okuma çevreyi rahatsız etmeyen ve kirliliğe sebep olmayan en temiz eğlence şeklidir. Buda insanı cezbeden bir başka unsurdur.

Yazar hayal kurgusu geniş olan insandır. Ufkunu da sürekli genişletmeye ihtiyaç duyar. Uzaklara bakmanın ve görüş alanını genişletmenin yolu da okumadan geçer.

Her insan iyi bir konuşmacı olmayı, duygu ve düşüncelerini düzgün ve doğru ifade etmeyi arzular. İyi konuşanlar, toplumda cazibe merkezi olurlar. Dinleyenleri sıkmayan, kelime tekrarlarına düşmeden fikrini sade ve net ifade eden kişiler iyi konuşmacılardır. Okumayan bunu nasıl becersin?

Olayları kavrama, analiz etme, sentezlere erişme herkesin becereceği şeyler değildir. Bir durumu yorumlamaksa anlamadan, analiz etmeden, akılcı sentezlere ulaşmadan mümkün olamaz. Bu da okumayı gerektiren temel sebeplerdendir.

Okumanın gereğini kavrayan insan nasıl okuyacağını da bilmek durumundadır. Çünkü okumak kuralsız ve düzeysiz bir etkinlik değildir. Bilinçli ve hazırlıklı olmayı zorunlu kılar. Başlamadan önce kitabın başlıklarını, alt başlıkları, endeks listesini, yazarın önsözüyle yayın evinin arka kapaktaki takdim yazısını gözden geçirmek gerekir. Bu inceleme bize hangi kanala gireceğimiz ve hangi denizde yüzeceğimizin ipuçlarını verir. Kitabın ana çatısını ortaya çıkarmak ya da “ röntgenini çekmek” anlama ve kavramaya dair iyi bir çözüm yoludur. Yazarın mesajını yakalamak da okumanın amacına ulaşmasına yardımcı olacaktır.

Yazar aynı zamanda bir münekkittir. Okuduğunu da tenkit gözüyle okur. Zira hiçbir yazı ve hiçbir yazar mükemmel değildir. Bu sebepten de okuyucu ön yargısız ve ön koşulsuz olmak zorundadır. Çünkü tenkidin olmadığı yerde tekâmül olmaz.

Tam bir dikkat ve kavrayışın olmadığı okuma iyi bir okuma değildir. Öğrenerek, fikrederek ve yargılayarak okumalı. Konfüçyüs der ki:

Düşünmeden okumak köreltir,
Okumadan düşünmek yanıltır,
Düşünmeden öğrenmek faydasız,
Öğrenmeden düşünmek tehlikeli…

Eski zamanlarda okumaya kitap bulmak zorken bu günün teknik imkanları içinde ne okuyacağını seçmek daha da zorlaşmıştır. Her cepheden bilgi ve yayın bombardımanı altındayız. Oysa “insan abur cubur şeyleri yiyerek nasıl midesini bozarsa, abur cubur şeyleri okuyarak da beynini ve ruhunu öyle bozar.” (Bacon)

İnsan okumak için seçici olmak zorundadır. Hatta bilgisine itimat ettiği, kendisini kanıtlamış insanlardan seçme konusunda yardım almalı. Ayrıca daha önce okuyanların yorum ve değerlendirmelerini de hesaba katmalı.

Ülke ve dünya çapında kendini ispatlamış yazarların eserlerinden başlamanın doğru olacağı düşünülür. Tam ve sağlam bilgilere erişmek için iyi kitabı seçmek ve okumak gerek. Gazete ve dergilerle yetinmek de bizi yazar yapmaz. “Gazeteler insanı çeyrek, dergiler ise yarım yapar.” (Montaigne)

Sadece okumak mı insanı yazar yapar yahut yazmayı teşvik eden başka saikler yok mudur? Ya da insan niçin yazar?

Elbette ki bütün yazarlar aynı amaç ve sebep üzerinden kaleme sarılmamışlardır. Yine de dünyadaki bütün yazarların ortak yazma sebepleri mevcuttur: Özgür olmak, kendine bir hür alan yaratmak, orada içine hapsolmuş dışa vuramadığı duygu, düşünce ve tasavvurlarını serbestçe kayda geçmek. Sezgilerini, keşiflerini, bilgilerini yani iç basınç ögelerini tatmin etmek insanı yazmaya mecbur kılar.

Tiryakiye keder ve neşeyi çağrıştıran her şey nasıl sigarayı hatırlatırsa mutluluk ve acıya dair her şey de yazarı kaleme doğru çeker. Sevda, ayrılık, ıstırap, keder, sevinç, alkış, para, onur vb. her şey yazmaya zorlar. Zamanın ve mekanın sınırlarını aşma sevdasına tutulmayan insanlar yazar olamamaktadır.

“Yazmaya sevk eden dört saik vardır: Bencillik, estetik heyecan, tarihi dürtü ve siyasi amaç.” (George Orwel) diye ifade edenler de vardır.

Nasıl yazmalı?

Ne yazacağını bilmek kadar, nasıl yazacağını bilmek de önem arz eder: Önce cesur olmalı. Kendinden şüphe eden yazar yaratıcı olamaz. Yazma öncesi sancısını uzun yaşamamak için hemen başlamalı. Bilmeli ki yazının ilk hali berbattır. Bunu bilerek ve durmadan yazmalı, yazdığını tekrar tekrar incelemeli. Her seferinde fazlalıkları atmalı. “Yazdığınız bir yazıyı her okuyuşunuzda bir şeyler silmiyor ve habire eklemeler yapıyorsanız iyi bir yazı yazmamışsınızdır.” (Fuzuli)

 “Cesur olun, her şeyi deneyin. Sözcüklerin kusursuzluğundan çok içeriği esas alın.” (Joyce Carol Oates)

 “Büyük bir kitap yaratmak istiyorsanız, büyük bir tema seçmelisiniz.” (Herman Melville)

 “Yazarın gözyaşı yoksa okurun da yoktur, yazarın sürprizi yoksa okurun da yoktur.” (Robert Frost)

“Doğrudan konuya girin, risk alın. Sonuç kötü olabilir ama iyi bir şey yapmamın tek yolu budur. Yazar olmayın, yazma eyleminin kendisi olun.” (William Faulkner)

“Esin için bekleyemezsiniz, bir çomakla peşine düşmeniz gerekir.” (Jack London)

“Gerçek özgünlük yeni bir tavırla değil yeni bir tasavvurla oluşur.” (Edit Wharton)

Özetle yazar, korkusuz, pervasız ve çalışkan olmalıdır. Büyük düşünmeli yılmamalı. Yazmayı bir yaşama biçimi haline getirmeli. Tasarlamayı, planlamayı, hayal kurmayı, kurgu yapmayı, tasavvur etmeyi durmadan denemeli ve yazmalı. Kimsenin basit bir taklidi olmadan kendini yazmalıdır. Okumak, öğrenmek, yorumlamak düşünme ve yazmak. Galiba bu işin kaderi bu.

  Konfüçyüs derki:
Düşünmeden okumak köreltir,
                                Okumadan düşünmek yanıltır,                                
Düşünmeden öğrenmek faydasız,
                                 Öğrenmeden düşünmek tehlikeli…

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 2 eseri bulunmaktadır.