DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Eğitimde Finlandiya Modeli Kitap İncelemesi / Abuzer Bilgin

Uluslararası sınavlar düzenlendiğinden beri gösterdiği başarıyla bütün dünyanın dikkatini çekmeyi başaran küçük kuzey ülkesi Finlandiya. Evet bu şirin ve güzel ülke hem bütün dünyanın dikkatini çekmeyi başardı hem de eğitim sistemini bir merak konusu haline getirdi. Şüphesiz bununla ilgili Bilim insanları eğitimciler birçok kitap yazıp birçok makale kaleme aldılar ve bunun yanında çeşitli kitap çevirileri yaparak Finlandiya’nın eğitim modeline anlamaya belki de ülkemizde uyarlanaya bilirliğini tartıştılar. İşte Pası Sahlberg’in kaleme aldığı ve Dr. Özgür Bolat’ın önsözüyle Eğitimde Finlandiya Modeli kitabı Birçok eğitimcinin olduğu gibi benim de ilgi alanım olduğundan bu kitabı okuyarak Kitabın içeriğiyle ilgili ve finlandiya’nın eğitim modeliyle ilgili düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim.

Künye: Pası Sahlberg  –  Eğitimde Finlandiya Modeli: Dr. Özgür Bolat’ın önsözüyle, çeviren: Cansen Mavituna, Metropolis Yayıncılık, 126 sayfa, 2018

Kitabımız öncelikle Howard Gardner, Bruce Joyce, Tony Wagner, James Harvey gibi ünlü eğitimcilerin kitaba bakış açıları ve Pası Salhberg hakkında  görüşleri ile bizi karşılıyor.

Kitap, yazar hakkındaki kısımda ise Pası Salhberg’nin kısaca hangi çalışmaları gerçekleştirdiği, hangi üniversitelerde görev yaptığı ve ne tür görevlerde bulunduğu ile ilgili fikirler veriyor. Burada Pası Salhberg ‘in sadece eğitim alanında değil çeşitli finans kuruluşlarında ve vakıflarda da görev aldığını görüyoruz.

Doktor Özgür Bolat’ın önsözünde Türkiye’ye geldiğinde Pası Salhberg’le olan küçük sohbetine değinip iki kritik soru soruyor. “Eğitim hakkında bizim bilmediğimiz ancak Finlandiyalıların bildiği bir şeyler olabilir mi acaba” yoksa “onları bizden farklı kılan tek şey uygulama aşamasında iyi olmaları mıydı” şeklinde iki soru. Daha sonra Doktor Özgür Bolat Pası Salhberg’le olan sohbetini kısaca özetleyerek aslında onların bildikleriyle bizim bildiklerimiz arasında bir farklılık olmadığını ancak Finlandiyalıların insana ve eğitime dair inançlarının farklı oluşunun ne kadar değerli olduğunu vurguluyor ve önsözü şu şekilde devam ediyor. Onların bildikleri ve bizim bildiklerimiz, bizim bilmediğimiz ancak onların bildikleri ve son olarak da bizim inanmadığımız ancak onların inandıkları adı altında üç başlık açarak Türkiye ve Finlandiya eğitim sistemlerini ve kültürlerini anlatmaya çalışıyor.

Doktor Özgür Bolat’ın önsözünden sonra bizi yazarın önsözü karşılıyor. Sözünde bütün mesele eğitim liderliği kültürü diyerek aslında eğitimin liderler aracılığıyla geliştiğini liderlerin de iyi olmaları için iyi öğrenciler olmaları gerektiğini vurguluyor. Finlandiya’daki eğitimin başarı sırlarından bir diğerinin ise liderlik kültürüne sahip olmaları olarak nitelendiriyor. Kitabın önsözünde Pası Salhberg adeta bize kitabı özetlemiş Finlandiya’nın eğitimde ulaştığı başarıyı yakalamak isteyen dünyanın dört bir yanındaki eğitimciler bu kitapta tavsiye edilen 4 fikre bilhassa odaklanmalıdır diyerek fikirlerini özetlemiştir. Zaten kitabın ilerleyen kısımlarında da bu fikirleri çok güzel bir şekilde açık ve anlaşılır bir dille izah etmek için iki temel başlık atmış. Her bir fikir için öncelikle önemini ve Finlandiya’daki uygulama şeklini izah ettikten ve örnekler verdikten sonra fikir ve öneri kısmında ise nasıl uygulanabileceği ile ilgili ipuçları vermeye çalışmış.

Kitabın ilerleyen kısımlarında detaylı olarak ele alacağımız 4 fikri şöyle özetleyebiliriz.

“1- Sağlam bir öğrenme deneyimi için düzenli teneffüs ve fiziksel aktivite kritik önemdedir.

2- Eğitim alanında yapılacak kapsamlı değişiklikler için küçük veri büyük veriye kıyasla genelde çok daha etkili bir araçtır.

3- Eğitim kazanımlarını daha nitelikli kılmanın yolu hakkaniyeti sağlamaktan geçer.

4 Finlandiya eğitim sistemine dair uydurma bilgiler ve şehir efsaneleri daha iyi bir eğitim sistemi kurma yolunda verilen çabaları akamete uğratabilir.”

Pası Salhberg “Bu dört fikrin yanı sıra 2 önemli hususu da vurgulamam gerek birincisi Finlandiya okullarında kullanılan etkili kuramların modellerinin ve fikirlerin çoğu Amerikalı eğitimciler ve akademisyenler tarafından ABD’de üretildi. İkincisi laiki ile uygulandığı takdirde hemen her ülkede eğitimi ciddi ölçüde ve kalıcı olarak daha nitelikli ve hakkaniyetli kılabilecek pek çok iyi uygulama ve politika var Finlandiya’da.”

Pası Salhberg, bu fikirleri ve bu düşünceleri paylaştıktan sonra bana göre kitabın en önemli cümlelerinden birisi olan şu cümleyi kurmuştur. “Bu fikirleri nerede uygularsanız uygulayın aklınızdan çıkarmamanız gereken bir şey var eğitimde yaptınız değişiklikleri acele getirirseniz her şeyi berbat edersiniz.” Bu düşünce ve fikirlerle Pası Salhberg önsöz kısmını tamamlamıştır.

Kitabın girizgâh kısmında Pası Salhberg ‘in davet edildiği Amerika Birleşik Devletlerindeki New York eyaletine bağlı Kanada sınırı yakınlarındaki küçük bir kentte düzenlenen eğitim konferansına katıldığını ve burada bir siyasetçiyle olan konuşmalarını aktarıyor. Kitabın bu bölümünde öncelikle bir siyasinin ve bir eğitimcinin olaylara farklı baktığını net bir şekilde görebiliyoruz. İlginç olan noktalardan biri de siyasi bakış açısına sahip kişilerin olayların birdenbire çözülebileceğine dair olan düşüncesidir. Bir eğitimci olarak Pası Salhberg ise bunun bir süreç olduğunu ve bunun için daha önce yapılmış eğitim çalışmalarına dayanılarak yenilikler yapılması gerektiğini düşünmektedir. Burada Amerikalı siyasetçiye verdiği eğitim örneklerinin daha önce ABD’de yapılmış çalışmalar olduğu ve örnekleri ile ispatlanmasına rağmen siyasetçi olan Pateki’nin tüm konuşmaları dinlediği çeşitli notlar aldığı halde konferans konuşmasında bunlardan bahsetmediği, tam aksine yine siyasi bir figür olarak yapılması gerekenleri siyasi olarak cevaplandırmasıdır. Bu konuşmalardan ve açıklamalardan siyasilerin ve eğitimcilerin olaylara farklı baktığını bir kez daha görmüş oluyoruz. Girizgâh bölümü Pası Salhberg ‘in ABD’li eğitimcilerin yaptığı çalışmalarını verdiği örneklerle tamamlanıyor.

Girizgâh bölümünden sonra Pası Salhberg ‘in kitap boyunca önerdiği 4 Fikri açıklamaya başlıyor. Bu dört fikri açıklarken hem Finlandiya’daki uygulamaları anlatıyor örnekler veriyor aynı zamanda her bölümün sonunda da fikirler ve öneriler adımlar başlığı altında yapılabilecek uygulamalardan bahsediyor. Bu uygulamalar o kadar güzel bir şekilde açıklamış ki önce sistem yöneticilerinin ne yapması gerektiğini, okul idarecilerinin ne yapmaları gerektiğini, üçüncü olarak da öğretmenlerin neler yapmaları gerektiği ile ilgili yapılabilecekler izah edilmektedir.

Pası Salhberg kitabın bu bölümünde söylediği dört fikri tek tek açıklıyor. Birincisi, “teneffüs hakkını ihlal etmeyin” fikridir. Bu bölümde öğrencilerin derse ihtiyaç duyduğu kadar teneffüse de ihtiyaç duyduğunu ifade ediyor ve bunun yanında diğer ülkeler ile Finlandiya’daki teneffüs saatlerinin ve öğrencilerin okulda geçirdiği sürelerin kıyaslaması yapılıyor. Klasik bakış açısına sahip eğitimcilerin bir derste var olan eksikliklerin derse daha çok çalışılması gerektiğini Pası Salhberg farklı bir bakış açısıyla öğrencilerin daha fazla dinlenmeleri oyuna zaman ayırmalarının derslerdeki performansını arttırdığını belirtiyor.

İkinci bölümde “istatistikleri değil küçük veriyi kılavuz edin” fikridir. Bu bölümde ise yapılan çalışmaların büyük verilerle değil küçük verilerle ifade edildiğinde daha değerli olduğunu ve küçük verilere önem verilmesi gerektiği ile ilgili örnekler veriyor. Bu kısımda söylediği “bazı çocuklar öğrenmede sorun yaşamazken bazılarının neden zorluk çektiğini layıkıyla anlayabilmek için öğretmen ve idarecilerin okullarında her gün farklı yollardan elde ettikleri küçük verilere ihtiyacımız var” cümlesi ile eğitimde, öğrencilerin başarıyı elde etmesinde sadece büyük verilerin dikkate alınmasının yeterli olamayacağını küçük verilere de önem verilmesi gerektiğini ve bu veriler üzerinde öğrencilere yaklaşılması gerektiği ile ilgili örnekler verilmektedir.

Üçüncü fikrimiz “eşitlik yetmez hakkaniyeti hedefleyin” fikridir. Birçok alanda eşitliğe dikkat edildiği halde bunun çeşitli haksızlıklara adaletsizliklere sebep olduğu birçok çalışma ile ispatlamıştır. Pası Salhberg bu bölümde buna değinerek aslında dikkat edilmesi gereken unsurun eşitlik değil hakkaniyet olduğunu ve Finlandiya’da yapılan en güzel çalışmalardan birinin hakkaniyetin sağlandığını vurgulamaktadır. Pası Salhberg hakkaniyetin sağlanmasında Finlandiya’nın kültürel değerlerinin de etkisini olduğunu belirtiyor. Bu bölümdeki “Finlandiya’ya dair istatistikler de gösteriyor ki daha hakkaniyetli bir eğitim uzun vadede daha az maliyet demek” cümle de hakkaniyetin diğer ülkeler tarafından ve Finlandiya tarafından farkını gözler önüne seriyor. Bunun sebebi hakkaniyetli davranma noktasında ülkelerin maliyetten kaçınmak olduğu ancak uzun vadede aslında daha az maliyet olduğu Finlandiya’da örneklendirilmiştir.

Dördüncü fikir ise “şehir efsanelerini aldırmayın” fikridir.

Bu bölümde de Finlandiya ve eğitim sistemiyle ilgili bilinen yanlışlar gözler önüne serilmiş. Örneğin bir efsane olarak Finlandiya’da en başarılı öğrencilerin öğretmen yapıldığına dair efsane grafikler ve verilerle çürütülmüş. Buna benzer Finlandiya müfredatında ayıklama yapılması gibi efsaneler örneklerle çürütülmüş.

Kapanış bölümünde ise doktor konferans sonunda birlikte yemek yediği kişilere PİSA’nın doğuşunu ve PİSA’nın etkisini anlaşılır bir dille ve tarihin siyasi otoritelerini açıklayarak izah etmiştir. ABD PİSA’dan hangi dersleri çıkarmalı sorusuna cevap olarak da Amerika dahil diğer ülkelerin üzerinde 3 tür etki oluşturduğunu söylemiştir. Bunlardan birincisi yapılan çalışmaların ilham verdiği ikincisi öğretmenlere ilişkin politikaların gözden geçirilmesi gerektiği üçüncüsü ise Finlandiya’dan diğer ülkelere kolayca aktarılamayacak yerel yönetimlere eğitim konusunda duyulan güven, öğretmenlerin mesleki açıdan sahip oldukları özellik gibi özelliklerin diğer ülkelere olduğu gibi aktarılamayacağını vurgulamaktadır.

Kitabımızın sonuç kısmında ise Pası Salhberg kabuğunuza çekilmeyin diyerek öğretmenlere çeşitli tavsiyelerde bulunmaktadır. Bu tavsiyelerden bir tanesi “kabuğumuza çekilmeyin” şeklinde, bir diğeri “gelişimi görünür ve kalıcı kılarak feyz almaktan vazgeçmeyin” gibi tavsiyeler.  Daha sonra “…eğitim alanında kullanılabilecek yönetim fikirlerinin ve inovasyonların çoğu zaten dünyada veya ülkemizde bir yerde sizi bekliyor bir eğitimcinin görevi de bunları bulup öğrenmek ve işe yarayacağını düşündüğü takdirde uygulamaya koymak bu kitabın asıl mesajı işte budur.” diyerek kitabını tamamlamıştır.

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 1 eseri bulunmaktadır.