DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Ölüm Olgunlaşır mı Hocam? / Rukiye Yıldız

Her şeyin tasvirini yaparım da bir ölümün tasvirini bilemem

Ölüme mana biçiyorum, ölen tanıdıklarımı hatırlıyorum, ölmeden önceki uzun hayallerini… Onların yarım kalan hayalleri, yarım bırakıyor hayallerimi… Hocam, nasıl olsa öleceğiz değil mi?

Kim künhüne erer ölümün? Hangi tarif tam anlatır? Nasıl mana biçilir?  Hocam, ölenin duyguları canlı mıdır? Renkli midir Azrail’in atı?  Anlatın ahret nasıl bir diyardır? Neden çabuk geçer dünyanın günü?  En uzun yaşayan kralın kaç yıldır saltanatı? Ahretin var mıdır serin sabahı? Sisli midir dağları, sarp mıdır yolları? Ölünce kaç gün kaç gecede varılır ahrete? Veda için niye fırsat verilmez son bir kere? Nasıldır ölenin duyguları?

Her şeyin tasvirini yaparım da bir ölümün tasvirini bilemem, bilemem ki ölümün künhüne nasıl erilir,  son nefes nasıl verilir?

Bir ömür nasıl biter?  Dev bir çınarı kökünden söker gibi mi, yazın ortasında güneşe perde çekip karanlıkta kalır gibi mi? Yüne batan çalının dikenlerinden, yünleri koparır gibi, zerrelerinden canını çeker gibi mi? Meyveye duran ağaçların, dallarını yaramaz çocukların koparıp ayaklar altında çiğnemesi gibi mi? Ezilir mi bedenler Azrail’in elinde?  Ölüm acısı nasıldır, elini uzattığın serin suların kezzap olup bileğine kadar parmaklarını yakması gibi mi?  Nefes almak için balıklar misali ağzını açtığında, boğazına zehirli suların akması gibi mi?  Bir ömür nasıl biter? Sırtını dayadığın, güvendiğin, ömür duvarın üstüne nasıl çöker?

Hayat ırmağında yüzen bir çöp gibi olan bedenler, nereye takılıp ölüm girdabına yakalanır? Bedene sığdırılmış yolcu, hangi durakta tabut atına binip ebediyete yolculuk eder?

Ömür sarkacının ucundaki zaman pandülü, bir gündüzü bir geceyi gösterirken aniden durur mu?  Zaman, hayatı ilmek ilmek örerken, ecel diğer taraftan söker mi?

Hocam… Ölüm, hangi durakta bekler, bir köşe başını dönerken göremediğin arabanın tamponunda mı, bir mikrobun kıskaçlarına mı? Azrail, neden sebeplerin ardında gizlenir? Neden ölüme şiirler ağıtlarla söylenir?

Hele anlatıver hocam, Ölüm olgunlaşır mı?

Ölüm olgunlaşır mı hocam? Zamanı gelince düşer mi dalından? Çürür mü vücutlar toprağa konmadan?  Söyleyin bana bir nefes nasıl hitama erer? Üşür mü ölen?

Bu kanun bozulmaz mı? İlla gider mi dünyaya gelen?

Nasıl söner o fener? Anlatın bana hocam ölüm nasıl gelir?

Ötelerde çeşmeler kurur mu? Ölenin salası oradan da duyulur mu?

Nasıl susar ki diller? Nasıl çaresiz kalır eller?

Anlatın hocam orada nasıl düşünür beyinler?

Zamanın hükmü orada kalkar mı? Oraya giden bize selam yollar mı?

Ölen kişi Ağlayanları duyar mı? Kendini paralayan anaları ile o da ağlar mı?

Nasıl girilir o toprağa? Arkadaşımız hep solucanlar mı?

Ölüm nasıl gelir hocam? Orada bütün mevsimler son bahar mı?

Ölüm ansızın mı gelir, yoksa olgunlaşır mı? Azrailin atı nasıldır doru taydan mı?

Kabir genişler mi yoksa dar mı? Nasıl ölünür hocam?

Ruhumdan mı sökülür bedenim? Yoksa şu tatlı candan mı?

Ölüm nasıl gelir? Ötelere nasıl gidilir?

Candan ayrılmak mı zordur, yoksa canandan mı?

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 12 eseri bulunmaktadır.