İki Kuş Bir Adam / Hatice Eğilmez Kaya
Zamanın birinde birbirlerine sırtlarını dönmüş; aklı kıt, bencil ve aynı zamanda tembel iki kuş varmış. Türleri de birbirine pek yakınmış üstelik. Biri kanarya ise biri bülbülmüş mesela. Ya da biri kumru diğeri güvercin…
Bunlar sabah akşam aynı nakaratı olan aynı tuhaf şarkıyı söylerlermiş. Şarkının nakaratı şöyleymiş:
“Öteki bana gelsin, ben ona gitmem. Öteki bana gelsin ben ona gitmem…”
Birbirlerinin söylediklerini işitirler de ses nereden geliyor diye etraflarına bakmaya bile üşenirlermiş. Bir gün gökyüzünden yere bir başka kuşun tüyü süzülmüş. Her ikisi de yavaşça aşağı inen nesneye bakmışlar. Kuş tüyü hiç acelesi yokmuşçasına iniyor, iniyormuş… İki aklı kıt kuş ona bakıyor, bakıyorlarmış.
Tüy yere indiğinde saçları azıcık kırlaşmış, bilge bir adam eğilip iki küçük insan eli uzunluğundaki kuş tüyünü yerden almış. Bu sırada ona bakmak için arkalarına dönen kuşlar aynı yere bakmaktan olsa gerek birbirlerini görmüşler.
Oysa o sırada yine hep o eski şarkının ezbere söyledikleri nakaratını yineliyorlarmış.
“Öteki bana gelsin, ben ona gitmem. Öteki bana gelsin ben ona gitmem…”
Birbirlerini gördüklerinde ikisi birlikte susmuşlar. Kumru olan belki de güvercin ya da kanarya olan belki de bülbül; gökyüzünden yavaşça ve hiç acelesi olmaksızın yere süzülen kuş tüyünü elinde tutan adama sormuş. Sorarken bir gözüyle de karşısındakine bakıyormuş. Hani şu yıllardır ayağına gelmesini beklediği ötekine.
“Ne yapacaksın onunla?”
Öteki de karşısındakine utangaç utangaç bakarak eklemiş:
“Onunla ne yapacaksın?”
Kuşdilini dahi bilen bilge adam ikisine birden aynı cevabı vermiş.
“Onu kalem olarak kullanacağım ve kocaman bir tabloya kocaman harflerle çok önemli bir söz yazacağım.”
“Hımmm!” demiş iki kuş hep bir ağızdan. “Peki, o tabloya hangi önemli sözü yazacaksın?”
Bilge adam, keskin bakışlarını onlardan ayırmadan cevap vermiş:
“Sakın birbirinize sırt çevirmeyin!”