DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Catherine Lowell – Üst Kattaki Deli Kadın  / Gözde Karadağ

Bu kitabı seçmemdeki en önemli etken ismi oldu diyebilirim. Üst Kattaki Deli Kadın… O kadar mistik, bir o kadar gizemli gelmişti. Kitabı okumaya başladığım ilk an ilginç bir hikâye ile karşı karşıya kaldığımı hissettim…

Uzun yıllar önce yazılmış kitaplar fenomen olsaydı ve o kitapların yazarları Brontë Kardeşler sizin akrabanız olsaydı ne hissederdiniz?

Trajik şekilde babasını kaybeden, zeki ve bir o kadarda sivri dilli Samantha, arayışlardaydı. Çünkü o, Brontë Kardeşlerin yaşayan son akrabasıydı. Durum böyle olunca herkes Samantha’ya yüklü miktarda miras kaldığını düşünüyor ve buna inanıyorlardı. Fakat o tüm bunların uydurmaca olduğunu biliyor ve babasından miras kalmadığına son derece emindi. Bu sebeple söylenen her söze kulaklarını tıkıyor, yazılan her yazıya ise sessiz kalma hakkını kullanaraktan gözlerini yumuyordu…

Fakat o yalnızca edebiyata kendisini adamış ve özlediği babasına ithafen bir hikâye yazabilmeyi çok istiyordu. Büyüyüp koca bir kız olduğundaysa babasının isteği üzerine Oxford Üniversitesine, nam-ı diğer Old Collage’e gittiğinde hayatının o denli değişeceğinden habersizdi. Okula başladığı gün evinden ayrılmış, kule adı verilen, evvelden karantina altına alınan hastaların bulunduğu, eski hastane odası olan odada kalmaya başlar. O odada Mürebbiye adlı bir de esrarlı bir tablo bulunmaktaydı. Ve işler o odada kaldığındaysa daha da gizemli hallere bürünmeye başlamıştı…

Tuhaf bir şekilde yangında kaybettiği sandığı babasına ait kayıp kitaplar ve el yazısıyla yazılmış notlar kapısında beliriyor bir de yetmezmiş gibi tüm bunları oraya kimin koyduğu hakkındaysa hiç bir fikir yürütemiyordu. Çünkü annesinden başka kimsesi kalmamıştı Samantha’nın… Ancak araştırmalar konusunda başa çıkamayacağını anlayınca; okulun yakışıklı profesörü ve kendisinin dönem öğretmenlerinden Orville’dan yardım almak ister ve işler bu noktadan sonra daha da ilginç şekiller alacaktır…

Gerçekten çok ama çok güzel bir öyküydü. Kurmaca dahi olsa sanki gerçek birisinin öyküsünü okuyor izlenimi verdi bana. Ve sanki o yıllara gitmiş, karakterin konuştuğu, yaptığı herşeyi ben yapıyordum.

Kitabın özelliklerinden bahsedecek olursam; kapak tasarımı oldukça ilgi çekici ve göz doldurucu nitelikte. Yazı puntoloru ise gayet göz yormayacak denli büyük ve yazım hatası ise neredeyse hiç yoktu. Daha fazla ipucu vermeden sussam iyi olacak diye düşünüyorum 🙂

Son olarak; İlginç bir hikâye arayanların adresi bu kitap diyebilir ve gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim.

Kitabı biz okuyuculara ulaştıran Arkadya Yayınları’na şahsım adına çok teşekkür ederim…

Birlikte nice kitaplarla buluşmak dileğiyle…

Selam ve saygılarımla…

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 23 eseri bulunmaktadır.