Köşe Taşı / Nilüfer A. Zontul
Böğrünü yaslar uzun uzun dinlenirdi. Bakardı dağlara doğru…
İnsanın içi ne uzun işte, dalardı. Çıkılır mıydı nefessiz bilinmez. Gözlerinde ıssız bir liman, şakaklarında kar izleri. Unutmuyorum sakallarından düşen merhameti de.
Biz duvarların içini görürdük eskiden. Hangi taşlarla dizili olduğunu da… Kerpiçleri bilirdik, kireçten sıvasını.
Boyalı bilir şimdi çocuklar tüm duvarları…
Kerpiçlerin arasından dökülen toprağın isyanına ve büyüyen otların -iki taş arasında- umuduna şahittik.
Ağır ağır çıkardı evinden, yola çıkan yokuşu.
Her sabah Köprügözü’ne giderken belini verirdi taş duvara. Sızlayan bağrını taşın kahrıyla birleştirir ikisi de -adam ve taş duvar- dik durmaya çalışırdı.
Sert olan dik tutar işte. Kimler dayamıştı kim bilir o duvara böğrünü. Vermişti yanan bağrını yele.
Babamın dayısı idi o. en çok o aklımda. Beyaz sakalı nur yüzü. taş duvar gibi sapasağlam. Böğrünü dayadığı taş duvarı da vaktini geçirmeden vakit namazlarına yürüdüğü o küçük camiyi de unutmuyorum. Kurt bağı camii…
Ne o köşe ne de izi unutulur. Akla gelince taş gibi oturur.
Geçmişe özlem.. Bir an ötelere götüren bir yazı.. yüreğinize sağlık..kaleminiz hic susmasın..