DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Hüzün ve Mutluluk / Rukiye Yıldız

“Hüzün” ve “mutluluk”, gündüzle gece gibidir, biri olmadan diğerinin varlığı hissedilemez;  ışıkla karanlık gibidir, birini yaşamadan diğerinin varlığının künhüne erişilmez.

Yalnızlık yaşayan insanın, yaşama sevincini yitirip saatin sesinden başka ses işitmeyen kulaklarında hayali sesler duyup ağlarken gözünden düşen damlanın ıslaklığıdır “hüzün”.

Elleri yüzünde deniz kenarındaki banka, içi saman dolu çuval gibi vücudunu bırakan, kalkmaya dermanı olmayan, denizin dalgalarına umutlarını kayık yapıp bırakan, arkasından el sallayacak gücü kalmayan insanın gözlerindeki karanlıktır “hüzün”.

Parkta oynayan çocukların neşeli kahkahalarına katılmayıp bir köşede boynu bükük arkadaşlarını izleyen, evde yaşadığı gürültülerin kulağındaki çınlamalarını dinleyerek iç geçiren çocuğun, ciğerlerindeki sigara dumanı gibi kapkara nefestir “hüzün”.

Ellerini alnına koyup yolları gözleyen, yolun başında evladı belirecek diye her gün kalkıp pencerenin kenarında kendini unutan yaşlının, yılgın bakışlarıdır “hüzün”.

Evine ekmek götüremediği için çocuklarının uyumasını bekleyen babanın sokakları avare arşınlarken sıktığı yumruğun içindeki acıdır “hüzün”.

Sevdiğinin gözünün içine baktıkça bir gülümseme değil, tazir işiten işittikçe içi kanayan aşığın kalbindeki ritimsiz atışın sesidir “hüzün”.

Akşamüzeri babalarını karşılayan arkadaşlarının arasında sıyrılıp kaldırımın kenarına oturup başını iki dizinin arasına gömen yetimin durgunluğudur “hüzün”.

Elleri cebinde ayrılık türküsü dinleyen gencin camdan dışarı bakarken asla kavuşamayacağı sevdiğini hatırlatan, firak yüklü günlerin ağardığı ufuktaki kızıllıktır “hüzün”.

Mahpus damında ziyaretçisi aylardır gelemeyen mahkûmun, burnunu parmaklıkların soğuk demirine dayarken arkadaşlarından sakladığı ağlamsındaki ince sestir “hüzün”.

Bacakları titreyen ihtiyarın ekmek almak için bakkala gidip dönecek feri bulamayınca düşmek üzere iken, bulduğu ilk duvar üstüne vücudunu atarken gençliğini hatırlayarak aldığı yorgun nefestir “hüzün”.

Nişanlısını başkasına sözlendiğini öğrendiğinde yemekten içmekten kesilen askerin sigarasını içip dumanını kısık gözlerle izlerken, sigaranın dumanın çizdiği kıvrımlardır hüzün.

Tren katarının getirmediği gurbetteki yakının özlemi ile içi kavrulan sıladakinin, izlediği trenin giderken attığı çığlıktır “hüzün”.

Akşama kadar yük taşıyıp sınava çalışamayan fakir öğrencinin sınıftaki şımarık çocukların karşısında iki büklüm duruşudur “hüzün”.

Başında Fatiha okuyacak kimsesi kalmamış mezardaki ölünün durgun sessiz bekleyişidir “hüzün”.

Ya arkadaşı mutluluk?

Ele ele deniz kenarında oturan banktaki iki sevgilinin birbirlerine baktıklarında gözlerindeki ışıktır “mutluluk”.

Yeni alınan ayakkabısına bakarak parkta oynayan arkadaşlarına karışan çocuğun ikide bir ayakkabısındaki dozu silerken bir tarftanda “ebe değilim” diye bağırmasındaki nağmedir “mutluluk”.

Pencere kenarında evladını bekleyen ananın evladının gelip anam diyerek elini öptüğünde elindeki sıcaklıktır “mutluluk”.

Evine nafakasını taşırken çocuklarının havaya zıpladığını izleyen babanın çocuklarına gülümseyerek bakışıdır “mutluluk”.

Yalnız yaşayan insanın komşularının toplanıp yemekler getirdiğinde  “hadi sende çay yap beraber yiyelim” dediklerinde o insanın yaşadığı küçücük heyecandır “mutluluk”.

Bir eli ile anasının bir eli ile babasının elini tutan çocuğun ikide bir havaya zıplayarak yürümesidir “mutluluk”.

Sevdiğinden mektup alan kişinin mektubu bağrına basıp kokladığı zarfın içindeki sözlerdir mutluluk.

Uzaktan gelen yakınını tren garında beklerken onun kapıdan inişi izleyen sıladakinin, sabırsızca sarılışında ve işittiği hasreti bitiren muştulu sözlerdir “mutluluk”.

Keyifle içtiği çayın sıcaklığında eriyen gencin  dinlediği neşeli nağmelerde içinin kıpır kıpır olasıdır “mutluluk”.

Yıl boyu güneşin altında çalışan çiftçinin, yıl sonunda yemyeşil tarlalarda boy veren başakları okşayarak yürümesi, ağaçlardaki meyveleri severek toplamasıdır “mutluluk”. 

Evlatlarının başında Fatiha okuyup ihya ettiği mezardaki ölünün hissettiğidir inşirahtır “mutluluk”.  

Hayatınızdaki mutlu karelerin hüzün karelerinden çok fazla olması temennisi ile…

Bu yazıyı paylaş:

One thought on “Hüzün ve Mutluluk / Rukiye Yıldız

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 12 eseri bulunmaktadır.