DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Ağlasam geçer/mi? / Ayşe Karaca

Amaçsız, başıboş dolaşırken önce kendimi keşfettim. Sonra da seni… Önce bende buldum beni. Sonra da sende beni…

Gün geldi, güneşe doğru kanat çırptığımı zannederken kayboldum gözlerinin en karasında.

Gün geldi, oksijen diye seni çektim içime. Tuzlu denizi çektiğim gibi çektim, canımı yaka yaka…

Sonra ahı alınmaz boşlukları sıraladım ayın gözbebeğine.

Gün geldi, önce kalbimden kayıp giden harflere baktım. Sonra şaşkın şaşkın senin gidişini seyrettim gökyüzüne kurduğum hayalî salıncaktan.

Yokluğunda düştüğüm gönlümün kuyusunun en derininde güneşleniyorum şimdi. Orada, tepeden inen ışığın neminde… Issızım. Sorgusuz… Korkusuz…  Limanını arayan gemi gibi de rotasızım. Yalnızım. Amaçsız tutunuyorum ıslak duvarların ışık saçan soğuk taşlarına. Nedir bunun anlamı, bilmiyorum. Anlam karmaşası içinden cebelleşiyor ruhum.

Sen yokken kıyısından geçtiğim tüm nehirler, kıyısından geçtiğim okyanuslar bir araya gelse hoyratça içimden döke saça dağıttığım bu gözyaşlarını toplayabilir mi? Ya da seni bana vermeyen yıllar hiç bedelsiz seni geri verebilir mi?

Yine auram ayrılıyor binlerce parçaya. Anlamını kavrayamadığım; lakin en minik parçamda hissettiğim bu derinlik beni denizlere bölüyor. Bir yanımdan tatlı bir nehir akarken diğer yanımdan tuzlu deniz kanıma karışıyor. Yoksun ya! Kalbim gümbür gümbür ayrılığın en yaralı tarafını anlatıyor. Aslında bugün ben; değil Ayşe, insan bile değilim! Ben bugün bu saatten sonra hiçbir şey değilim… Giderken sen, canımdan geçmişim. Can verene canımı kurban edeyim derken senin yoluna sermişim canımı… Bugün, giderken senin yoluna binlerce aşk sözcüğü dizsem ne çıkar! Olur mu anlamı; gitmekten vazgeçer misin? Milyonlarca kelime türetsem beynimde, binlerce yıllık şiirler şırınga etsem damarıma ne çıkar! Verir misin benden aldıklarını beni hırpalamadan?

Bugün ben nokta bile etmeyen bir parçayım hem de parça parçayım! Ve bugün yine benim kalbim mühürlü, kalbim kilitli… Anahtar elimde; lakin açmaya ürperiyorum, korkuyorum. İnanıyorum bir gün gelecek ve açılacak kalbimin kilidi. Kuşkusuz, tütecek etrafa naftalin kokulu hasret sancılarım. Beynimde yine deli sorular, görünen; fakat olmayan siluetler. Ya beni de içine çekerse bu anafor? Ya beni benden ederse bu beklenmedik ayrılık… Ya senden öteye gitmek için koşarken ya geri döner de gidemezsem senden…

Yalvardım al Allah’ım bunu benden diye. Gösterme yüzünün iç astarlarını. Hissettirme ihanetlerini, duyurma bana dil altında sakladıklarını. Bilmeyeyim içinde gizlediklerini. Ağladım. Üzüldüm. Kırıklar yaşadım, sonra kabullendim. Sustum lal çığlıkların ardında gizlenerek.

Dinginliğimin sıfır noktasını yakaladığım an, kendimi senden soyutluyorum. Varıyorum sonsuzluğun pembeli yeşilli mutluluk vadisine. Çekiyorum mistik havasını dolduruyorum ciğerlerime.

Ağlasam geçer/mi, diyorum. Yok, geçmiyor aslında… Geçen sadece seninle olması gerekirken sensiz geçen yıllar. Gün geldi, sensiz küçücük kaldım. Virgül gibi kıvrıldım. Aslında hiç’im; sensiz aymazın tekiyim. Ve o yüzden yalnızım. Suskunum. İçim dışıma, özüm açığa çıkana kadar, sensizliğin kollarına bıraktım kendimi.

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 11 eseri bulunmaktadır.