Kaza / Gözde Karadağ
Kıskançlık her insanın içinde olan bir duygudur. Sevdiğimiz insanlar bizi eleştirdikleri zaman kendimize dönüp bakmak yerine beni kıskanıyor! Yaftasını yapıştırırız. Ancak her arkadaş, dost dediğimiz bizi kıskanıyor değildir. Bazen gerçekleri gözümüze sokan, mutluluğumuzu kalben isteyen ve zarar görmememiz için çabalayan insanlar olabiliyor yaftaladıklarımızın içinde. Aşk uğruna heba ettiğimiz dostluklarımızda mutlaka oluyor. Ne demişler;
Aşklar bir gün ölür ancak dostluklar daima kalıcıdır… Bu kitapta da bu verdğim örneğe epey şahit olacaksınızdır…
Charlotte tam on beş yaşında bir genç kızdır. Kitabın tuhaf öyküsünün ilk sayfaları, Charlotte’nin bir hastane odasında, komada olmasıyla başlar. Tuhaf diyorum çünkü Charlotte, ya bir otobüsün altında kalarak kaza geçirmiş ya da kendini bir otobüsün önüne atmıştır… Charlotte’un annesi Sue, her ihtimali göz önüne alır… Ancak bunun bir kaza olmadığını düşünmektedir çünkü kızının günlüğünde “Bu sırrı taşımak beni öldürüyor,” yazan satırları okumuştur. Kaza olmadığını, Charlotte’un kendi hayatına son vermeyi istediğini düşünmesi için okuduğu satırlar haklı bir nedendir. Lakin Sue sinir hastası bir kadındır ve bu şekilde olması geçmişinde yaşadığı fiziksel ve psikolojik şiddet sebep olmuştur. Sue, şüphelerinde haklı olup olmadığını anlamak için kızının hayatına dair ne varsa araştırmaya koyulur, kızının yaşamındaki gerçeği kesinlikle keşfetmeye ve bu sırrın ne olduğunu bulmaya kararlı bir şekilde emin adımlar atmaya başlar…
Sue çevresindeki herkesten şüphelenmektedir… En başta kocasından, Charlotte’un taptığı, deli gibi aşık olduğu erkek arkadaşından, okuldaki öğretmenlerinden, arkadaşlarından ve en iyi dostundan… Tüm herkesin bir şeyler bildiğini ama kimsenin ona birşeyler söylemediğini, sustuğunu düşünür… Ancak bir sorun vardır o da Sue’nın sorunlu bir kişilik oluşudur. Geçmişte ruhsal çöküntülerine şahit olan kocası ve üvey oğlu, onun için oldukça endişeleniyorlardır. Çünkü evvede olduğu gibi bir paranoya geçirdiğini düşünüyorlardır.
Sue gerçekleri hissediyor muydu yoksa zihninde canlandırdığı olayları mı yaşamaktaydı? Bu sırrı ancak kitabı okuyunca çözebileceksiniz…
Şunu söylemeliyim ki; tanıtım bültenini okuduğum andan beri ilgimi çekmeye başlayan bir kitaptı. Hemen edinip, yumuldum, yedim bitirdim diyebilirim. Kitabın öyküsü ilk satırlarda sizi içine alıyor, sarıp sarmalıyor! Kesinlikle okuyup bu yaşanan olaya dahil olmanızı, durup dinlemenizi hatta izlemenizi tavsiye ederim…
Hyperion Yayınları’na ait okuduğum, bilmem kaçıncı kitaptır “Kaza”…
Gerçekten kaliteli baskılarıyla, insanların zihnini uzun bir süre meşgul eden ilginç kitaplarıyla muhteşem bir yayınevi… Düşüncelerimde yayınevine ait tüm kitapları yalayıp yutmak var diyebilirim… Umarım düşüncemi faaliyete geçirebilirim…
Selam ve saygılarımla…