Sevildiğini Duymalı Bir Çocuk / Sevda Akyüz
Bir çocuğun ihtiyacı başka bir çocuğun ihtiyacından farklı değildir…
Dokunulmuş, Çocuğa Nasıl dokunurdun?
Bir çocuk düşünün
Hayatında, ne yaptığını bilen
Ve
Hayatında ne yaptığının farkında olmayan ve varlığının değerini bilmeyen kişilerle büyüyen…
Bilmek yalnızca, kendi bildiklerinden de oluşmuyorsa üstelik.
Dokunmak
Dokunamamak
Dokunup öldürmek
Dokunup yaşatmak
Söylesene çocuk sen neredesin.
Senin gözünden baksak bize ne gösterirdin.
Yaşanılan incinmelerin, yıpratıcı yanının çocuk üzerindeki etkisi, travmanın doğası, çocuğun ruh dünyasında nasıl karşılık bulduğu ve çocuğa sarsıntı ile başa çıkmada yardımcı olabilecek yöntemleri bilmek için her zaman uzman olmaya gerek yok.
Çocuk birey olarak, olay genel bir durum olarak görülebilir.
Çocuğun yeteneklerini, aklını, merhametini ortaya çıkarmasına destek olarak, kendisinin de kıymetli bir birey olduğunu fark etmesine yardımcı olacak çocuğun kendisini keşfetmesinin ve sorunları ile mücadele edebilmesinin önünü açacak “yetişkin” olmak.
Ne yaptığını bilen, niyeti sadece çocuğa doğru dokunmak olan. Bu sefer beden dili ile yüreği ile zekâsına ve yeteneklerine güvenecek bir büyük olmalı insan.
Çocuklarda, büyüklerde kendileri ile alakalı her şeyi bildiğini zanneder.
Halbuki paylaşılmayan bilinmez insanı bu durum huzursuz eder.
Bilmek istersin. Ne hissediyor.
Ne hissedildiğini paylaşmak sadece sormak anlamına gelmemeli, anı paylaşmalı birlikte. Bazen göz ucu ile…
Birlikte, her şey birlikte (7/24 den bahsetmiyorum kaliteli ve samimiyet kokan dakikalar bile olabilir); konuşmak, düşünmek, gülmek, öğrenmek, oynamak, birlikte sorumluluk almak.
Güven zemini oluşturacak… Düşünsene karşılıklı güven ortamı kimi huzursuz eder ki.
Büyükler mi bu sefer çok bildiklerini sanırlar.
Anlaşılmadıklarını görünce çocuk yalnız hisseder.
Yolunu çizer, sen kendine bakmaya fırsatı bulamadan, o sana seni onaylayacak davranışlara girer.
Çocuklar bilmediklerini, korkularını, heyecanlarını ve çaresizliklerini kelimelere dökemezler.
Kafasını karıştıran, ona üzüntü veren, olayı nasıl algılayacağı, nasıl yorumlayacağı ve nasıl bir tepki oluşturacağı, çok büyük ölçüde çevresindeki yetişkine, onu sahiplenen ebeveyne bağlıdır.
Kafa karışıklığı bir tepkidir. Konuşulmak ister. Onunla yarışma, dinle…
Sen büyük olansın senden beklentide büyük. Sen kendine güven, çünkü bak şimdi davranışsal tepkiler geliyor. Sen hala yarış halindeysen dur. İzle, bakarak öğren yakala…
İlgi çekme isteme niye, asabi, saldırgan, şiddet uygulamaya meyilli, sosyal ortamlarda uyumsuz.
İstismar veya incitmeyi taklit mi ediyor, küfürlü konuşup, seni sabote etmeye mi çalışıyor.
Aşırı ağlıyor, bağırıyor mu?
Korkak mı?
Sen korkma…
Arkadaş edinme konusunda gerilim mi yaratıyor? İnsanlara karşı güven problemlerini belli mi ediyor. Alay edip küçümsüyor mu?
Her şeyden kendini mi sorumlu tutuyor, bazen de vurdumduymaz tavırlar mı sergiliyor.
Konuşmuyor çünkü özgüveni yok ya da işte sana güvenemiyor olabilir.
Yık. Bazen sarıl, hissetsin değerli görüldüğünü…
Özlüyor hayalinde biri var. Her sorununu konuşabileceği, sarılabileceği, yanında uzanabileceği, saçlarını okşayacak, yanağına buse koyacak… Ah o hayal gerçekte olan kimseye benzemiyor, gerçekte olan her şey onu hayali özlemeye yaklaştırıyor.
Yoksa, yoku anlat anlamasını sağla içinde bulunduğu durumu. Artık geri dönüş mümkünde değil ama işte bundan sonrası ne olsun. Bakın bakalım ne olsun…
Birlikte… Samimi muhabbet bağ kurdurur.
Korku ve endişe içindeki çocuğu anlamak çok önemlidir.
Çocuklar korkuları anlamsız veya aşırı bulunduğu takdirde, anlaşılmadıkları hissiyle utanıp reddedilmiş ve sevilmiyor duygusuna kapılabilirler.
Çocuğa yaşanan olayla ilgili olarak, yaşına uygun olmak kaydıyla, olabildiğince ayrıntılı bilgi verilmelidir.
Hadi onu cesaretlendirelim. Dinlendiği takdirde, duygu ve düşüncelerinin kabulü onu çok rahatlatır.
Yetişkinler kendi korkularını da, duygularını saklamaya çalışmak yerine paylaşarak, çocuğun da kendi hislerini rahatça paylaşması için ortam sağlayabilir.
Konuşmak istiyorsa samimi bir vakit ayırıp, şöyle ite kaka olmayanından uzun süre sizinle sohbet etmesine izin verebilirsiniz.
Ancak bu sohbet zamanlarının karşılıklı anlayış ile sınırlandırılmasının da sağlanması gerekir.
Günlük yaşantıya dahil etme, sorumluluk verme, bulunduğu yere ve düzenine mümkün olduğunca katılma, aidiyet duygusu hissettirir.
Aile olduğunu evin kendisine de ait olduğunu hissettirir.
Çocuklar takdir görmeye bayılır. Takdir etmekte ne sakınca olacak ki. Hak ettiği bir şeyler muhakkak vardır bakın bir.
Öyle zamanlarda takdir görmeli ki, yaşına uymayan davranış da bile aslında sen odaklanabilsen, yapabilirdin. Olumlu yönlerine vurgu yapılmalı. Sevildiğini duymayı hangi çocuk istemez.
Sevildiğini duymalı bir çocuk.
Desteklendiğini bazı şeylerin olabilirliğini, birlikte aşılabileceğini duymalı
Kendisini sevilmeye layık bulan çocuk sevgiye kayıtsız kalır mı?
Okula gitmekte güçlük de çekebilir. Okul çok önemli bu nedenle öğretmen ile ebeveyn iletişim halinde olmalı. Birinin yapmaya çalıştığını diğeri desteklemeli.
Çocuk çevresinde olumlu etki yaratabilecek yetişkinler görmek ister. Olumsuzluğu etiketlemeyelim. Üstesinden gelebilmesi için çocuğun muhakeme yeteneğinin gelişmesinin önünü açalım.
Biz çok bilmeyelim onun da değerlendirme şansı olsun.
Bir çocuk hepimize emanet… Sen çocuğu hayal kırıklığı görürken onun eli elma toplamıyor o da seni görüyor. Sen de tam bir fiyasko olarak görülüyor olabilirsin o zaman hadi sen de yetiş hayata. Çocuk yeni şeyler yeni bakış açıları da gösterebilir. Yepyeni bir sayfa izleri silebilecek yerine yepyeni hikayeler yazabilecek donanım birlikte de kazanılabilir.
Yetişkinler bunu bir hayat felsefesi haline alsa, düşmeden, bakışıyla, beden diliyle, verdiği değerle bir çocuğa dokunur. Yetişkin olmak ve yetişkin birinin dokunuşu bir çocuk için miras niteliğinde olabilir…
U/mutlu değilse insan, neyin kavgasıdır ki yaşam.