DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

حب… Aşk / Pınar Önalan

Aşk odu evvel düşer maşuka, andan aşıka
Şem’i gör kim, yanmadan yandırmadı pervaneyi

FUZULİ…

 

Kelam efsundur, kalp taşıyıcısıdır. Kelimelerin kalbi vardır, canlıdır. Kelam ruhtan kopup ruha ulaşandır. Candır, aşkdır. Kelam suz-i dilara’dır. Söz bu kadar ehemmiyet taşımasa elest bezminde evvel kelam söylenir miydi hiç. Kelimeler bir taşın bağrını delecek ruh-i mücerreddir. İki insanın gönlünü birbirine bağlayan iksirdir. Yine iki insanı birbirinden ayırmak istenirse önce kelimeler susturulmalı ve en uzun mesafe sessizlik başlamalıdır.

Hz. Hacer annemizin mücadele dolu örnek hayatını okurken Hz. Hacer annemiz ile İbrahim babamızın çölde sesinin sesine değmediği sükuta bürünmüş kalp hikayelerinden etkilenince bu hisler kalemime düştü.

Çünkü İbrahim babamız Sare annemize söz vermiş. Annemiz Hacer ile konuşmayacağına dair.

Sare annemiz bilmiş ki eğer Hacer annemiz ile İbrahim babamız konuşurlarsa kelimelerin sıcaklığı ikisini birbirine bağlayacaktı. Bu yüzden onlara Sare annemiz tarafından söz yasaklanmış, sus kilidi vurulmuş dillerine.

İbrahim babamızın merhamet yüklü kalbi Hz. Sare annemizi kırmaya izin vermemiş. Bu yüzden yol boyunca sesiz gök misali önde İbrahim babamız ardında Hacer annemiz sessizliğin verdiği sızıyla yürümüşler. Sessizlik bir dağı deler gibi delmiş göğüslerini. Söz olmayınca mekanda kaskatı kesilivermiş Hacer annemiz için.

Sare annemiz adeta İbrahim babamızla Hacer annemizden hayat bağını koparmış, kelimelerle can bulan muhabbetlerine ket vurmuş. Sözsüz hayat hayat mıdır, insan insanın nefesiyle hayatlanır..

İki insan arasında muhabbet varsa kelam susarsa Mütekellim kalpleri konuşturur

Hacer İbrahim olur; İbrahim Hacer..

Sabra tutunan her kadın biraz Hacer’dir ve bahtına Hacer’lik düşenler şunları zikrederler.

Harf, nokta, söz, kelam senin suskunluğunda yeniden hayat buldu.

Dil sussa da sessizlik kalpten kalbe yol oldu.

Dudaklar sükûta durunca kıyam makamını buldu.

Dil sesizliğince tahiyyata oturmuş bir Âdem oldu.

Allah’ın, Peygamberin ve Cebrail Aleyhisselam’ın Miraç’ta ortağı oldu.

Bu suskunluk bize aşkın namazı oldu.

Ne kadar saf kılabildiysek aşk namazını içimizde o kadar kadere teslim oldu. Dil sustu, kalp konuştu.

Kader dediğimiz insanın aklen algılayamadığı o sır neydi peki?..

Allah’ın bizde görmek istediğiydi. Ne kadar Hz.Hacer ve Hz.İbrahim olduğumuzun resmiydi.

Kelam kelama değmese de, sesimiz iç içe geçecek cesareti bulamasa da yuttuğumuz her söz sesizliğin aşkıyla

Bir AYIN, bir ŞIN, bir KAF olup kalpten kalbe yol buldu, adı aşk oldu.

Aşk odu bu! Yandı durdu

Aşk odu bu! Yaktı durdu

Bu hal Hacer ile İbrahim’in sessizliğine ne çok benziyordu. Tıpkı Hacer’in sükûtu, İbrahim’in sabrı gibi uzun bir yol oldu. Konuşulmasa da aşk kokusu her dem kalplere doluyordu. Her dem kalpleri yokluyordu.

Söylesene,

İbrahim bu sükûtun son bulacağı yol neresi,

İbrahim! Duy sesimi.

 

 

 

Bu yazıyı paylaş:

2 thoughts on “حب… Aşk / Pınar Önalan

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 1 eseri bulunmaktadır.