DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Yoga-Yılbaşı / Rukiye Yıldız


İnsanlar doğar büyür yaşlanır ölür, insanlar gibi ülkeler milletlerde doğar,  gelişir, kimi asırlarca yaşar kıtalara hükmeder, kimi hiç yaşamamış gibi yok olup gider. Kimi ülkeler tarihe adını yazdırır, büyük mücadelelerle varlığını idame ettirir, kimi haleflerine ne adını ne kültürünü bırakmaksızın yok olup gider. Lakin ülkeler kültürler arası alış veriş olduğu gibi daha çok çatışımalar olmuştur. Bazen birinin varlığı diğerine tehdit olmuştur. Tarihin sayfaları hep ülkeler, milletler arasındaki mücadeleyi anlatan fotoğraflarla doludur.  Bu çatışmalar içinde baki olmak için vatan sahibi olmak gerekir. Kültür, tarih, inanç eşittir toplum ve insan. Bu saydığımız saç ayakları,  bir toprağı “vatan” yapan unsurlardır.

Kâinatta bazı şeyler vardır bir tanedir ‘yek’dir, iklik çokluk kabul etmez. Biriciktir yegânedir,  ikilik olunca kaos olur karmaşa olur, nev-i tabiatına muhalif olur. Mesela her insanın öz anne babası bir tane olur, mesela yaratan bir tanedir iki olsa kaos olur, mesela bir gece arkasından bir gündüz olur aksi durum olağandışılık olur. Garabet olur.  Bunlar gibi ikilik kaldırmayan bir  mefhum da insanın ait olduğu kültürü harsıdır, vatanı toprağıdır. Ve her insan,  doğup büyüdüğü ait olduğu etnisite,  bir kültüre (hars) bağlıdır, Syenkretizm (bir toplumun birden çok dini kabul etmesi) imparatorluklar için muhtemel olsa da,  şahısların kendi bünyesinde böyle bir şeyi kabul etmesi kabil değildir. Bu aynı kanserli hücre oluşturmaya benzer. Mesela,  “Hem Müslümanım hem Yahudi’yim” diyemez bir insan.

Bu inançlar içinde son dine mensup olan ülkem insanı, Talas Savaşında topluca ama onun öncesinde de İslam’ı benimsemiş dedelerin torunlarıdır. Gelin görün ki, biz bu toprakları feth ettiğimizde bize sığınan gayri Müslümlere dokunmamıştık onlardan tevarüs eden garip inanç ve ideolojiler olduğu da su götürmez bir gerçektir. Mesela: İslam’a göre yaşayana “gerici” diyenlerin, kendilerinde oluşan inanç boşluğunu sapkın inançlarla doldurduğunu esefle gözlemliyoruz.  İslam’ın mazisini bilmeden,  insanlık tarihini baz alınca daha dün mesabesinde olan İslam’a, “geçmişte kaldı” diyenler İslam’dan asırlar öncesinin dinlerini taklit etmeleri oldukça ironik, komik ve zillete duçar hallere düştüğünü gözlemliyoruz.   Hristiyan dini ritüeli Christmas’i yani “Yılbaşını”  kompleksle cahilce Çam süsleyen, İsa’nın (christ) doğumunu  kutlayan sonra kendini Müslüman zanneden,  hangi dine mensup olduğu belli olmayan, zavallıların rağmına bir de “25 aralık başka yılbaşı başka” diye kandırılanlar var. Yani Müslüman ama başka dinin kutsalını kutlarken kendini böyle teselli eden eçheller var.  Christmas 25 Aralıkta başlayıp Ocak ayı başında biten Milat Yortusunun takvim değişikleri ve bazı Hristiyan mezheplerinin farklı anlayışları yüzünden bitiş tarihi farklılık arz etmektedir. Ermeni Kilisesi gibi bazı Doğu Ortodoks Kiliseleri, Jülyen takviminde 25 Aralık’a denk gelen 6 Ocak’ı Noel olarak kutlarlar. Ortodoks kiliselerinin Noel’i Jülyen takvimine göre kutlarlar.

Christmist, kutlayıp Müslümanım diyenler olduğu gibi bir de Hristiyanlıktan daha önce Milattan öncesinin dini ritüellerini yapanlar var. Şamanizm tapınmalarını yapanlar ve bir de daha vahimi YOGA yapanlar!! Zavallılar bir de bunu üst kültür gibi lanse etmezler mi cehaletleri katmerlendikçe katmerlenir. Taaa milattan öncesine dayanan Budizm’in YOGASINI rahatlama zannederek tapınırlar. Namaza “hangi çağdayız” diyenler,  Şaman’nen,  lotuz çiçeği şeklinde oturarak, Geyikli Baba Parkında,  Tanrı ile konuşma ritüelini yaptığının farkına bile varmadan bir de Yoga reklamı yapmaz mı, zillet üstü zillet, acınacak bir durum arz ederler.  

Müslüman Allah’tan başka hiçbir canlıdan medet ummaz. Şimdi de Nar Kırma Tapınması çıkardılar. Pagan Şaman bile bu kadar sapkın değildi. Narın akli olsa nar olmazdı. Bunlar gelenek değil, bunlar inançla alakalı insanın inancı saptıran sapık inançlara ait ritüeller. İnsan basiret sahibi olmalı yeri göğü yaratan mutlak kuvvet sahibi Allah’tan istemek varken nardan medet ummak! Pagan ritüelinden medet uman pozitivistler, “görünen İnanır’ımdan” yola çıkarak, helvadan putlarını yiyen putperestlere döndüler. Akılcı, pozitivist bir din anlayışı da en az taasub kadar İslam’ın ruhuna aykırıdır.   Zira: gücü sınırsız olan Allah’ın kapısını çalınca kâinattaki adiyatı tersine çevirecek güce sahip olan Allah’ın ulûhiyetini kabullenip o “kün” dediğinde her şeyin olabileceğine inanmaktır İslam’da tarif edilen dua. Başka akılsız ya da akıllı,  görünen ya da görünmeyen, Allah’tan başka hiçbir varlığa el açılmaz tapılmaz.

Budizimin Yogasi, Hristiyanlığın Yılbaşısı, Şamanizm’in Mihrican’ı, Nevruz’u. Bir İslam’ın belirtisi yok sonra da “Ben Müslümanım Annem örtülü” der gezer eçhel.  

Duygularımızı televizyonlar diziler; ruhumuzu kişisel gelişimciler, meditasyoncular; aklımızı malumatı ezberlemiş ilimden yoksun öğretmenler; dinimizi resmi teamüllerin dışına çıkamayan diyanet, hukuk kaidelerimizi adaleti bilmeyen hukukçular yönetir yönlendirir olmuş. Peki bu halk nerede toplumun ve kişilerin aklı duyguları iradesi dini vecibeleri nerede? Kişiler kimliksiz ipler başkalarının elinde. Evet buradan ifşa ediyorum, duyuruyorum Türk toplumu kimliğini yitirmiştir hükümsüzdür.

Mete Han Çin’i istila edebilecek güce sahipken bunun yerine vergiye bağlamıştır,  bunun sebebi Çin içerisine girecek Türk nüfusunun kalabalık Çin ülkesinde kaybolup asimile olacağı düşüncesi ile işgale gücü yetecekken bırakmıştır. Çünkü bir ülkeye benzemek onlarla kaynaşmak fetih şuurunu bitirir, asimile bir toplum oluşturur. Yani kültürel olarak benzemek en acı yenilgidir.  En acı teslim-i silah etmektir. Kimliksiz vatansız omurgasız olmaktır. Din dil kültür saç ayağıdır toplumları yok olmaktan koruyan, bu değerlere sahip çıkmazsak, Avrupa’yı feth edip ama onların kültürel baskısı altına eriyip yok olan, Avrupa içinde eriyip yok olan Avrupa Hunlarına benzeriz.

Ne yoga ne yılbaşı bizden değildir, bizde onlardan değiliz.

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 12 eseri bulunmaktadır.