DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Sevgimiz de İhtiyarlar mı? / Rukiye Yıldız

Düşündüm de, her şey zamanla yıpranıp eskiyor, yok oluyor, acaba sevgimizde zamanla eskir mi, ihtiyarlar mı? Ellerimiz yıpranır, yüzümüz yıpranır, belimiz bükülür, her şey zamanla yaşlanır, her şey yaş aldıkça ihtiyarlar söner, çöker. Peki ya sevgi? Sevgimizde zamanla ihtiyarlar mı?

Ruhumuz sevgiyi nasıl hisseder? Mesafeler ötesi kalpler nasıl anlaşır? Erenler yarenler birbirini Allah için sevenler neden bütün sevgilerin üstünde ruh dili ile halleşir? Sevgi ruhun kalbin merkezinde olduğu halde nefsin bile neden hoşuna gider? Hâlbuki nefisle-ruh farklı şeyleri sever ama “sevgi” söz konusu olunca akan sular durur, nefis de, ruh da, kalp de can bulur. Sevgi ruhun ab-ı hayatı, nefsin en sevdiği karargahı, insanın manevi gıdasıdır. Yunus Mevlana’dan Arvasî, şeyh Nakşibendi’ye kadar bütün gönül ehli, sevginin künhüne ermiş Allah sevgisi ile dünyayı aydınlatmış gönüller olarak dünya köprüsünden huzurla geçmiştir. 

Sevgi nedir ki? Kaç çeşittir? Bir kalbe kaç sevgi sığar?

İki cihanın güneşi geldi aklıma, hani “Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Hz. Ali’ye (r.a.) sormuştu:

“ Ya Ali Allah’ı seviyor musun?”
Ali (r.a) cevap verir: “Evet, Ya Resulullah.”
“Peki, Beni seviyor musun?”
“Evet, Ya Resulullah”
“Peki, eşini ve çocuklarını seviyor musun?
“Evet, Ya Resulullah.”
“Ya Ali!  Bu kadar sevgiyi bir kalbe nasıl sığdırıyorsun?”

Hz. Ali bu beklemediği soru karşısında şaşırmış ve cevap verememişti.

Hz. Fatıma annemize iki cihanının sorduğu soruyu aktarınca,  Hz. Fatma tebessüm eder. Hz. Ali’ye der ki: “Ya Ali babama git ve de ki, kişi Allah'(cc)ı aklıyla ve ruhuyla sever, Peygamberimizi (sav) kalbiyle sever, eşini nefsiyle sever, çocuklarını ise şefkatiyle sever.”

Hz. Ali aldığı bu cevap karşısında memnun olur ve hemen Efendimizin yanına gelir. Hz. Fatıma annemizden öğrendiklerini efendimize anlatır. Efendimiz cevabı alınca tebessüm eder ve

“Ya Ali, bu bana getirdiğin gül, nübüvvet ağacından koparılmıştır.” buyururlar.

Hülasa bir kalbe çok sevgi sığar sevdikçe sevginin dozu artar, manevi iklimden hayata yayılır güzel rayihalar.

Sevgi bekleyen sirke gibi zaman geçtikçe kaliteli olur, demini alan çay gibi demlenir kıvama gelir, toy havai uçuk kaçık değil,  ayakları yere basan bir hal alır. Sevgiler ihtiyarlamaz, sevgi hep gençliğin zirvesindedir;  seven kalp kadardır sevginin kudreti, kalp sevmeyi biliyorsa yüz yaşında da olsa kuvvetlidir o sevgi ama sevmeyi bilemeyen bir kalp hep yorgundur. Hülasa “Sevgi” ihtiyarlamaz, sevdikçe çoğalır sevdikçe güçlenir,  sevdikçe gençleşir. Evlat sevgisi, ana sevgisi eş sevgisi,  “vatan sevgisi” Hele hele “Allah sevgisi ” sevdikçe güç verir sevdikçe can gelir, sevdikçe yaşam tat verir.

Anne yaşlanır ama evladına beslediği sevgi gönlünde katmerlenir, eşler yıllar geçtikçe birbirine aşina olur sevgiler demini bulur. “Vatan sevgisi” İnsan büyüdükçe yaşadıkça anlar vatan sevgisi ne demek… Demem o ki:  sevgi ihtiyarlamaz, sevmek hep genç olmak demek. Sevginin membaı ruhtur, ruh ölmez, ruh yaşlanmaz, ruh ihtiyarlamaz o yüzden belki sevgi yok olmaz, ihtiyarlamaz. Vefasızlık gördüğünde belki yıkılır, belki sukutuhayale uğrayınca tükenir ama zaman sevgiyi yenemez, yok edemez onu bir tek vefasızlık, yok edebilir.  Yani “sevgi” zamana yenik düşmez, bazen hak etmeyene verilince sevilen tarafından yok edilip yıkılabilir ama elimiz yüzümüz bedenimiz gibi, yıllar geçtikçe ihtiyar olmaz. Hep diri kalır, sevgiyi seven sular sevilen budar, sevgi bedenin değil ruhun kalbinde kök salar. Hülasa kalbiniz çatlarcasına sevin, sevgi bütün ruhun yaralarını, çatlaklarını sarar.

Sevmek bütün kalp kapılarını açar, dünyayı yaşanır kılar. Kışa rüzgâra set olur, kalpleri sımsıcak kılar.  İhtiyarlamaz eskimez, sevdikçe yüreğin genişler, sevdikçe gününe güneş değer. Sevdikçe acılar diner, sevdikçe dünyan genişler.

Dallar meyveye durur, bütün kir batakları kurur, salınamaz kin öfke kalbinde, ruhun kıyama durur.

Yani demem o ki sevgi ihtiyarlamaz, ihtiyarlayan bedendir, sevgi bedene gençlik veren iksirdir, gizli bir hazine, kalplerin kilidini açan şifre, yaratanın bahşettiği en büyük ikramdır. Harama sevgi olursa, bitmeyen azap helale duyulan sevgi en iki cihan için kazanç.

Taşa toprağa, vatana anaya babaya, eşe arkadaşa dosta, evlada komşuya… Hülasa sevgi; Demiri eritir, tarlada başaklar bitirir, gökteki güneşi evine getirir. Sevgi kalbin gıdası, ruhun mayası, aklın ziyasıdır.

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 12 eseri bulunmaktadır.