Gebze Şiir Meclisi Üzerine / Ramazan Seydaoğlu
Gebze’ye ailece gelişimiz 1989 yılında oldu. Ancak ben görev icabı gurbette kalmış ve şark hizmetini tamamladıktan sonra 1993’te Gebze’ye resmen gelmiş oluyordum. Şark hizmetimi Güney Doğu Anadolu’da Mardin’de yapmış “batı”ya gelmiştim ama meğer geldiğim yerde görev yapmak da şark hizmetinden sayılıyormuş.. O gün bunu duyduğumda inanamamıştım ama yıl 2017 ve halen durum bu minval üzere.
Şark şehirleri ile aynı kategoride tutulan, ama insani ilişkiler konusunda asla bir şark şehrini yakalayamayan bir batı şehrinde bulunmanın şaşkınlığı içinde geçti gitti nice yıllar.
O yıllarda tanıştığım ve uzun süredir karşılaşmadığım bir dostum bana şöyle demişti: “Gebze’nin Yumrukaya Çeşmesi’nden su içen Gebze’ye yapışıp kalır, bir yere gidemez.” Hakikaten büyük ve karışık bir kent olması yanısıra İstanbul’a olan yakınlığı ve az da olsa İstanbul’a göre rahat olması nedeniyle Gebze’ye görev icabı gelip de gidebilen çok nadir kişi oluyor. Hele bizim aile gibi kendisiyle dost ve akrabaları da çekip buraya taşımışsanız asla ayrılamazsınız.
Anadolu’nun her yerinden göçüp gelmiş insanları burada görmeniz ziyadesiyle rahat. Karadenizlisi şivesini değişmediği gibi Adanalı’sı, Muşlu’su, Siirtli’si, Afyonlu’su da geleneklerini ve yaşam biçimini terk etmemiştir Gebze’de. Bu çeşit insanların komşuluk ve sosyal münasebetlerinden doğacak yeni bir kültürün ne menem şey olacağını sanırım çok rahat tahmin edersiniz.
“Siz nasıl olursanız yöneticileriniz de öyle olurlar!” Hadis-i Şerif’inde belirtildiği gibi ilçenin yerel yöneticileri de farklı farklı biçimlerde. Kimi gelmiş vakıflara ait arsa ve müştemilatları dağıtmış, kimi gelmiş ulufe dağıtır gibi hazine arazisini dağıtmış, kimi gelmiş mal varlığını katlayarak ayrılmış… velhasıl şehre bakan ve şehrin sorunlarıyla hemhal olan bir ya da iki kişi olmuşsa da her gün bir köy nüfusu kadar göç alan bir kente bunlar yeterli olmamıştır.
Şehrin devasalaşan ve çözümsüzlüğe doğru giden sorunlarının yanısıra kaybolan ve yiten tarihi yapıları içinde sıkışıp kalan bir grup sanatçısı da kaybolup bitmek üzere. Sanat ruhlu insanlar açlıklarını genellikle İstanbul’a giderek, bir kısmı da İzmit’in mahfillerini aşındırarak giderken, 1996 yılından bu yana Gebze’de tek başıma dergiler yoluyla bu özlemimi gidermeye çalıştım bendeniz de.
1996 yılında neşretmeye başladığım ilk adı Rewzen olan ve ismindeki “W” harfi nedeniyle tahkikat geçirdikten sonra “Rayiha” olarak değiştirdiğim bir dergiyle başladı edebiyat serüvenim. Gebze’de ilk olan bir Kültür ve Sanat Evi projesi de Rayiha ile başladı. Derginin çıkışından yaklaşık iki buçuk sene sonra Gebze’de 1999 yılının başlarında bir iş hanının birinci katındaki iki bölümlü bir yerde açılan Rayiha Kültür ve Sanat Evi kısa zamanda bir çok gence kapılarını açarak, okuma, sohbet ve dil dersleri ile sürerken bir kaç ay sonra bölgede meydana gelen deprem felaketi ile dağılan ekibimizi bir daha toparlayamayıp kapattım.. Rayiha Dergisi bir kaç ay daha çıktıktan sonra tamamen kapandı. O süre içinde 17 Temmuz 1999’da Gebze’de dokuz yıl üst üste süren Eskihisar Şiir Programı’nı Gebze Belediyesi’nin desteği ile başlatmıştım. Maalesef mevcut başkanımızın istememesi nedeniyle bu programın onuncusu yapılmamış ve bitirilmiştir.
“Gece yaşanılır bir şehir” yapılacağı iddia edilen Gebze maalesef siyasi entrikalarla zaman kaybediyor ve gündüz de yaşanacak bir şehir hale gelememiştir henüz. Sanayi şehri olan Gebze’miz sanayinin çöplüğünden başka hiç bir nimetinden yararlanamıyor. İşçi ve emektar insanlarının boş zamanlarında gidebilecekleri yaşam alanları neredeyse yok denecek kadar az.
Gebze’de büyük bir alışveriş merkezi yokken Cumhuriyet Meydanı yakınlarındaki bir ara sokaktaki tek sinemasında ben şahsen defalarca tek kaldığım için film oynamamıştı. Bir gün Yusuf Karaman adlı bir edebiyat öğretmeni arkadaşımla film izlemeye gitmiştik. Sinema işletmecisi emekli öğretmen bize bakıp gülmüş, üçüncü bir kişi bulursak filmi oynatacağını söylemişti. Biz de sokağa çıkmış, gelen giden tanıdık, yabancı kim olursa kolundan tutup sinemaya sokmaya çalışmıştık. Başaramamıştık. Tam vazgeçeceğimiz anda bir genç gelip “Film başladı mı?” diye sorunca apar topar içeri almıştık. Filmi öyle başlatmıştık. Ancak perde arasında o genç salona bir daha dönmemişti, film üç kişi ile başlamış ve iki kişi ile bitmişti.
Kültürel faaliyetler hususunda yetersiz de olsa, son zamanlarda özellikle özel tiyatrolar ve sivil toplumlar tarafından güzel gelişmeler yaşansa da bu yetersiz. Belediyelerin etkinlikleri ise siyasi hesaplardan öteye geçemiyor. Siyasi hesaplar ve çıkarlardan soyutlanmış bir sanatsal faaliyet özlemi içindeyken; Büyükşehir Belediyesi’nin, eski Sümeyye Hatun Hastanesi binasındaki Sivil Toplum Merkezi’ne dönüştürülen yerinde bir program yapma fikriyle müracaat ettiğim merkezin idarecisi Ziya Gökalp Gök Bey’in samimi desteklerini görmem beni cesaretlendirdi. Onunla bir kaç isim üzerinde müzakere ettikten sonra “Şiir Meclisi” ismi üzerinde hemfikir olduk ve kolları sıvayıp davet edilebilecek kişileri ziyaret ettik. Birlikte Darıca sınırlarındaki Şairler, Aşıklar ve Ozanlar Derneği’ne gidip başkanı Mustafa Özdemir Bey ile görüşüp destek istedik. Ardından şiir mısralarıyla sürekli uğraş içinde olan okul müdürüm Seyfet Bozçalı’ya düşüncemi ilettim. Her iki yerden de çok olumlu dönütler aldım. Dostum eski İl Kültür Müdürü Ercan Yamen Bey’den de bunlara benzer düşünceler gelince hemen işe koyulduk. Logosunu belirledim, face sayfası ve grubunu oluşturdum ve sosyal medya üzerinden çağrılar yaptım. Bu arada yıllardır tanıdığım gazeteci Aktan Uslu da projeye candan desteklerini ilettiklerinde hemen yola koyulduk ve ilk programımızı 4 Ekim Cumartesi günü yaptık. Başlangıçta ayda bir yapalım dediğimiz programın ilkinden sonra gösterilen ilgi ve talep üzerine on beş günde bir yapmaya karar aldık ve program başlatıldı. Aktan Uslu’nun değimiyle: “Çoban Ateşi Yakıldı.”
Meclisimiz şiir meclisi. Burada slogan atılmayacak, kürsüye vurulmayacak, küfür edilmeyecek ve kahır okunmayacaktır. Sadece şiir okunacaktır. Bu yüzden “Siyasetsiz Bir Meclis”tir sloganımız.
Şiirle bir ünsiyeti olan, şiire ve şairlere kendini yakın gören herkese kapımız açıktır.
Nice güzel şiir meclislerinde birlikte olmak temennisiyle..
Meclisimize dair yapılan haberler:
http://gebzegundemi.blogspot.com.tr/2017/10/gebze-siir-meclisi-icin-coban-atesi-tutustu.html
http://gebzegundemi.blogspot.com.tr/2017/11/gebze-siir-meclisi-dallanip-budaklaniyor.html
http://gebzegundemi.blogspot.com.tr/2017/11/gebze-siir-meclisinde-iki-aska-geldi.html