DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Mektup / Selin Işıl

“Herkese yabancılaştım. Kendime bile!

İnsan kendine yabancılaşır mı demeyin sakın. Yabancılaşır! Hem de en sahicisinden, en uzağına düşeninden…

Kendini bile görmez, duymaz, bilmez olur. Kendi yokluğunda kaybolur. Yapıştı mıydı yakasına deli kader, eninde sonunda kendini bile kaybeder.

– Kaderin ipinin uçları elinde,  çekiverseydin iyileri kendine- demeyin. Hele ki, -Kaderin iyisi de kötüsü de birdir. Bir sen misin kaderin kınına bıçak dayayan?- diye hiç demeyin!

Ne yaptım ne ettimse ne azla çok arasında kalabildim ne de güldüm de gülemedim!

En iyisi ben size hikayemi anlatayım da o zaman siz karar verin, insanın insana yabancılaşmasını bırakın bir yana, insan kendine nasıl yabancı olur hayat denen hangarda?”

Bunları yazdım, eli kulağında piyasaya çıkacak olan dördüncü basılı kitabım olan MEKTUP’un giriş satırlarında.

Kitabıma uyarladığım bu anlatımı şimdilerde halkımıza yakıştırıyorum; üzülerek!

Nitekim uzun süren pandemili yaşam, kapatmanın verdiği buhran ve son olarak herkesin birbirinden uzak geçirdiği bayram, aramızdaki yabancılaşmanın çok ötesini yaparak, kendimize bile yabancılaşmamıza sebep oldu.

Bunu ben demiyorum! Keşke sadece ben demiş olsaydım. Ve keşke bu söylemler yalnızca benim kişisel görüşüm olarak kalsaydı. Fakat maalesef durum, benlik bir durum olmaktan çok uzak. Bu düşüncelerin hâkimi olan kitle; okurlarım, sevenlerim, takipçilerim ve eş dost çevresi… Kısacası halkın kendisi.

“Pandemi bizleri bırakın sosyal hayattan koparmayı, önce arkadaş çevremizden, sonra akraba talukatımızdan, ardından ailelerimizden ve en fenası da nihayetinde kendimizden koparmaya başladı!” dediler, sanki ağız birliği etmişçesine.

Yani sözün özü; her üç kişiden ikisi kendine bile yabancılaştıklarını, dolayısıyla bu sebeple yalnızlaştıklarını ve hatta kendilerini bile zaman zaman tanıyamamaya başladıklarını söylüyorlar.

İnsanlarımızın pek çoğunun psikolojilerinin iyi olmadığı kanısına varıyorum bu konuşmalardan sonra.

Ve bugün, yazmış olduğum MEKTUP adlı romanımda bahsi geçen yukarıdaki satırların bir gün halkımızın çoğunluğuna uyum sağladığını bilmek, fark etmek canımı acıtıyor.

Söyleyecek söz bulamıyorum… Herkes adına ve herkes için üzgünüm.

Yaşlılarımız için ayrıca üzgünüm ama en çok da ülkemizin geleceği olarak gördüğümüz çocuklarımızın bu döneme tanıklık ederek yetişiyor olmalarından dolayı, onlar adına daha çok üzgünüm.

Hepimiz için, tüm dünya için pandemili yaşam döneminin bir an önce son bulmasını diliyor ve yabancılaşmanın / yalnızlaşmanın sadece kitaplarda kalmasını diliyorum.

Esen kalın.

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 4 eseri bulunmaktadır.

Yazarın diğer yazıları