DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

İnsanlık Tutulması / Güler Şen

Birazcık olsun insanlık tutulması yaşamasak şu zor günler geçene kadar dişimizi sıksak çok güzel olurdu.

Hatta bu insanlığı, insan olmayı başaramıyorsak bari diğer canlılardan ödünç alsak, zorlukları, kötü günleri atlatana kadar emanetçi olsak. O ne yaptı, bu bunu dedi, kim ne aldı, şu buraya gitti demenin kime ne kârı var zaman kaybından başka. Eğer insanlık tutulması yaşamayı bir kenara bırakıp tüm çabamızı kötüye ve kötülüğe kullanmasak daha kolay yaşanır olmaz mıydı bu dünya?

Aslında bu hayat o kadar güzel ve kısa ki düşünecek olursak. Nefes dediğimiz şey bir varmış bir yokmuş. Boşa kürek çekmenin, aciz olup debelenmenin bu zamana kadar kime ne getirisi olmuş ki bundan sonrada olsun? Kalp kırmak çok kolay, insan üzmek çok kolay.

Aynen cam fanus gibi düşünün kırıldığı an bitti. Gelin biz zor olanı seçelim demek niye? İnsan öldürmek nedir? Hayatı yok edip elinden almak nedir? Şiddet uygulamak nedir? Önce bunu soralım kendi kendimize.

Hayvanlar kadar bile olamayıp hep kötülük mü yapmak lazım? Hep kötü mü olmak lazım? Kötülüğün biz insanlara getirisi mi var? Götürüsü mü var? Başımızı avuçlarımızın içine alarak, minik beyinlerimizi biraz zorlayalım. Aslında şu kısacık yaşantımızda yapacak o kadar güzellik varken neden Zor olanı seçiyoruz ki biz? O silahların, bıçakların, tüfeklerin, taşların, tokaçların yerine pamuk ellerimiz güzeli-güzellikleri tutsa. Kalem silgi tutsa, kitap defter tutsa, mikrofon enstrüman tutsa, çiçek böcek tutsa ne kaybederiz?

Çocuklarımız uçurtma uçurtsa, ip atlasa, top oynasa insanlığın kötü  nefsi  ve hırsı olmasa ne kaybederiz?

Hapishaneler bu kadar dolmasa, mahkemelerin kapıları aşınmasa, karakollarda sadece ziyaretçi  olsa ne kaybederiz? Bahçelerde, sokaklarda, caddelerde kadınlarımız, kızlarımız, çocuklarımız korkusuz ve hür dolaşsa ne kaybederiz. Minibüse, otobüse, trene, taksiye, vapura bindiğimizde iç rahatlığımızla yolculuk yapılsa ne kaybederiz? Birazcık çaba sarfederek biz bu insan olmayı denesek ne kaydederiz.

Bir anlık gaflet, nefret, hiddet, şiddet inanın kimseye malesef birşey kazandırmıyor. Sadece bununla da kalmayarak hiç derdimiz yokmuş gibi bir de manevi düşmanlık yürürlükte olmaya devam  ederek yüzüne gülenler arkanı döndüğünde bir bakmışsın burun farkıyla seni satışa getirmeye canla başla uğraşıyorlar. Hele de maddi çöküşe uğramışsan veya da biraz başarılıysan, birazcık da meyve veriyorsan taşın bini bir para salla gitsin. Dost sandığın yüzüne gülenler anında siluet olup  havaya uçuyorlar. İnsanlık tutulması sana göre ne? Bana göre ne? Kime göre ne? Aslında sözün özü şu; insanlık ölmesin eşeklik de baki kalmasın.

Sağlıkla ve sevgiyle kalın.

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 2 eseri bulunmaktadır.

Yazarın diğer yazıları