DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Mutlu Yıl / Mounir Otaiba

Geçen ocak ayında, neşeli küçük bir kız vardı, yağmur altında oynuyor, gülüyor, bayramları diğer insanlarla birlikte kutluyordu. Günler geçiyor ve o büyüyordu, daha güzel daha sağlıklı oluyordu. Mart ayında her yerde açılan güllerin rengiyle yanakları parlamaya başladı, parfümünün mis gibi kokusu tarafından bütün kalpler büyülendi ama bu neşeli küçük kız ağustos ayında kendini yorgun hissetmeye başladı, sıcaklık onu bitkinleştirdi. Sırtında taşıdığı yükler günler geçtikçe artıyor ve onu yoruyordu, yükleri iki yüz yirmi yükten fazla olmuştu ve her günün bitişinde sırtına bir yük daha biniyordu. Sonbahar başlayınca adımları daha yavaş olmuş, taşıdığı yüklerin gün geçtikçe artmasıyla sırtı daha da eğilmeye başlamıştı. Yaprakları dökülmüş ağaçlara ne zaman baksa içini bir hüzün kaplardı, bu güzel havaya rağmen artık eskisi kadar neşeli küçük bir kız çocuğu değildi. Aksine adeta yorgun ve yaşlı bir kadına dönüşmüş, bu dünyada yaşadığı günlere karşı duyduğu sevgi bile anlamını yitirmeye başlamıştı. Kendisini her seferinde düşüren ve artık ayağa kalkacak güç bırakmayacak kadar yoran bu günlerden artık kurtulmayı diliyordu. Kasım ayının son günlerinin hafif yağmurlarında dans etmeyi çok diliyordu. Ah, eskiden olsa kimse onu durduramazdı. Ne yazık ki artık gücü kalmamıştı, yapamadı ve elinden sadece oturup ağlamak geldi.

Sırtına üç yüzaltmış dört gün yüklendi. Bu günlerin tüm ağır yükü altında neredeyse omurlarının çatladığını hissediyordu. Yaşadığı günlerin hangisinde mutlu, hangisinde üzgün olduğunu hatırlamaya çalışıyordu ama güzel anılar zor anılarla iç içe geçiyordu ve bu nedenle ayırt etmek çok zorlaşıyordu.

Bir karar vermesi gerektiğini hissetti ama yerinde durmaktan başka çaresi yoktu. Bir gün daha ileri yürüyemezdi ve sırtına bir gün daha bindirip onu taşıyamazdı.

Yere oturdu, günler etrafına dağıldı, gözlerinin içine baktılar, evlerinden ilk defa yalnız çıkan çocuklar gibi kayboldular. Bazı günler ondan birkaç adım uzak durmayı çalıştı ama kaybolma korkusu onları yerinde durdurdu. Çabukça hepsi ona tekrar yapıştı, onlara acırken hayrete düştü ve kalbi onlara olan sevgisini yeniden kazandı. Ne zaman onlardan birine baksa o günün ayrıntılarını hatırlardı. Güzel olmazsalar bile bu ayrıntılara özlem duydu, onlara tek tek dokunmaya çalıştı ama görünmez bir engel onu engelliyordu. Onun Kalbi sanki herkes ölmüş gibi ağlıyordu ama verdiği zor kararı uygulamaya kararlıydı.

İki adım onlardan uzak durunca, yeniden huzurlu, neşeli bir kız çocuğuna dönüştüğünü hisseder ama birkaç dakika sonra onlara tuhaf bir özlem duyardı. Hemen onlara geri döner, gözyaşlarını silmelerine, sırtına, omuzlarına atlamalarına izin verirdi. Artık onlara kararını bildirme zamanı gelmişti. Çok şaşırdılar, onun acısını anlamıyorlardı ve onun doğru düşünmesine ya da kararını iyi bir şekilde uygulamasına nasıl yardım edeceklerini bilmedikleri için susuyorlardı.

Aralarına oturdu, başlarını okşadı, sanki onu koruyorlarmış  gibi onları etrafına sardılar. Hepsi evlatlarıydı ve onları seviyordu. Kendi kendine sordu: Acaba doğru kararı verdim mi?

En küçüğü gülümsemeyle ona doğru geliyor, yavaşça emekliyor, etrafına neşe saçıyor ve ona severek bakıyordu:

–  Sen ne kadar güzelsin küçüğüm!

– Gözlerime bak anne!

Gözlerine baktı… Kutlama yapanlar, dans edenler, gülenler, birbirini öpenler, süslemeler ve ışıklar… Evreni dolduran kahkahalar, güzel müzik, temiz aşk, dostluk, sokaklarda ve yüreklerde kutlamalar gördü.

– Bu ne?

–  Bunlar benim gelecek anlarım, beni onlardan mahrum etmek mi istiyorsun?

– Hayır, ama…

– Lütfen anne! insanları her yıl bekledikleri bu mutluluktan mahrum etme.

– Ama ben yoruldum!

–  Son saatlerin güzel ve mutlu geçeceğine söz veriyorum, tüm yorgunluğunu, bitkinliğini ve geçmiş tüm günlerin yüklerini unutturacak.

Etrafına baktı, küçük kardeşleri kabul etmesi için onu cesaretlendiriyor ve başlarını sallıyorlardı. Biraz düşündü, sonra gülümsedi, durup hepsini arkasına taşıdı,küçüğü eline aldı ve kutlamaya yürüdü.

–  Ocak ayına döndüğümde, en uzun süreliğine o neşeli küçük kız olmaya çalışacağım!

01-01-2019

Arapça’dan Tercüme: Hader Elgandy

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 2 eseri bulunmaktadır.

Yazarın diğer yazıları