Unutma Güzel Çocuk / İlknur İşcan Kaya
Esen rüzgâr değil üşüten bedenleri
Yağan yağmur değil sırılsıklam eden yürekleri…
Meçhule sürüklenen / bitmek bilmeyen ayak izleri
Kayıp oyunların / silik oyuncakların gönlü kırık sahipleri
Mavileri yendi haksız grilerin acımasız hayalî
Serildi güzelim çayırların, kırların, düşlerin üzerine
Geçip gitti güzler… Kimsesiz çocukların dünlerinde kaldı resimler
Ellerinde tek renk… siyah belirirken…
Güneşe dönüşleri yok oldu… Deste deste çiçekleri
Hayatlarına vurulmuş sayısız / haksız zincir gövdesi
Gözlerinde bekleyen, günahsız damlalara yükledikleri
Beyaz karları özler… ateşe hapsedilen susuz filizlerin her biri
O, yolcusuna ihanet etmez / Kirli eller onu kirletemez
O, ruhta saklanır…
Küçük tanenin kalbinde
Kayınlar çınarlar sedirler bekler
Sıktığın yumruğun içinde
Doğmayı bekleyen nice sabahlar, günler…
Yıka ömrünü temiz dünya hayaliyle çocuk
Kurul üzerine haklılık tahtının
En çok / en çok sen layıksın!
Bedenine dokunan siyah utandığında
Acıyla başucuna gerilen gök kalktığında
Kırmızı, açan çiçeklerin uçurtmaların rengi olduğunda
Nazlı nazlı dalgalanan bayrağının altında
Gözlerinden taşan ışıltıyı kurutma…
Dualarla dolu avuçlarda / seninle dolu gönüllerde
Her an her yerde yeniden doğduğunu
Her an her yerde var olduğunu
Unutma güzel çocuk…