Selam / Benzer Yusifova Toroslar
“Selam”.. Sessizlik çöktü etrafa. Kimse cesaret edemedi sesizliği bozmaya. Sesizlikten sanki duvarlar üşüdü. Sesizlik konuşuyordu adeta kulakları tırmalayan sesi ile. Neler konuşuyordu, neler anlatıyordu? Yaşananları, yaşanmışlıkları birbir yüzlerine vuruyordu. Birer birer söküp koparıyordu kabuk bağlamış Ask yaralarını ..
Gözlerini yere dikmiş titrek sesle sordu Adam;
-Nasıl gidiyor hayat ??
Boğazına düğümlenmiş “hiç”i zorla yutkundu Kadın.
İlk zaman çok zor oldu.. kendime kahrettim küstüm, benliğime kapandım Senden kalan ne varsa ateşe verdim. Hırsımı nefretimi giysilerinden aldım. Kırdım döktüm. Seni anımsatan her şeyi. Gelene gidene tanıdık tanımadık her kese seni anlattım durdum. Anlattıkça bir parça sen atıyordum içimden. Geceleri sokaklarda dağıttım sensizliği her sokakta, her caddede bir az sen bıraktım. Her sigaramda bir parça seni söndürdüm. Baktım bitiyorsun, saçlarıma sinmiş ellerinin kokusunu unutmak için saçlarımı kestirdim. Seni söküp attığım yüreğimde kalan boşluğa teselli ektim. Aşması zor da olsa bende olan seni bitirdim! Hayat aynen devam ediyor eski neşem yerinde. Yine her sabah olduğu gibi işe gitmek için sabah erkenden kalkıp hazırlanıyorum. Hani derdim ya beni oyalıyorsun işe geç kalıyorum” diye meğer senlik durum değilmiş yine işe geç kalıyorum. Öyle işte..
Gülümsedi Kadın…
Kırılmış hüzünlü sesiyle sordu Kadın; “Ya sen nasılsın ? Dudaklarının arasındaki sigarayı delicesine içine çekiyordu Adam. Elleri titriyordu sanki bir az yaşlanmıştı. ilk zamanlarda her şey güzeldi.. Özgürce istediğim her yere gidiyordum. Geç kaldın diye hesap soranım yoktu. Her akşam bir yerde eğleniyordum. O bar senin bu bar benim misali. “ohh” be işte hayat buymuş deyip yalnızlığın tadını çıkarmaktaydım. Hatta seni böyle kolayca unutacağım aklıma gelmezdi. Çekinmeden her gördüğüm güzel kadını sevdim. Dokunduğum kadınlar daha güzel gelirdi bana. Sonraları sonraları o hevesim bitti. Bu serseri hayat yordu beni, yüreğimden attığımı zannettiğim seni daha beter özlüyordum.
Yüreğimden atım diye düşünürken
Oysa seni kalbimin derinliklerine atmışım.
Sigarayı fazla içiyorum diye kızmalarını,
sabahları kahvaltı etmeden çıkarken dır dır etmeni,
Maç izlemek istediğimde televizyon kumandası için ettiğimiz kavgalarımızı,
Saçıma sakalıma, üstüme başıma dikkat etmiyorum diye çocukmuşum gibi davranmalarını bile özlüyorum.
Sokaklarda dolaşıyorum evin yolunu unuttum
hangi gün, hangi ay, hangi mevsimde tim bilmiyorum, bilsem de benim için anlamı yok.
Bu kimsesiz şehirde öksüz çocuk gibi yaşıyorum işte bir şekilde
Öyle işte…
Dolmuş gizlerinden bir damla yaş süzüldü yanaklarına.
Bu gece kendi kendini idam ediyordu yüreğinde.
Sustular suskunlukları konuşuyordu yine
Niçin? Neden? Diye haykırıyordu yürekleri.
Elinin tersiyle göz yaşlarını sildi Adam.
Geç oldu.
Dertlerimle yordum seni git artık.
Sözleri git desede gözleri kal diyordu.adeta yalvariyordu, haykırıyordu gitme gitme Kadınım diye.
Kadın kalktı yerinden,
Son kes dönüb baktı adama
Dudaklarinda bir ah döküldü…
sahte tebessüm kondurdu kurumuş dudaklarına
Bu tebessüm sonuncu güçüydü.
Tüm yasanmislari bir “Hoşçakal”a sığdırdı.
Bilemedi Adam.
Bilemedi ki yüreğinin ta derinliklerinde sarıp sarmaladigi “umutunu” yaşatmak için gelmişti Kadın.
Parçalanmış umutlarinin kalan kırıklıklarını da atıp adım adım uzaklaştı Adamdan.
Severken ayrılığı yaşayan kaçıncı Adam , kaçıncı Kadın”dı ??? !!!
çok güzel olmuş