DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Yine Bir Gülnihal / Sinan Kökdemir


Bir dünya kurmuştu kendisine Akça Selim. Duyguların yoğun, özlemlerin yumak yumak olduğu,vuslatın arzu edilmediği, aşksız ama sevgi yüklü bir dünya. Kalabalıklar içinde bile yalnız kalınabilen, tüm karmaşalar, çekişmeler, dalaşmalar ve krizler içinde bile sakinliğin yitirilmediği bir dünya. Duyarlıydı ama belli etmezdi, arzuluydu ama hırslı değildi, verirdi ama karşılık beklemezdi, vakurdu ama hiç kibirli değildi. Bilirdi ki kıskançlık, kin, gurur, şehvet ve öfke her şeyden önce sahibine zarar verirdi. İnsan hırssız, tarafsız, nalıncı keseri gibi kendine yontmadan hatta dedikodusuz nasıl durabilir ki!.. Dururdu, isterse tabi. Akça Selim bunun en güzel örneklerinden biriydi. Onu kemale erdiren şeyse; ne kutsal öğretiler, ne anlı şanlı ahlak felsefeleri ne okuduğu kitaplar ne de dinlediği nasihatlardı. Elbette bütün bunların değeri ve insana katkısı çok büyüktü. Ama Onun asıl hocası bir nehir hızıyla akıp giden, sanki bir yere yetişecekmiş gibi koşup giden zamandı. Nice güneşler batarken, nice Aylar doğarken, nice yağmurlar yağıp karlar düşerken, nice kuzular büyüyüp kendi kuzuları doğarken, nice çiçek açıp nice çiçek solarken O hayal kırıklıkları ile törpülenmiş, görece kayıp, başarısızlık ve acılarla budanmış, yanmış yanmış kül olmuş ama yeniden filizlenmeyi başarmış ve sonunda da olgunlaşmıştı. Dalgalar kıyıya vurmuş duyguları çoktan süt liman olmuştu. Maceralarla, acılarla, aşklarla dolu romanını bitirmiş, bir ilahinin dinginliğinde eriyip huzura ulaşmıştı artık. Hayatında anlamsız tutkulara yer yoktu. Çünkü acının temel sebebi hep bunlardı. Dünyevi aşk ve arzuların sonu hep hüsrandı. Sona ermeyen hiçbir şey yoktu şu hayatta. Delicesine ulaşmaya çalışıp kavuştuğumuzda kalıcı mutluluk veren hiçbir şey olmadığı gibi. Bu bir yalın gerçeklik olmasına rağmen yine de insan tekrar tekrar büyülenir, kendince güzel gördüğü her bir arzunun peşine takılır da takılır. Atılır her seferinde kudurmuş tutku dalgalarına. Doğanın yasası bu, hiç durur mu köpüren dalgalar? Fırlatıverir bir kıyıdan öbür kıyıya. Ta ki insan durulup kemale erene kadar..


Akça Selim de durulmuş yeni bir dünya kurmuştu kendisine. İnsanlığın bitmek bilmeyen anlam arayışı serüvenine o da katıldı. Her türden okuma ve tefekkür yaşam biçimi oldu. Artık gönlünde insan ruhuna iyi gelen, onu iyileştirip güzelleştiren her türden ezgiler esmekteydi. Şiirler okudu şiirler yazdı, öyküler okudu öyküler yazdı, şarkılar dinledi, türküler söyledi. Oh ne ala derken, kişisel aşklara değer vermeyip uzak kalırken feleğin çarkı da boş boş dönmedi. Erosun oku bir küçük ekrandan gülümseyiverdi kalbine. Aktı gönlü ığıl ığıl ta uzaklardaki bir cinsi latife. Coştu yine tutkular gürül gürül. Durdur durdurabilirsen. Şiirler yazdı okusun diye, nazireler yazdı anlasın diye, şarkılar söyledi duysun diye. Olmadı tabi olmaz da. Ulaşamadı tabi ulaşamaz da. Varsın ulaşamasın ne çıkar. Yolda olmak menzile ulaşmaktan daha güzel zaten. Dede Efendinin ölümsüz eseri “Yine bir gülnihal aldı bu gönlümü ..” yü mırıldandı günlerce. Diline pelesenk etti bu ölümsüz eseri. Kendi gülnihal’inin hayaliyle dinledi. Onun yüzüyle uyudu, onun sesiyle uyandı. ” gel gönlümü yerden yere vurma güzel ne olursun..” dedi ama sesini duyan olmadı. Yüreğinde sevinci ve acıyı aynı anda hissetti. Şarkının etkisiyle bir şeyler karaladı gönül defterine.


” Ela gözlerine meftunum ey dilruba
Deryalara kardı, sim tenin, gonca femin
Ateşi ruhlerin kavurdu , kül etti leblerim “


Uzaktan sevmek aşkların en güzeli derler. Bu kavuşamayanların bir avuntusu mudur acep? Ya da hayali bir sığınak mıdır ? Her ne olursa olsun, hayatta her türlü sığınağa ihtiyacımız var zaten. Kimisi gerçek, kimisi hayal, kimisi bir motta, kimisi de dogma. Tıpkı her şeyi kadere bağlamak gibi. Tıpkı ” Seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli ” demek gibi…


Eridi gönlüm gözlerinde
Düştüm yine sevda ateşine
Ahuzarımı duy da, seslen artık gönlüme!..

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 15 eseri bulunmaktadır.