DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Yapışık İkizler / Burak Dağkılıç


Sevmek.. Sevilmek.. Sevememek ve de sevgi nedir bilmemek..

  • Evet sınıf! Repeat After Me! Neyse bu sadece özel biriyle aramdaki anahtar cümleydi aldırmayın birden gaza geldim.

Ne diyorduk? Heh sevmek.. Sevgi kelimesinin trajik türleri ve anlamları. Ya da anlanamadıkları..

İşin özü şu dostlar; Seviyorsanız hayat güzel, sevgi nedir bilmiyorsanız hayata ulaşamamıssınız hala kabuk hayatı yaşıyorsunuz, eğer sevilmiyorsanız bunu söylemeyi pek sevmem ama sorun sizde maalesef . (aşk rehberliği extraya giriyor söyleyeyim)..

Bir insan niye sever? İnsanın fıtratı niye sevme güdüsüyle donatılmış? Niye herkeste aynı isimde anılan bu duygu farklı özellikler gösteriyor? Nasıl oluyor da bu zincirleme sevgi tamlaması, devinim şeklinde ilerliyor? .. Gelin biraz tartışalım..

İnsan; doğar, büyür, gelişir, vücud gelişimini tamamlayınca beynine vakit ayırır beyin gelişimini de tamamlar ve saatindeki son kum taneciği de düşünce artık onun için zaman durur yumar gözlerini diğer cihan için.

Bu evrede insan sosyalleşir ve o anda duygularının da kalkış takımlarının açtığı an gelir çatar. Şöyle süzülürken duygu bulutları arasında bazen büyük bir O çizer havada, bazen daha yukarlara yükselerek tek kalmak isterken bazen de ben burdayım demek için yüzeye yakın uçar .

Ama bir an vardır ki işte o an türbülans anıdır; insan içindeki hisleri harekete geçiren şeyler arasında bir boşluğa düşmüştür ve kendini dahi hissettirmiyordur. Benim iddaam insan işte tam da o an yanılışlara kapılır. Siz, siz olun türbülans için extra bir uyarıda bulunun içinizdeki insana.

İnsan bu süreçlerde yalnızken kalabalık, kalabalıktayken yalnız hissedebiliyor ve bu insanın çok mükemmel bir sistemle yaratıldığını bize gösteriyor.İnsan bu özel anlarında sevgiye tutunuyor. Bazen delicesine yalnızlığa, bazense bir şeyi sevgi üzerine oturtup ona bağlanıyor. Bu da bize sevginin kimisinde güzel şeyler üzerine bağlı bir kurgu, kimisi için de kötülüklere karşı bir hayranlık olduğunu gösteriyor.

Asırlardan beri insan aslında dilden öte duygularıyla konuşup duruyor. Bakmayın siz onlarca dil olduğuna, hepsi birer etiket. Ürün aynı. Sadece satışı tutulsun diye ulusal boyutta yazılı veriliyor etiketleri..

Sevgi işte tam da bu yüzden devinim halinde ilerleyip duruyor. Bir düşünün; kaç anlamda “evet” diyebilirsiniz? Yazılış olarak sadece bir olduğu doğrudur. Ama dediğim gibi işin içine insan girince, ne olursa olsun mutasyona uğruyor.

Şuan bir yerlerde birçok minik doğuyor, birileri ölüyor, birileri yeni yaşına girerken, birileri evlenme teklif ediyordur sevdiceğine?.. Birileri dağ taş tırmanırken birileri hamburgerine fazladan mayonez sıkıyordur ya da kahvesinin sıcak olmadığını görünce küplere biniyordur!.. Belki birileri sevmeyi sevdiğini haykırırken , birileri de sevmekten nefret ettiğini söylüyordur?…

Biz insanoğlu, doğadan vazgeçemeyen, vazgeçse de başka gezegende yaşayamayan varlığı..

Ve sen insanoğlu, beyninin ve kalbinin marş sistemi olan duygularına iyi bak. Çünkü onlar, her an bir yerlerde kullandığın en büyük hazinen!..

07.05.2016/Bursa

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 13 eseri bulunmaktadır.