DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Oruç Yolculuğu / Hakan Polat

“O (sayılı günler), doğruyu eğriden ayırma, gidilecek yolu bulma konusunda açıklamalar ve insanlara rehber olarak Kur’an’ın indirildiği Ramazan ayıdır. Artık içinizden kim bu aya yetişirse onu oruçlu geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, başka günlerden sayısınca tutar. Allah sizin için kolaylık istiyor, güçlük çekmenizi istemiyor. Sayıyı tamamlamanız, size doğru yolu göstermesinden ötürü Allah’ı tazimle anmanız için ve şükredesiniz diye (uygun hükümler gönderiyor).” (Bakara Suresi, 185. ayet)

Hilal’in görünmesiyle başlayan bir ay, ama sıradan bir ay değil, on bir ayın Sultanı makamında bir ay Ramazan… Orucun farz kılınışını ilan eden ayetin önce zamanı tayin etmesi, her şeyin bir zamana bağlı oluşunu gösterir gibi. Her şey bir vakte tayin kılmış, o vakit gelmeden ‘Ol’ emrine muhatap olamamış, vakti gelende ‘Ol’ emri gelecek ve sebepler dairesi perde kılınıp oluverecek, belki perde bile olmayacak. Hilal’in gözükmesiyle zaman sanki bambaşka oluveriyor alem-i cihanda. Bir başkalaşıyor hasret yurdu… Bir başkalaşıyor insan. Sanki ruhun varlığı bambaşka hissediliyor, yaşam daha mı farklı gözüküyor gözlere? Nefes alışverişimiz mi farklılaşıyor, iklimler mi? Su daha mı tatlılaşıyor, dilimiz mi tat almaya başladı? On bir aydan farklı bir zaman sanki bu cihan, bambaşka bir cihan.

Devam ediyordu İlahi beyan, ‘doğruyu eğriden ayırma, gidilecek yolu bulma konusunda açıklamalar ve insanlara rehber olarak Kur’an’ın indirildiği Ramazan ayıdır,’ diyerek. Doğrunun eğriden ayrılma vakti, iyinin kötüden ayrılma vakti miydi acaba? Emre itaatin doğru olunduğuna işareti miydi? Sormak gerekir kendimize: Doğru muyum, doğrulukta mıyım, doğru bir yolda mıyım diye… Cevapları zor ama sorulması, sorgulanması gereken bir soru olduğuna işaretti belli ki. Yol demişken, sahi hangi yol bu yol? Nerdedir, nereye varır… Soruların cevabının kaynağına işareti de devamında belirtiyordu ve o kaynağın adı da Kur’an idi. Gidilecek yolu arayan, Kur’an’a baksın diyordu. İnsana rehberin Kur’an olduğunu bir kez daha ilan ediyordu. Bu ay acaba Kur’an indiği için mi bambaşka bir iklimdi? Onca lezzetin kaynağı, Kur’an’ın indirildiği ay oluşundan mıydı yoksa? İnsanın bir yolun yolcusu olduğunu ve bu yolun pusulasının kendisi olduğunu beyan ediyordu Kur’an. Ramazan’ın bir diğer adının Kur’an Ayı oluşu da bundandı demek. Doğru yola girmesi gereken insana bir hatırlatma, doğru yolda yürüyene bir hatırlatma ile devam ediyordu İlahi beyan. Rehberine sımsıkı sarılmanın vaktiydi Ramazan.

‘Artık içinizden kim bu aya yetişirse onu oruçlu geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, başka günlerden sayısınca tutar,’ beyanıyla bu ayın ibadetini açıklıyordu. Oruçlu olmak gerekti bu ayda. Oruç, “Şafağın aydınlığı gecenin karanlığından ayırt edilinceye (tan yeri ağarıncaya) kadar yiyin, için. Sonra da akşama kadar orucu tam tutun!” (Bakara 2/187) ilahi beyanında zamanı ve nasıl olacağı açıklanıyordu. Karanlıkların aydınlığa ulaşmaya başlamasıyla başlıyordu oruç. Bir aydınlığa varış istiyorsan itaat etmelisin der gibiydi. İnsanın Hakk’ın rızasına ermek için helalden de uzak kalabilecek bir iradeye sahip olmasını ilan ediyordu oruç. Sadece açlık susuzluk değil de tüm benliğiyle oruçlu olmak gerekiyordu. Şafağın aydınlığı ile gözün de harama kapanması, kulağın harama kapanmasıdır oruç. Ta ki tayin edilmiş vakit olan akşama kadar sabırla uzak durmaktır. Öyle ki uzaklaştıkça yakınlaşmak vardı nihayetinde. Nimetten uzaklaşmak ama nimeti Yaratan’a yaklaşmaktır oruç. Ben Senin rızana ermek için değil, haramdan helalden uzak dururum demenin adıdır oruç. Bedenin ruhun arınmasının yolculuğudur oruç. Madde aleminden sıyrılıp mana alemine yolculuktur Oruç. Her türlü arzuyu kenara itip Rıza-i İlahi’ye ermenin yolculuğudur oruç. Benliği terk edip Rahman’a doğru yol almaktır Oruç. Herkesin gücünün yettiğince iki Hilal arasında bu yolculuğu tamama erdirmesidir Oruç. ‘doğru yolu göstermesinden ötürü Allah’ı tazimle anmanız için ve şükredesiniz diye’ yola revan olmaktır Oruç.

Ve ilahi beyanın devamında “Kullarım sana beni sorduklarında bilsinler ki şüphesiz ben yakınım, bana dua ettiğinde dua edenin dileğine karşılık veririm. Şu halde benim davetime gelsinler ve bana iman etsinler ki doğru yolu bulabilsinler.” ﴾Bakara Suresi 186. ayet ﴿ diye belirtiyordu. ‘Ben yakınım’ diyordu hem de şah damarından daha yakın. Varlığını, yakınlığını rahmet rahmet hatırlatıyordu her bir kelimesinde. Dua edene dilediğini vereceğini rahmet rahmet muştusuyla beyan ediyordu. Yeter ki davete itaat edip iman ile o doğru yola girsin insan. İnsanın davete icabetle, imanla dosdoğru bir yola girip Hakk’ın Rızasına ermesinin adıdır Oruç. Ne mutlu Oruca erenlere oruçla Hakk’a, Hakk’ın rızasına erenlere.

Bu yazıyı paylaş:

3 thoughts on “Oruç Yolculuğu / Hakan Polat

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 1 eseri bulunmaktadır.