Leyla’nın Elleri / Arif Olgun Yeşilyurt
Leylanın elleri uzanır Necd çöllerinden,
Sen Leyla mısın? diye laf dolaşadursun,
“Kaysın diline düşmeyegör” der bir adam,
Bir leylalık ki konuşulur hicaz kervanlarında
…
Kimse susuzluktan ölmezdi bu coğrafyada,
Garip kalmak ya da kula kulluk etmek en kötüsü,
Biz Leyla’yı gece bilirdik, Leyla Kaf dağında bir taht,
Zümrüdüanka’nın tüylerini giyinmiş emre amade,
Ve sırmalı ipekli öpüşler gönderen bin yıllık menzil.
…
Yüzünde aydınlık belirir Leyla’nın gözlerine bakınca,
Yazının icadıyla başlamadı belki aşk ama,
Yazılmış cümlelerin çoğu aşka kurban edildi Herat’ta,
Benim Leylam’ da sensin desem belki inanmazsın,
Ateşe düşmek Mecnunlar’a göreydi zaten.
…
Lal kıvamlı aydınlık belirir Leyla şehre girince,
İşaret parmağıyla gösterir Kays’ı bakışlar arasında,
Bezirgân ruhlu bir yüz dokundu Leyla’nın saçlarına,
Önce ölmeyi düşündü Leyla, sonra ateşi,
Kimseler ölmesin diye ateşi yaktı elleriyle./
…
Evet Leyla gönlümüzde hala garip bir hüzzamdı
Fuzuli’den okuduk Kaysı ona güneş derdi,
Bizim Leylamız vardı, adını duyunca he-ce-ler-dik,
Kokusu gelirdi Bağdat’tan ya da Şam’dan,
Bir gün kendi gelecekti Leyla kaçarak çölden,
Ah Leyla keşke kavuşsaydık sen gelmeden./
22.01.2018 /KOCAELİ