Bir Bayram Selamı / Sevtap Kaya Nurgönül
Eski bir bayram arifesine gittim sabah uyanınca, baktım baktım etrafıma, eşime, oğluma, yollara, vitrinlere ve daha birçok şeye… Bir tek yaşama telaşı aynı! Geriye kalan değişiklikler ise bazı şeylerin gelmesi; oğlum gibi ve bazı şeylerin gitmesi, annem gibi…
Bir bayram sabahında annemi hatırlıyorum babamın elini öpüp alnına koyarken ve bir arife gecesinde ablamları hatırlıyorum, büyük ablamın eski İspanyol paça yeşil pantolonundan, bana etek biçme çabalarını, biri dikerken, bir diğerinin beyaz bir gömleğin bebe yakasına, özenle çiçek ve kelebek deseni nakış etmesini…Evin en küçüğü olan beni, sevindirme çabalarını…
Şimdi anlatırken bile gözlerim doluyor, nasıl eski bayramlarla, şimdikileri bir tutabilirim ki… Hayat yoksulluklara rağmen güzel olabilirdi oysa eskisi gibi… Neydi peki bizim bu yaşama sevincimizi tüketen? Neydi gelecek umut vaat eder derken, boynumuzu hep düne döndüren?
Belki de işin sırrı hep o çocuk yüreği taşıyabilmekten, onu delicesine muhafaza edebilmekten geçiyordu. Ya da belki de, sevgiyle kuşanan bir hanenin duvarlarını saygıyla sıvamaktan, ya da ne bileyim, erdemden, ahlâktan, vicdandan…
Sözün kısası, hangimiz o eski bayramları özlemiyoruz ki? Hangimiz nenemizi, dedemizi, atamızı, dünümüzü özlemiyoruz ki? Bir gün evlatlarımız da bugünleri özleyecektir diye korkuyorum. Oysa bugünümüz, dünün ışığında aydınlık saçmalıdır geçmişimizden, geleceğimize…
Bu duyarlılık bilinciyle, “çocukların şeker yiyebildiği” insanların umutla gülümseyebildiği, ölüm oruçlarının değil, yaşamın temel kılındığı nice eski bayramların tadında ve güzelliğinde bayramlar dileğiyle…
Daima Sevgiyle ve daima Maviyle…